TBMM'deki konuşması, AKP'li TBMM Başkanvekili Mustafa Şentop tarafından kesilen ve ardından bazı AKP'li milletvekillerinin müdahalesine maruz kalan HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, TBMM Genel Kurulu'nda yaşananları anlattı. Şık, "Bana saldıran AKP Grup Başkan Vekili Bülent Turan. Saldırıyı yöneten, diğerlerine işaret vermek için kalkıp ağza alınmayacak küfürler savuran oydu. Sığ bir kurnazlık içinde mikrofon kapandıktan sonra saldıran odur" ifadelerini kullandı.
Evrensel'den Meltem Akyol'un haberine göre, OHAL sonrası dönemde yapılacak düzenlemeleri içeren kanun teklifinin görüşmeleri sırasında AKP’li milletvekilleri kürsüde konuşan HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın üzerine yürüdü, konuşmasını engelledi."Yaşananların KHK’lar ve OHAL ile kurulan rejimin ne olduğunu gösterdiğini" ifade eden Ahmet Şık şöyle konuştu:
“Tam da yeni yasanın tüm Türkiye’ye teşmil etmek istediği şey budur. Yani hani metinde de diyorum ya ‘Hakikatin ve ne olduğunuzun hiçbir şekilde görülmesini, konuşulmasını istemiyorsunuz’. Yeni yasa da bunu getiriyor işte. Bizim itiraz ettiğimiz şey de bu. Aslında bizim çoğunlukçuluk diye eleştirdiğimiz şeyin bizatihi prototipi Meclisin şu anki mevcut yapısıdır. Çünkü oradaki saldırı vs. tamamen çoğunluk olmaktan kaynaklı bir güvenle yapılmış ve biz ne dersek o olur zihniyeti. Biz de buna itiraz ediyoruz. Dün yaşananlar aslında KHK ile OHAL ile kurulan rejimin ne olduğunu da gösteriyor.”
Konuşmasındaki ‘ahlaksızlık’ ifadesine açıklık getiren Şık, “Benim orada bahsettiğim şey, ahlaksızlık yani, ona dair şunu söylemeliyim, ben kimsenin özel hayatıyla ilgilenen ve bunu malzeme eden biri hiçbir zaman olmadım, olmayacağım. Benim söylediğim, ne bir kişiyi ne bir kurumu hedef alıyor, bir siyasi anlayışa dair bir eleştiri o. AKP’nin sahip olmadığı siyasi ahlakın ne olduğunu anlatmaya çalıştım. Metnin tamamına, bütünlüklü baktığında orada bir siyasi etik anlayışına dair bir eleştiri olduğunu görürsünüz. Sırf bir provokasyon yapmak için bunu yaptılar. Orada kürsü de var mikrofon da var, bütün medya da ellerinde zaten.. Buyursunlar yanıt versinler…”
“Bir düzeltme de yapayım, bana saldıran Alpay (Özalan) değil, ben Alpay’ı o an Mecliste görmedim bile. Saldıran AKP Grup Başkan Vekili(Bülent Turan). Saldırıyı yöneten, diğerlerine işaret vermek için kalkıp ağza alınmayacak küfürler savuran oydu. Sığ bir kurnazlık içinde mikrofon kapandıktan sonra saldıran odur.”
“Herkesin Meclise dair bir inançsızlığı var, eskiden de yoktu. Tabii ki bu dönem daha fazla yok ama, Meclis her zaman sisteme muhalif olduğunu söyleyenlerin ya da kurulu düzenin yanlışlarına itiraz ettiğini söyleyenlerin herhangi parti ve milletvekillerinin söz söyleme kürsüsüdür. Dün bunlardan birini gördük ve biz o işlevi yerine getirmeye devam edeceğiz”
TRT’nin Cumhurbaşkanlığına, RTÜK’ün de Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlanması kararını değerlendiren Şık, “TRT’nin Cumhurbaşkanlığına bağlanması çok iyi bir karar, her şey rücu ediyor işte, en azından adını koymuşlar yani. Bence milyonlarca insan gidip ‘Biz TRT’ye katkı payı vermek istemiyoruz’ diye dilekçe vermeli, barolar da bunu organize etmeli. TRT’yi, ihtimal yok ama en azından ahlaki bir yayın çizgisine oturtmanın gerekliliği üzerinden bir eleştiri olarak o dilekçeleri vermek gerektiğini düşünüyorum” dedi.
24 Temmuz’un sansürün kaldırılışının yıl dönümü ve ‘Basın Bayramı’ olduğunu hatırlatan Şık, “Türkiye’de olmayan her şeyin bayramı, günü var, sansürün bu kadar yaygın bir medya kuralı olduğu bir dönemde sansürün kaldırılışının yıl dönümü kutlanıyor abes bu” diyerek açıklamalarını bitirdi.