Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Barış Atay'ı hedef alan yazısından sonra oyuncunun gözaltına alınmasının aslında polisten kendisine bir mesajı olduğunu öne sürdü. Hakan, bu mesajın "Bak işte bir gözaltıyla hem kutuplaştırmayı daha da derinleştirdik, hem de seni 'tetikçi' durumuna düşürdük" olduğunu iddia etti.
Atay, Soma'da madenci tekmeleyen Yusuf Yerkel'in özür mesajının ardından sosyal medya hesabı Twitter'dan "Hepiniz ağlayarak özür dileyeceksiniz. O gün geldiğinde; affedeni, acıyanı, yargılamaktan vazgeçeni de unutmayacağız! Yok öyle 'torunlarla emeklilik, hepimiz kardeşiz, kavga istemiyoruz' falan. Her şey yeni başlıyor. Bu ülkeye, insanına yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz" diye yazmıştı. Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, bu mesaj sonrası "Lütfen bu adama haddini bildiriniz!" başlıklı bir yazı kaleme alıp Atay'ı hedef göstermiş, bu yazı sonrası gözaltına alınan Atay, dün gece saatlerinde serbest bırakılmıştı.
Atay hakkında yeni bir yazı kaleme alan Hakan, "Benim çağrım polise, savcıya değil Muharrem İnce ve Meral Akşener’eydi" derken oyuncunun gözaltına alınmasıyla kendine bir mesaj verildiğini öne sürdü. Hakan şöyle yazdı:
BARIŞ Atay şöyle diyordu attığı ‘tweet’te:
- O gün geldiğinde hepiniz ağlayarak özür dileyeceksiniz...
- Affedeni, acıyanı, yargılamaktan vazgeçeni unutmayacağız.
- Yok öyle hepimiz kardeşiz falan... Yok öyle kavga istemiyoruz falan...
- Her şey yeni başlıyor. Yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz.
*
Bu mesaj, AK Parti cenahında elden ele dolaştırılıyordu.
Elden ele dolaştıranlar, AK Parti’ye oy verenlere ya da oy vermiş olanlara şunu demek istiyorlardı:
“Bakın! Adamlar nasıl da hınç içinde, kin içinde, öfke içinde... Bunlar gelince bütün kazanımlarımız elden gidecek... AK Parti’ye yönelik eleştirilerinizi falan bir tarafa bırakın. Safları sıklaştırın...”
*
Tam da milletin kutuplaşma duygusunu bir tarafa bırakıp aklıselimle karar verme aşamasına geldiği bir seçim döneminde...
Barış Atay’ın sorumsuzca attığı bu “dangalak tweet”, resmen yeni bir kutuplaştırmanın aracı haline gelmiş, getirilmişti.
*
Barış Atay’ın “o gün geldiğinde...” dediği gün ne olacak?
Ya Muharrem İnce başa geçecek ya da Meral Akşener başa geçecek.
O halde bu bıktırıcı ve dangalak kutuplaştırma oyununu bozma görevi de onların olmalıydı.
*
İşte bu nedenle...
İkisine seslenen bir yazı kaleme aldım.
Dedim ki:
- Muharrem İnce!
- Meral Akşener!
- Çıkın ve bu Barış Atay denilen adama haddini bildirin.
- “Biz rövanş peşinde değiliz” diyerek bildirin...
- “İnadına kardeşlik” diyerek bildirin...
- ”Yetti artık bu kutuplaşma ve kutuplaştırma” diyerek bildirin...
*
Benim çağrım Muharrem İnce’yeydi, Meral Akşener’eydi.
Ama cevap polisten geldi.
“Şak” diye gözaltına aldılar adamı.
*
Sanırım bana şöyle bir mesaj veriyorlar bu gözaltıyla:
- Yok öyle yağma Ahmet Hakan! Kutuplaşmayı ve kutuplaştırmayı biz de en az Barış Atay kadar severiz.
- Bu oyunu bozamazsın Ahmet Hakan! Bak işte bir gözaltıyla hem kutuplaştırmayı daha da derinleştirdik, hem de seni “tetikçi” durumuna düşürdük!
- Bırak bu normalleştirme çabalarını falan Ahmet Hakan... Sırtını bir yere daya... Ya bizden ol ya da onlardan... Yok öyle arada kalmak falan!
Kabul edilemez, lüzumsuz, gereksiz, kutuplaştırıcı, sert hem de çok sert eleştirileri hak eden bir yaklaşım Barış Atay’ın yaklaşımı...
Ama suç değil, suç olamaz.
*
Barış Atay’ın söylediklerine sonuna kadar itiraz etmek, Barış Atay’ın ifade özgürlüğüne sonuna kadar sahip çıkmaya engel değildir.
*
Savcı bey, polis bey...
Aradan çıkın.
Ve Barış Atay’ı derhal serbest bırakın.