İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu savcılarından Fahrettin Kemal Yerli’nin yürüttüğü soruşturma kapsamında bugün sabah gözaltına alınan gazeteci Ahmet Şık’ın avukatları karara itiraz etti.
Ahmet Şık'a yöneltilen suçlamalar
Gazete Duvar'da yer alan habere göre, Ahmet Şık gözaltına alındıktan sonra emniyetten savcılığa sevk edileceği yününde haberler gelmişti. Ancak avukatların görüştüğü savcı Yerli, Ahmet Şık’ın avukatla görüşmesine kısıtlama getirildiğini söyledi. Savcı, dosya için de kısıtlama getirildiğini belirtti. Şık’ın gazetede yazmış olduğu yazılar ve Twitter paylaşımları nedeni ile örgüt propagandası ve Türkiye Cumhuriyeti’ni, yargı organlarını, askeri ve emniyet teşkilatını alenen aşağılama suçlarını işlediği gerekçesiyle gözaltına alındığı kaydedildi.
Ancak savcının kısıtlama kararına rağmen Anadolu Ajansı Şık’a yöneltildiği iddia edilen suçlamalara ilişkin bir haber geçti. Haberde Ahmet Şık’ın Twitter paylaşımlarına yer verildi.
Savcıyla yaptıkları görüşmenin ardından Şık’ın avukatları gözaltı kararına itiraz etti. Avukatlar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmek üzere İstanbul Sulh Ceza Hakimliği’ne sundukları dilekçede, Şık’ın derhal bırakılmasını talep etti.
Savcılığın gözaltı kararıyla Şık’ın masumiyet karinesinin ihlal edildiğini belirten avukatlar, müvekkillerinin hem ev hem de iş adresinin bilindiğini aktardı.
Şık’ın toplum tarafından tanınan ve saygınlığı olan bir kişi olduğuna dikkat çekilerek, savcılık tarafından davet edilmesi durumunda, tereddütsüz bu çağrıya uyacağına vurgu yapıldı. Şık’ın hakkında devam etmekte olan soruşturma ve kovuşturmalarda çağrılara uyduğu, hatta sorgusu tamamlandıktan sonra da duruşmalarını takip ettiğinin altı çizilerek, “Tebligat yapılmaksızın sabahın erken saatlerinde evinde yakalanarak gözaltına alınması hukuka aykırıdır” denildi.
Dilekçede Şık’ın birçok temel hakkının ihlal edilme ihtimalinin varlığına işaret edilerek, emniyet müdürlüğünde Şık ile görüşmek isteyen avukatlarının “işlemlerin devam ettiği” bahanesi ile görüştürülmediği anlatıldı. Uzun gözaltı süreleri ve avukat görüşünün engellenmesi gibi keyfiliklerin işkence ve kötü muamelenin önünü açtığı bilinen bir gerçek olduğu vurgulandı. Tüm bu hukuksuzluk ve keyfiliklerin önüne geçebilmek için evrak tanzimi gibi işlemler beklenmeksizin Şık’ın adliyeye getirilmesinin emredilerek, duruşmada özgürlüğünden mahrum bırakılmasının hukuki olup olmadığının değerlendirilmesinin şart olduğu aktarıldı.
Dilekçede, soruşturmanın 3 gün önce başlatıldığı bilgisi verilerek, bu üç gün içinde söz konusu işlemlerin yapılmasının mümkün olduğu, bu sebeple gözaltı kararının, gözaltına alındıktan sonra emniyette tutulmasının ve avukatları ile görüştürülmemesinin hiçbir yasal dayanağı olmadığı belirtildi.
Şık’ın gözaltına alınmasından sonrasında emniyete giden avukatlara saat 09:30 civarında “işlemlerin devam ettiği, biraz sonra görüştürülecekleri” bilgisinin verildiği ve kısıtlama kararından bahsedilmediği anlatıldı. Avukatların 1,5 saat bekletildikten sonra, kendilerine “kısıtlama kararı olduğu” sözlü olarak söylendiği ancak kararın kendilerine verilmediği kaydedildi.
Ahmet Şık, Mart 2011'de, 'FETÖ' soruşturmasında hakkında yakalama kararı bulunan ve yurt dışına kaçan eski savcı Zekeriya Öz'ün yürüttüğü Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanmış ve gazeteci Nedim Şener'le birlikte 375 gün cezaevinde kalmıştı.
Ahmet Şık, Fethullah Gülen cemaatinin devletteki yapılanmasına ilişkin olarak kaleme aldığı, ancak henüz yayımlanmamış olan "İmamın Ordusu" kitabı gerekçe gösterilerek tutuklandı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın da, başbakanlığı döneminde "Bombadan tesirli kitaplar olabilir" sözlerine konu olan kitap daha sonra "Dokunan Yanar" adıyla yayımlandı.
Şık'ın ayrıca Ertuğrul Mavioğlu'yla birlikte yazdığı "Ergenekon'da Kim Kimdir?" ve "Kontrgerilla ve Ergenekon'u Anlama Kılavuzu" ile, "Pusu: Devletin Yeni Sahipleri", "Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda" adlı kitapları bulunuyor.