Ahmet Şık duruşmaya 'araç yok' denilerek getirilmedi

Ahmet Şık duruşmaya 'araç yok' denilerek getirilmedi

T24- Gazeteci Ertuğrul Mavioğlu ile birlikte yazdığı  "Ergenekon'da Kim Kimdir? Kırk katır Kırk Satır-Kontrgerilla ve Ergenekon'u Anlama Kılavuzu" adlı kitap nedeniyle yargılanan Ergenekon kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık, bugünkü duruşmasına "Cezaevinde araç olmadığı" gerekçesiyle getirilmedi.Gazeteciler ve arkadaşları da duruşma başlamadan önce  "Ahmet Şık ve Nedim Şener'e Özgürlük" için Kadıköy Adliyesi'ne yürüdü. Gazeteciler adına basın açıklamasını okuyan Can Dündar, "Türkiye her geçen gün polis devleti haline geliyor. İtiraz eden herkesin Ergenekon, KCK ya da Devrimci Karargah bohçasına atılması memleketteki korku iklimini yaygınlaştırıyor'' dedi.

Ayça Söylemez'in Bianet'te yayımlanan (14 Nisan 2011) haberi şöyle:

Gazeteci Ahmet Şık ve Ertuğrul Mavioğlu'nun, yazdıkları "Ergenekon'da Kim Kimdir? Kırk katır Kırk Satır- Kontrgerilla ve Ergenekon'u Anlama Kılavuzu" adlı iki ciltlik kitap nedeniyle yargılandıkları duruşma bugün Kadıköy Adliyesi'nde görülüyor.

Kardeşi Bülent Şık'ın açıklamasına göre, Şık "cezaevi aracı olmadığı gerekçesiyle" duruşmaya getirilmedi. Şık'ı destekleyen kalabalık, karara tepki gösterdi.

Şık ve Mavioğlu'nun yazdıkları "Ergenekon'da Kim Kimdir? Kırk katır Kırk Satır-Kontrgerilla ve Ergenekon'u Anlama Kılavuzu" kitabı nedeniyle 4.5 yıl hapis istemiyle yargılandıkları davada bugün karar çıkması bekleniyor.Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Şık'ın da Silivri Cezaevi'nden getirileceği açıklanmıştı. Ancak Şık, "cezaevinde araç olmadığı gerekçesiyle" duruşmaya getirilmedi.

"Yansak da dokunacağız"

Duruşma, saat 13.50'de başladı. "Ahmet Şık ve Nedim Şener'e özgürlük" diyen meslektaşları, çalışma arkadaşları ve sevenleri 12.30'da Kadıköy Altıyol'daki Boğa heykelinin önünde buluşup Kadıköy Adliye'sine yürüdü. Yürüyüşe katılanlar, adalet arayışlarının simgesi olarak ellerindeki mumlar, fenerler ve lambalarla gerçeklerin aydınlatılmasını istedi.

Yürüyüşü gerçekleştiren gazeteciler adına basın açıklamasını okuyan Can Dündar, ''İleri demokrasi'' diye ifade edilen bir ülkede yaşanıldığını belirterek, 57'den fazla gazetecinin tutuklu olarak cezaevinde yattığını, 4 binden fazla gazetecinin de davasının sürdüğünü söyledi. Şık ile Mavioğlu'nun kontrgerilla ve Ergenekon'u anlatan kitapları nedeniyle yargılandıklarını dile getiren Dündar, eserin iki yazarından biri olan Mavioğlu'nun yanlarında olduğunu, diğer yazar Ahmet Şık'ın ise ''Bu kitaplarda deşifre ettiği Ergenekon örgütüne üye olmak'' iddiasıyla 6 Mart'tan bu yana cezaevinde bulunduğunu anımsattı.

'Türkiye polis devleti haline geliyor'

Şık ile beraber tutuklanan gazeteci Nedim Şener'in de halen cezaevinde olduğunu ifade eden Dündar, iddia makamının ''elimizde deliler var'' demesine rağmen, henüz bu delillerin görülmediğini söyledi.

Şık ile Şener'in gazetecilik faaliyetlerinin sorgulandığını kaydeden Dündar, ''Gazetelerin basılıp, bilgisayardaki dosyaların silindiği, basılmamış kitapların toplatılıp yok edildiği, telefonların dinlenip elektronik postaların izlendiği bir ülke, yalnız gazeteciler için değil, özgür düşünceye sahip herkes için güvenilir olmaktan çıkmıştır. Türkiye her geçen gün polis devleti haline geliyor. İtiraz eden herkesin Ergenekon, KCK ya da Devrimci Karargah bohçasına atılması memleketteki korku iklimini yaygınlaştırıyor'' şeklinde konuştu.

Dündar, ''Bir şiir okuduğum için beni hapse attılar'' diyen bir Başbakanın yönettiği bu ülkede, insanların kitap yazdıkları için cezaevine konulduğunu anlatarak, ''Biz Türkiye'nin karanlık geçmişinin aydınlatılmasını istiyoruz. Derin devletin tarihe gömülmesini istiyoruz. Darbelerle hesaplaşmak istiyoruz. Bir nebze olsun tereddüt duymadan... Ama bugün yapılanlar, Ergenekon-derin devlet yöntemlerinin hala kullanıldığını gösteriyor. Basın özgürlüğü herkese lazım. Adalet de herkese lazım olacak'' dedi.

Gerçeklerin aydınlatılmasını istediklerini, gerçek kişilerin gerçek suçları nedeniyle yargılanmasını beklediklerini de ifade eden Dündar, herkese eşit mesafede duran bir adalet istediklerini ve ''yansalar da dokunacaklarını'' söyledi.

Yürüyüşe, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Ercan İpekçi, DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgülü, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yöneticileri ile çok sayıda gazeteci katıldı.