Gazeteci Ahmet Şık'ın annesi Fatma Şık, "3 oğlum var, 3’ü de zalimin yanında olmadı bu güne kadar. Hep ezilenin yanında oldular. Eğer bu suçsa suçludur, ne diyebilirim" dedi.
Oğlu Ahmet Şık'ın kendisine "Beni FETÖ torbasına koyacaklar, her şeye hazırlıklı olun" dediğini belirten Fatma Şık, "Son geldiğinde bizlere tutuklanacağının sinyalini vermişti zaten; ama ben ihtimal vermemiştim. Neden olduğunu sorduğumda yeni bir kitap yazdığından ve gerçekleri ortaya çıkaracağından bahsetti" dedi. "Oğlum bir kitap yazıyordu, yılbaşından sonra çıkacağını söylemişti" ifadesini kullanan Şık, "FETÖ torbasından geçtik Ahmet’i terör torbasına koydular" diye konuştu. Cumhuriyet'teki çalışma arkadaşları ise Şık'ın kitap çalışmasından haberdar olmadıklarını söyledi.
Antalya’nın yerel gazetelesi Körfez Gazete’den Müzeyyen Yüce’ye konuşan Fatma Şık'ın açıklamaları şöyle:
-Öncelikle geçmiş olsun diyerek başlamak istiyorum. Ahmet Şık ikinci kez tutuklandı. Şık’ın tutuklanma sürecini konuşacağız; ancak ben öncelikle Ahmet Şık’ın geçmişten bugüne olan yolculuğunu merak ediyorum. Nasıl bir çocuktu Ahmet Şık?
Ahmet bizleri yaptığı esprilerle güldürmeyi başaran, başarılı, zeki bir çocuktu. Küçüklüğünden bu yana haklının, mazlumun, sesi çıkmayanların yanında oldu. Yanlış giden bir şey gördüğü an hemen müdahale eder, o yanlışı düzeltene kadar mücadele ederdi. Sorgulayan, araştıran bir çocuktu Ahmet. Her davranışın ve işin doğru, iyi ve güzel yapılmasını isterdi. Bu yüzdendir ki, “Ya hukuk okuyup mazlumların haklarını savunacağım, ya da gazeteci olup mazlumların, haklıların sesini duyuracağım” derdi. Nitekim gazeteci oldu.
-Gazetecilik bölümünü kazandığı zaman ne hissettiniz? Ahmet Şık’ın gazeteci olmasını destekliyor muydunuz?
1989 yılında sınava girdi ve İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Gazetecilik Bölümü’nü kazandı. Ahmet her konuda başarılı olduğu için mesleğinde de güzel işler yapacağını biliyordum. Ama bir anne olarak, oğlumun haksızlıklar karşısında susmama, mazlumun yanında olma tavrının başına iş açacağından korktum her zaman. Mesleğine aşık bir gençti. Bu yüzden henüz üniversite birinci sınıftayken başladı gazetelerde staj yapmaya. Önce Milliyet gazetesinde, daha sonra üçüncü sınıfa geçtiği dönemde stajyer olarak Cumhuriyet’te çalışmaya başladı. Okul bittikten sonra çeşitli gazetelerde çalıştı. Ahmet çok idealist bir kişidir. Zalimin yanında hiç olmadı. Zulüm görenlerin yanında oldu. En büyük amacı da buydu zaten. Biz de her zaman destekledik onu. Çünkü ona haksızlıklar karşısında susmamayı biz öğrettik.
-Aile olarak sosyal demokrat bir yapıya sahip olduğunuzu biliyoruz. CHP’de uzun yıllardır siyaset yapıyorsunuz? Çocuklarınızın şu anki karakterlerinin bu anlayış doğrultusunda şekillendiğini düşünüyor musunuz?
Biz atalarımızdan CHP’liyiz. Çocuklarımızı da bu düsturla yetiştirdik. Her zaman sesi olmayanın sesi olup, haksızlıkların karşısında durduk. Çocuklarımıza da bu anlayışı aşıladık. Her biri de doğruların üzerine gitti, haklıların ve mazlumların yanında oldu. Çocuklarım ile gurur duyuyorum.
-Ahmet Şık, ilk olarak 2011 yılında 'FETÖ' soruşturmasında hakkında yakalama kararı bulunan ve yurt dışına kaçan eski savcı Zekeriya Öz’ün yürüttüğü Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanmış, 375 gün cezaevinde kalmıştı. O dönemde FETÖ karşıtı bir kitap yazıyordu. Şimdi de FETÖ propagandası yapmak suçlamasıyla tutuklandı. Suçlamalar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Oğlum her dönemde gazetecilik yaptığı için yargılanıyor. İktidarın işine gelmeyen yanlışları ortaya çıkarıp halkı bilgilendirdiği için susturulmak isteniyor. 2011 yılında tutuklandığında FETÖ’nün devlet yapılanmasını ortaya çıkaracak olan kitabı yüzünden yargılanmıştı. Şimdi ise FETÖ propagandası yaptı deniyor. Bu ne kadar inandırıcı? Benim çocuğum haksızlıklara karşı susmadı, susmayacak. Bu ülkede hukuk namına bir şey kalmadı. Siyasiler hedef gösteriyor, hâkim ve savcılar ‘emir demiri keser’ diyerek hareket ediyor. Biz acılara alıştık artık. Bu süreci 5 sene önce de yaşadık. Bizi bu şekilde sindiremezler. Adalet geç de olsa tecelli edecek. Ahmet yine özgür kalacak. Ahmet’in tek suçu muhalif olmak. Ben de muhalifim, sokaktaki çocuklar da iktidara muhalif. Ahmet’in 90 yaşındaki gözleri görmeyen babası da muhalif. Ben çocuğuma helal ekmek yedirdim. Biz işçi ve emekçi bir aileyiz. Çocuğumun hiçbir örgütle alakası yok.
-En son ne zaman Ahmet Şık ile görüştünüz?
En son Kurban Bayramı’nda eşi ve çocuğu ile buradaydılar. 10 gün boyunca yanımızda kaldılar. Bayramı beraber geçirdik. Zaten her boşluklarında gelirlerdi.
-Peki, geldiği zaman süreç hakkında veya tutuklanacağına dair bir şeyler söyledi mi?
‘Anne beni FETÖ torbasına koyacaklar, her şeye hazırlıklı olun’ dedi. Son geldiğinde bizlere tutuklanacağının sinyalini vermişti zaten; ama ben ihtimal vermemiştim. Neden olduğunu sorduğumda yeni bir kitap yazdığından ve gerçekleri ortaya çıkaracağından bahsetti. Oğlum bir kitap yazıyordu, yılbaşından sonra çıkacağını söylemişti. FETÖ torbasından geçtik Ahmet’i terör torbasına koydular. Hayatta olamaz; ailecek CHP’li bir aileyiz. Daldan inme değil kökten sürme CHP’liyiz. Atalardan kalma. FETÖ ile de bir alakamız hiç olmadı, zaten FETÖ’ye karşı olan bir duruşumuz var. 3 oğlum var, 3’ü de zalimin yanında olmadı bu güne kadar. Hep ezilenin yanında oldular. Eğer bu suçsa suçludur, ne diyebilirim.
-5 sene önce de bir kitap yüzünden cezaevine girmiş, 375 gün tutuklu kalmıştı. ‘İmamın Ordusu’ isimli kitabı da o tutukluyken ‘Dokunan Yanar’ adıyla çıkmıştı. Yeniden bir kitap hazırlığından bahsettiniz. Tutuklanma nedeni sizce üzerinde çalıştığı kitap mı?
Ben bir anne olarak Ahmet’in tutuklanma sebebinin o kitap olduğunu düşünüyorum. Çünkü iktidarın birçok yanlışı o kitapla gün yüzüne çıkacaktı. Önceki tutuklanma sebebi de çıkmayan bir kitaptı. Ama bu dünyada aydınlar ölmemiş. O kitap sonrasında basıldı. Ahmet’in kitabı AKP’nin yurtdışına gönderdiği FETÖ raporunun içinde var. Ahmet’in kitabını kaynak olarak gösterildiği bir olayda nasıl FETÖ torbasına koydular anlaşılır gibi değil. Düne kadar FETÖ iktidarın ortağıydı. İktidar kendi çıkarları ve istediği doğrultusunda benim çocuğumu harcadılar. Ahmet’in kızının boynunu bükük koydular.
-Ahmet Şık’ın abisi Bülent Şık da barış bildirgesine imza attığı için Akdeniz Üniversitesi’nden ihraç edildi. Bu olanları iktidara muhalifliğinize mi bağlıyorsunuz?
Biz ailecek sosyal demokrat bir aileyiz. İktidara muhalifiz. Tüm muhaliflerin sesini kıstıkları gibi bize de aynı şey yapılıyor. Biz çocuklarımıza her zaman mazlumların yanında olmayı, merhameti, iyiliği öğrettik. Onları böyle yetiştirdik. Bülent barış bildirgesine imza attığı için hedef oldu. Barış istemek suçsa ben de barış istiyorum. Herkes istiyor. Maalesef iktidarın çapraz politikaları yüzünden olanlar aydınlara oluyor. Sayın Cumhurbaşkanı’ndan adalet yok; ama adalet istiyoruz. Cumhurbaşkanı demek devletin başkanı demek. ‘Ben ana kokusu almadan uyuyamam’ diyen Cumhurbaşkanı, 90 yaşındaki gözü görmeyen baba ile 70 yaşındaki anneye zulüm yapıyor. Biz bu kadar mı sahipsiziz?
Peki, Antalya’da oturan bir ailesiniz. Gazeteci meslek örgütlerinden ziyaret eden veya destek veren oldu mu?
Antalya Gazeteciler Cemiyeti benim için yok hükmündedir. Benim çocuğum Antalya Kumluca nüfusuna kayıtlı bir gazeteci. Benim çocuğum Antalya çocuğu. Hani neredeler? Bir meslek örgütü kendi meslektaşına sahip çıkmıyorsa o örgütten ne hayır gelir? 5 sene önce de aynı durumda bir açıklama veya sahip çıkma olmadı. Ahmet 5 yıl önce tutuklandığında Çağdaş Gazeteciler Derneği yanımızda oldu. Onlara müteşekkirim. Ama Ahmet’e bir Antalya çocuğu olarak Gazeteciler Cemiyeti’nin sahip çıkmasını beklerdim. O makam kimseye kalmayacak.
Son olarak yeni bir yıla girdik. Ne demek istersiniz?
Adalet istiyorum. Benim şu günlerde çocuğumu içeriye attılar. Bizi boynu bükük bıraktılar. Bu kararı veren hâkimin verdiği yanlış kararı anlamasını diliyorum. Zalimin zulmü varsa mazlumun Allah’ı var. Ahmet yine oradan başı dik çıkacak.