Ahmet Hakan: Yalan mı, Özgür Gündem PKK'nın yayın organı değil mi?

Ahmet Hakan: Yalan mı, Özgür Gündem PKK'nın yayın organı değil mi?

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, 'terör örgütü PKK'nın propagandasını yaptığı' gerekçesiyle geçici olarak kapatılan Özgür Gündem gazetesinin 'PKK'nın yayın organı olduğunu savundu. "Yalan mı, Özgür Gündem PKK'nın yayın organı değil mi?" başlıklı bir köşe yazısı yazan Hakan, Özgür Gündem hakkında "Her gün bomba patlatan, her gün can alan, her gün katliam yapan bir terör örgütünün sözcülüğünü yapmak basın özgürlüğü mü? Terör yapmanın, kan dökmenin, şiddete abanmanın bu kadarcık bir külfeti oluversin artık" görüşünü dile getirdi. 

Ahmet Hakan'ın Hürriyet gazetesinin bugünkü (19 Ağustos 2016) nüshasında yayımlanan "Yalan mı kardeşim, Özgür Gündem PKK'nın yayın organı değil mi?" başlıklı yazısı şöyle:

Dün Özgür Gündem'le ilgili görüşlerimi yazmıştım. Sosyal medyada itirazlar yükseldi. Küfürler, hakaretler, tehditler eşliğinde... Hepsinin cevabı aşağıdaki yazıdadır...

ÖZGÜR Gündem denilen gazete...

- Kürt sorununu özgürce dile getirdiği için...

- Kürt sorununa egemen devlet anlayışından farklı teşhisler koyduğu için...

- Tayyip Erdoğan’ın yaklaşımına sonuna kadar itiraz ettiği için...

- Kürt sorununun çözümü için en ileri ve en kabul edilemez görüşleri savunduğu için...

- Çözüm sürecinin devlet tarafından bitirildiğini söylediği için...

Kapatılsaydı... 

“Basın özgürlüğüne büyük darbe!” diye haykırmak boynumuzun borcu olurdu.

*

Ama Özgür Gündem, bu değil ki...

*

- Kandil’de terör operasyonları planlayan PKK yöneticileri, bu gazetede köşe yazıyor.

- PKK’lı teröristler, bu gazetede “şehitler” diye kutsanıyor.

- Bu gazete her türlü bombalı saldırıyı, dünyanın en barışçıl eylemiymiş gibi sunuyor.

- Hendekler, bu gazetede baş tacı ediliyor.

- Bu gazetede HDP’lilere PKK adına ayar veriliyor.

- Onlarca kişinin katledildiği saldırıların ardından “Newroz’un Ayak Sesleri” türü manşetler, bu gazetede yer alıyor.

- Bu gazete Abdullah Öcalan’a “Hocaefendi” muamelesi çekiyor.

- Çocukların katledildiği alçak saldırıyı, bu gazete “bombalı eylem” diye veriyor.

- Bu gazete alenen PKK’nın iletişim organı gibi çalışıyor.

Kısacası...

Bu gazete “Ben PKK’nın yayın organıyım” diye bas bas bağırmakta hiçbir sakınca görmüyor.

*

Her gün bomba patlatan, her gün can alan, her gün katliam yapan bir terör örgütünün sözcülüğünü yapmak basın özgürlüğü mü?

Müsaade edin de...

Terör yapmanın, kan dökmenin, şiddete abanmanın bu kadarcık bir külfeti oluversin artık.

 

Şaban Dişli'nin kardeşi, Kadir Topbaş'ın damadı

 

EĞER ortada bir suç varsa...

Suç şahsidir.

*

Kardeş üzerinden...

Damat üzerinden...

Yüklenme olmaz, olmamalı.

*

Varsa elinizde Şaban Dişli’yle ya da Kadir Topbaş’la ilgili bir şey, koyun ortaya...

Yoksa susun.

 

Hainler mezarlığı

 

HİÇ kimse damadından dolayı suçlanamaz.

Ancak insan, yine de ister istemez “Damat” olgusu ile “Hainler Mezarlığı” olgusunu bir arada düşünüyor.

Ardından da “Allah kimseyi ön alacağım diye aşırı davranışlar içine itmesin” diye dua etmek kaçınılmaz oluyor.

 

IŞİD’in de dergisi varmış

 

“KONSTANTİNİYYE” diye bir dergi varmış.

Bu dergi Türkiye’de yayımlanıyormuş.

Ve IŞİD’in yayın organıymış.

*

Bana diyorlar ki:

“IŞİD’in yayın organı kapatılmazken... PKK’nın yayın organı niye kapatılıyor?”

*

Durum buysa...

Bu durum...

Devletin bir terör örgütünün yayın organına göstermediği müsamahayı, bir başka terör örgütünün yayın organına gösterdiğini ortaya koyar.

*

Ama bu durum...

Demokrasilerde terör örgütlerinin yayın organları olamayacağı gerçeğini değiştirmez.

 

Berliner Zeitung yalancı, Can Dündar pek anlayışlı

 

CAN Dündar, Alman “Berliner Zeitung” gazetesine verdiği röportajda...

“Ramazanda polisler oruçlu olup olmadığımızı soruyor. Oruç tutmuyorsanız, dayak yeme ihtimaliniz var” dememiş.

Bu cümleleri, gazete eklemiş.

*

Can Dündar, dün sosyal medyadaki hesabından “Gazetede görüp uyardım, internet sitesinde düzelttiler” açıklaması yaptı.

*

Şu işe bakın hele!

Koca Alman gazetesi, en temel basın etiğinin üzerinde tepiniyor. Söylenmeyen sözleri söylenmiş gibi yansıtıyor. Ahlaksızlık yapıyor, yalan söylüyor.

*

Ve yine şu işe bakın hele!

Böyle bir ahlaksızlık karşısında Can Dündar ne kadar da sakin, ne kadar da munis, ne kadar da anlayışlı!

Ben olsam...

- Berliner Zeitung gazetesi yalancıdır.

- Benim söylemediğim cümleleri sırf sos olsun diye röportaja eklemiştir.

- Böyle alçaklık olmaz.

Falan diye yeri göğü birbirine katarım.

 

Bu ne telaş Acun Efendi

 

YAPTIĞIN yarışma programında Cemaat oylarıyla birinci seçilen adamın durumu ortada: FETÖ’den tutuklu.

Bu arada başka bir yarışmacın daha FETÖ’den içeri tıkılmasın mı!

*

Bir şey demedik, sadece “Ne iş” dedik, sadece “Bir bakılsın” dedik.

Vay efendim sen misin bunu diyen?

Salmışsın bütün pisliğini üzerime...

“Fitneci” demişsin, “FETÖ iftiralarının peşinden giden” demişsin, “darbe girişimiyle uykusundan uyanan” demişsin, “aklı evvel” demişsin, “kirli geçmişe sahip” demişsin.

*

Bu ne orantısız çamur böyle?

Hayrola?

Suçluların telaşı falan mı söz konusu Acun Efendi?

 

Okuma parçası: Biraz da gülelim

 

“HOCAEFENDİ’nin odasına bir arı girmiş... Uçamıyormuş... Felç geçirmiş gibi bir hali varmış... Belki açlıktandır diye Hocaefendi arıyı bir kaşık balın içine bırakmış, olmamış... Yanına su koymuş, iyileşmemiş... Ne yapsa düzelmiyormuş... Almış, bahçeye bırakmış... Sonra da oturup yarım saat ağlamış... İşte böyle merhametlidir benim Hocaefendim.”

 

Hüseyin Gülerce 

 

(Kaynak: Hüseyin Gülerce’nin 2010’da Zaman’da yazdığı makale.)

 

Viyana kapıları

 

AVUSTURYA’nın Türkiye aleyhtarı tutumunu gördükçe...

Sizin de içinizden yeniden Viyana kapılarına dayanma arzusu geçiyor mu?