Ahmet İnsel: Erdoğan'ın, anayasa değişikliğini doğrudan referanduma götürmesini meşru gösterecekler

Ahmet İnsel: Erdoğan'ın, anayasa değişikliğini doğrudan referanduma götürmesini meşru gösterecekler

Cumhuriyet yazarı Ahmet İnsel, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın başkanlık sistemi hakkındaki söylemlerini kaleme aldı. 330'dan az milletvekilinin onayını almış bir anayasa değişikliğinin, Cumhurbaşkanı tarafından halkoyuna sunulmasının "anayasayı ihlâl" anlamına geleceğini söyleyen İnsel, "Meclis’te 3/5 çoğunluğu elde etmemiş anayasa değişikliğini Cumhurbaşkanı’nın halkoylamasına sunmasını meşru göstermeye çalışacaklar" dedi.

Ahmet İnsel'in "Anayasayı zor yoluyla değiştirmek" başlığıyla (29 Ocak 2016) yazısı şöyle: 

1 Kasım seçimlerinin hemen ardından, başkanlık rejimi hedefli anayasa değişikliği yeniden ısıtılmaya başlandı. AKP’nin Meclis’te böyle bir anayasa değişikliğini halkoylamasına götürmeye yetecek çoğunluğu yok. 13 milletvekili devşirme ümidini dile getirenler oldu. MHP’deki iç çalkantılar bu ihtimali hâlâ gündemde tutuyor. 

Bazı AKP’liler ise 1 Kasım sonrasında başka bir fikri işlemeye başladı: Yüzde 49 oy yeni anayasa açısından yeterlidir! Mustafa Şentop, “Birkaç ilde ufak kaymalarolmasaydı, aynı oy oranıyla AK Parti 335-340 milletvekili de çıkarabilirdi. Dolayısıyla300’ün üzerindeki tüm tablo yeni anayasa açısından bir işarettir” diyordu. Yani AKP halktan yeni anayasa yapma yetkisi almış ama milli irade Meclis aritmetiğine eksik yansımıştı! 

Cumhurbaşkanı halkın başkanlık sistemine ikna edilmesi emrini verince, AKP cephesinden cin fikirler yağmaya başladı. Bunların arasında en açık sözlü olanı, anayasa değişikliği ile ilgili kuralların anayasa tarafından belirlenemeyeceğini iddia edeniydi. “Anayasanın koyduğu kurallar milletin anayasa değiştirme iradesini engelleyemez” olarak bu görüş özetlenebilir. Bu görüşe göre, Meclis’teki basit çoğunluk, yani “milli irade”, yürürlükteki anayasanın öngördüğü yeterli milletvekili sayısına ulaşmasa da anayasa değişikliğini halkoylamasına sunabilir. Bu fikrin savunucuları birkaç gündür seslerini yükseltiyor. 

Anayasa hukukunda kural, anayasa değişikliklerinin içeriğinin anayasa yargısı tarafından denetlenememesidir. Ama anayasa yargısı değişiklik kararının yürürlükteki anayasal kurallara uygun biçimde alınmasını sağlamakla yükümlüdür. 330’dan az milletvekilinin onayını almış bir anayasa değişikliğinin Cumhurbaşkanı tarafından halkoyuna sunulması anayasayı ihlal, hatta ilga suçudur.

Ama bunun somut yaptırımı var mı?  Yaratacağı son derece tehlikeli sonuçlar nedeniyle doğrudan bu yöntemi önermek istemeyenlerin aklında başka bir yol daha var. Cumhurbaşkanının resen halkoylamasına gitmesi ve “Başkanlık sistemine evet mi, hayır mı” sorusunu halka sorması. Anayasa sadece anayasa değişikliğiyle ilgili olan halkoylamasını öngörüyor. Bunun dışında ne cumhurbaşkanına ne de Meclis’e halkoyuna gitme yetkisi veriyor. Yerel yönetimlere tanınan istişari nitelikteki eğilim yoklaması, adı üstünde yaptırım gücü olmayan ve sadece yerel bir konuyla sınırlı olan bir istişare yöntemi. 

Anayasa ve kamu hukuku, kamu otoritelerinin sadece yasada belirtilmiş yetkileri kullanmasına izin verir. Cumhurbaşkanına böyle bir istişari eğilim yoklaması düzenleme yetkisi tanınmamışsa, cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi yoktur. Buna rağmen, cumhurbaşkanlarının görevleriyle ilgili tek başına yaptığı işlemlerin yargı denetimine tabi olamayacağı kuralına dayanarak, alışık olduğu üzere cumhurbaşkanı fiili bir durum yaratmaya çalışabilir. 

Görünen o ki, önümüzdeki aylarda başkanlık rejimi ikna odaları kurulacak, AKP örgütü mahalle mahalle halkı yakın markaja alacak, Tayyip Erdoğan tam saha pres stratejisi uygulayacak. Anayasa uzlaşma komisyonundan ümitvar olmayan Tayyip Erdoğan’ın kurmayları, başkanlık rejimi sorusunun sorulduğu bir halkoylamasıyla meşruiyet kazanmayı tasarlıyorlar. Bu yasadışı halkoylamasının düzenlenme koşulları ve katılım ne olursa olsun, evet üstün gelirse, “halkımız ikna oldu,Meclis’teki muhalefet milli iradeyi tanımıyor” yaygarasıyla, Meclis’te 3/5 çoğunluğu elde etmemiş anayasa değişikliğini Cumhurbaşkanı’nın halkoylamasına sunmasını meşru göstermeye çalışacaklar. 

Böyle bir eylemin anlamı, yürürlükteki anayasal kuralların cumhurbaşkanı iradesiyle lağvedilmesidir. Zor yöntemidir. Çok vahim bir suçtur. Böyle gerçekleşen bir anayasa değişikliği ülke yönetimini büyük bir meşruiyet bunalımına sürükler. Buna karşı gelişecek toplumsal tepkiler, ahı gitmiş vahı kalmış demokratik zemini un ufak eder. 

Aklını başkasına teslim etmemiş AKP kurmayları, bedelini herkesle birlikte kendilerinin de çok ağır biçimde ödeyecekleri olası bu maceranın ağır sonuçlarını da umarız dikkate alıyorlardır.