Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, köşe komşusu Ertuğrul Özkök ile yaşadığı polemik sonrası "Bütün Hürriyet'i topla benim serçe parmağım daha güçlü. Patronuna talimatı veririm, gereğini yapar. Parmağımda oynatıyorum onları. Kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyorum" diyen Türkiye yazarı Cem Küçük'e tepki gösterdi.
Cem Küçük'ten Ertuğrul Özkök'e: Sen kimsin ya, Aydın Doğan'a talimat veririm gereğini yapar!
Hakan, "Niyeyse iktidar kanadından ne bir Bakan, ne bir Sözcü bu böğüren şaklabana 'Höst! Burası Kuzey Kore mi lan? Ne demek iktidar aleyhinde yazamazlar? Çüş! Sen Türkiye’nin Saddam’ın ülkesi haline geldiğini mi söylemek istiyorsun? Oha! 'Türkiye’de demokrasi yok' diyen Batı’ya malzeme mi veriyorsun sen? Falan demiyor" ifadesini kullandı.
Adını anmadan "Gâvurdan dost domuzdan post olmuyor" başlıklı yazısı nedeniyle Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman'a da tepki gösteren Hakan, "Ben bu ‘gâvurların’ bir numaralı dostuyum" ifadesini kullandı.
Hürriyet'te Ahmet Hakan'ın "Ben bu ‘gâvurların’ bir numaralı dostuyum" başlığıyla yayımlanan (20 Ağustos 2017) yazısı şöyle:
Barcelona ve cihat üzerine üç saptama
- Bir: Arabayla çarşıya dalıp insanları ezen yaratıkların yaptıkları ile “cihat” arasında paralellik kurmak... Cihada iftiradır.
*
- İki: O katiller yaptıklarına “cihat” diyor diye... O katillerin yaptıklarını “cihat” olarak yorumlamak... O katillere öpücük atmaktır.
*
- Üç: Hem “okullarda cihat öğretilmesin” demek, hem de “cihadı şöyle anlatın, böyle anlatın” demek... Çelişki deryasında yüzmektir.
İlber Hoca’nın Stalin’le ilgili tanımlaması bu...
*
Hoca’dan aldığım ayakla ben de bazı tanımlamalar yaptım:
*
Hitler bademi... Saddam kestanesi... Mussolini kabağı... Kaddafi fındığı... Hüsnü Mübarek bamyası... Kim patlıcanı... Pinochet kerestesi...
- Nietzsche söylese beğenirdiniz...
- Foucault söylese beğenirdiniz.
- Huxley söylese beğenirdiniz.
Fakat...
“Hepinizden nefret ediyorum ama yalnız da canım sıkılıyor” özlü sözünü Yıldız Tilbe söyleyince...
Hiçbirinizden tıs yok.
Şaklaban tetikçi, çıkmış Osman Gökçek’in televizyonuna...
Gazeteciler ve gazetelerle ilgili olarak...
“İktidar aleyhine yazı yazamazlar. Hadi sıkıysa yazsınlar” falan diye böğürüyor.
*
Fakat niyeyse...
İktidar kanadından...
Ne bir Bakan, ne bir
Sözcü...
Bu böğüren şaklabana...
- Höst! Burası Kuzey Kore mi lan? Ne demek iktidar aleyhinde yazamazlar?
- Çüş! Sen Türkiye’nin Saddam’ın ülkesi haline geldiğini mi söylemek istiyorsun?
- Oha! “Türkiye’de demokrasi yok” diyen Batı’ya malzeme mi veriyorsun sen?
Falan demiyor.
*
Niye acaba?
Tutumlu Alişan'ın içinden geçenler
Tutumluğuyla bilinen Alişan, Nişantaşı’nda bir kafede otururken bir dilenci yaklaşmış... Fotoğrafçıları fark eden Alişan, kerhen de olsa beş lira vermiş dilenciye...
*
Alişan’ın parayı verirken yüz hatlarında oluşan ifadeden içinden neler geçirdiğini anlamaya çalıştım.
Sanırım şöyle şeyler geçiriyordu:
- Şurada fotoğrafçılar olmasa... Sana ben bu beş lirayı biraz zor verirdim.
- Misafir gittiğin evde ev sahibinin yaramaz oğlunu sevmek zorunda kalmak... Durumum bu.
- Gitti beş lira gitti...
- Bir lira versem çakılır mı acaba?
- Düğün öncesi şu çıkan lüzumsuz masrafa bak be!
*
Olayla ilgili Alişan Instagram hesabından bir açıklama yapmış. İlgilenenler oradan okuyabilir.