Ahmet Kaya'nın aramızdan ayrılışının 15 yılı

Ahmet Kaya'nın aramızdan ayrılışının 15 yılı

Seslendirdiği şarkılarla ve muhalif duruşuyla Türkiye'ye damga vuran özgün müziğin en önemli isimlerinden Ahmet Kaya hayata veda edeli bugün tam 15 yıl oldu. Kaya, 2000 yılının 16 Kasım'ında Paris'teki evinde geçirdiği kalp krizi sonucu aramızdan ayrılmıştı.

Türkiye'de milyonlarca insan; henüz 43 yaşındayken sonsuzluğa göçen Ahmet Kaya'nın sesiyle 1986'da piyasaya çıkan 'Şafak Türküsü' ile tanıştı ilk kez. Hürriyet’te yer alan derlemeye göre Kaya'nın; idam cezasıyla yargılanan Nevzat Çelik'in kaleme aldığı Şafak Türküsü adlı şiirden yaptığı aynı adlı bu beste onu bir anda tüm Türkiye'nin tanımasını sağladı. Ahmet Kaya aynı yıl bu kez Attila İlhan'ın şiirinden hazırladığı besteyi de seslendirdiği An Gelir adlı albümü çıkardı. Bunu hala birçok kuşağın hafızasından silinmeyen şarkıların yer aldığı albümler takip etti.

Kaya'nın tüm Türkiye tarafından tanınması 1980'lerin sonlarında oldu belki ama müzik çok küçük yaştan beri onun tutkusuydu.

Altı yaşında bağlama çalmaya başladı

 

1957 yılında Malatya'da doğdu Ahmet Kaya. Babası Sümerbank Mensucat fabrikasında çalışan bir işçiydi. Müzikle de henüz altı yaşındayken onun hediye ettiği bir bağlama sayesinde tanıştı.

Müziğe öylesine tutkuyla bağlandı ki okuldan sonraki zamanlarını plak ve kaset satan bir dükkanda çalışarak geçirmeye başladı.

Kaya ailesi geçim sıkıntısı nedeniyle İstanbul'a göç etmek zorunda kaldı. 1972 yılında İstanbul'un Kocamustafapaşa semtine yerleştiler. Ahmet Kaya da okulu bırakmak zorunda kaldı. İşportacılık ve çıraklık yaptı.

İstanbul'da yaşamaya başladığı dönemde çeşitli etkinliklerde bağlama çalmaya devam etti Kaya. Hayatının dönüm noktalarından biri de Boğaziçi Üniversitesi'ndeki bir etkinlikte Ruhi Su ile tanışması oldu. Su'nun Mahsus Mahal isimli türküsünü bağlama eşliğinde seslendirdi.

Ahmet Kaya, 1978 yılında askerlik görevini yapmak üzere Gelibolu'ya gitti. Orada da askeri orkestrada müzik çalışmalarına devam etti.

Askerden dönünce Emine Kaya ile evlendi. 1982 yılında kızları Çiğdem doğdu.

Ancak işsizlik yüzünden ekonomik zorluklar çekmeye başladı aile. Bu yüzden de evlilikleri uzun sürmedi.

 

“Beni buralarda arama anne”

 

Ahmet Kaya uzun uğraşlar sonucunda hazırladığı Ağlama Bebeğim albümünü 1985 yılında yayınladı. İstanbul Şan Tiyatrosu'nda da bir konser verdi.

1985'te ikinci albümü Acılara Tutunmak için birinci albümde olduğu gibi Değişim Stüdyosu'yla anlaştı. Stüdyonun sahibi, o sıralarda Metris Askeri Cezaevi'nde olan Selda Bağcan'ın kardeşi Sezer Bağcan'dı. Cezaevinde tanıştığı 12 Eylül Darbesi mağduru Gülten Hayaloğlu ile Ahmet Kaya'nın tanışmasına da aracılık etti Bağcan. Zaten Gülten Hayaloğlu ile Ahmet Kaya albüm yayımlandıktan sonra evlendiler.

Gülten Hayaloğlu, cezaevinde idam cezasına mahkum olan Nevzat Çelik'in Şafak Türküsü şiirini Ahmet Kaya'ya iletti. Bu, Ahmet Kaya'nın geniş kitlelerce tanınmasını sağlayan Şafak Türküsü adlı albümün de ilk adımı oldu. Albüm 1985'te hazırlandı, 1986'da piyasaya çıktı.

Aynı yıl, An Gelir adlı albüm de yayınlandı. Albümün piyasaya çıkmasından bir yıl sonra Gülten Kaya ile evliliğinden kızları Melis dünyaya geldi.

 

Yusuf Hayaloğlu işbirliği

 

Sonradan eşi olan Gülten Kaya ile tanışması Kaya'nın müzikal serüveninde yeni bir sayfanın açılmasını sağladı. Bu sayede eşinin kardeşi olan Yusuf Hayaloğlu'nun şiirleriyle de tanıştı Ahmet Kaya.

Şarkı sözlerinin çoğunun Hayaloğlu'na ait olduğu Yorgun Demokrat adlı albüm, 1987 yılında piyasaya çıktı. Bunu Başkaldırıyorum, Resitaller 1, Resitaller 2, İyimser Bir Gül, Sevgi Duvarı adlı albümler izledi.

Ahmet Kaya'nın Şarkılarım Dağlara adlı albümü 2 milyon 800 Bin bandrolle rekor kırdı. Ancak bir şarkının sözleri yüzünden albüm toplatıldı. Kaya'nın konser vermesi yasaklandı.

 

Dizi müzikleri de yaptı

 

Ahmet Kaya 1990 yılında Tatar Ramazan ve 1992 yılında Tatar Ramazan Sürgünde filmlerinin müziklerini yaptı. 1994 yılında prodüksiyonunu Gülten Kaya ve Yusuf Hayaloğlu'nun yaptığı, Ahmet Abi'nin Vapuru adlı programı hazırladı.

Ahmet Kaya, 1999 yılında Türkiye'den ayrıldı ve Fransa'ya yerleşti. 2000 yılının 16 Kasım günü de Hoşçakalın Gözüm adlı albümünün çalışmalarını sürdürdüğü sırada Paris'teki evinde geçirdiği bir kalp krizi nedeniyle hayata veda etti.

Ahmet Kaya'nın kabri Paris'te birçok ünlü sanatçı ve düşünürün de ebedi uykusuna yattığı Pere Lachaise Mezarlığı'nda bulunuyor.

Radikal'den Bahadır Özgür derlemesiyle; Kaya'nın ölümünün 15. yılı anısına, Ahmet Kaya albümleri üzerinden alternatif bir Türkiye tarihi:

 

12 Eylül darbesi: Ağlama Bebeğim (1985)

 

Ahmet Kaya, darbeyle askerden dönünce tanışır. Neredeyse tanıdığı herkes cezaevindedir. 1982’de ilk çocuğu Çiğdem doğar. Artık kendisi gibi binlerce kişi için de tek umuttur o. Babaları cezaevinde olan çocuklar için söyler: “Ağlama bebek, ağlama sen de... Umut sende, yarın sende… Çok uzakta öyle bir yer var; o yerlerde mutluluklar, paylaşılmaya hazır bir hayat var...”

Çocuklarının hasretiyle ‘prangalar eskiten’ babaları da unutmaz elbette: “Burda çiçekler açmıyor, yıldızlar ışık saçmıyor, günler su gibi akmıyor, geçmiyor günler geçmiyor…”

Albüm büyük ses getirir. O ses, hapishanedekilerin ve yakınlarınındır...