Ahmet Türk’ün eşi: Bir gün çocuklarımızla beraber sofraya oturamadık

Ahmet Türk’ün eşi: Bir gün çocuklarımızla beraber sofraya oturamadık

Ahmet Türk’ün eşi Mülkiye Türk, eşi hiç özel hayatlarının olmadığından bahsederken “Bizim için hep zordu. Tutuklanması, siyaseteyken hep zor geçti. Hayatımız politikayla geçti. O hep politikayla uğraşırdı. Bunca yıl evlilik hayatımızda bir gün olsun Ahmet Bey ve çocuklarımızla bir sofraya oturamadık” dedi. 

Bas gazetesinden Rabia Çetin’e konuşan Mülkiye Türk’ün açıklamalarından bir kısım şöyle:

Ahmet Beyin siyasette yer almasından hiç rahatsız olmadınız mı?

Hayır. Çünkü Ahmet gençliğinden beri hep siyasetin içerisindeydi. Yani ben onu tanıdım tanıyalı hep siyasetteydi.

Milletvekili, belediye başkanı siyasetçi bir erkeğin eşi olarak onun ilk tutuklanmasında neler düşündünüz?

Önce 12 Eylül darbesinde tutuklanmıştı. O dönem tutukluların yaşadıklarını herkes biliyor. Daha sonra 91 yılında Leyla Zana ile birlikte tutuklanmıştı. İşkence görmüştü. O dönem bizi en çok üzen durum buydu. Ama sadece Ahmet içvar mıin değil ezilen, işkence gören herkes için aynı şeyi hissediyorduk.

Siz 74’te evlendiniz. Ahmet Bey 73’ten beri Kürt siyasetinde. Ya evde Ahmet Beyi bekleyen kadın?

Bizim için hep zordu. Tutuklanması, siyaseteyken hep zor geçti. Hayatımız politikayla geçti. Özel hayatımız olmadı hiç. O hep politikayla uğraşırdı. Bunca yıl evlilik hayatımızda bir gün olsun Ahmet Bey ve çocuklarımızla bir sofraya oturamadık. Çocuklar da babasını hiç göremedi yıllarca… ‘Keşke normal bir hayatımız olsaydı’ dediğimiz de oldu ama kabullendik. Politika insanın hayatını çürütüyor.

Siz de siyasete girmeyi düşünmediniz mi hiç?

Hayır! Politikayı sevmiyorum. Ahmet Bey zaten politikada. Bir eve bir tane siyasetçi yeterli.

Tamam, sevmiyorsunuz ama bir siyasetçi eşisiniz…

Siyasetçi eşi olmak ayrı, siyasetçi olmak ayrı. Siyasetçi olmak elbette gurur vericidir. Ama bu kadar. Ha bire insanlar ölüyor, ha bire kan dökülüyor, ha bire kentler yıkılıyor. Böyle bir durumda siyasetin nesini seveyim…

Bir yanınız politikadan uzak, diğer yanınız yıllardır politikada. Bu durumda Kürt meselesine nasıl bakıyorsunuz?

Askerin de, gerillanın da, Türk’ün de, Kürt’ün de neden kanı dökülüyor. Neden? Yazık değil mi bunca çocuğa… Herkes özgür, demokratik bir ülkede yaşamanın mücadelesini veriyor. Dili, kimliği, kültürü için. ‘Türkiye bölünüp gidecek’ demek yerine bu sorunu çözmenin yollarını arasınlar. Sopayla, öldürmeyle bu sorunu çözülseydi, Kürt meselesi ilk çıktığı yıllarda çözülürdü. Bugün PKK ile IŞİD’i bir tutuyorlar, bu da kabul edilemez. IŞİD’in yaptığı zulüm ortada. Biz demiyoruz 'PKK’nin tüm yaptıkları doğru' ama ikisi bir tutulmamalı. PKK’nin de yanlışları var.

Bu çizdiğiniz tabloda Ahmet Bey için korkuyor musunuz?

Her zaman korktum. Onca eziyet çekti cezaevlerinde. Bu yaşında bile tutuklandı. Sadece Ahmet Bey için değil onun arkadaşları için de her zaman bir korku var kalbimde…

Ahmet Bey’e, “Artık yeter, siyasetten elini çek” dediniz mi hiç?

Hayır demedim. ‘Bir kere işin içine girdin, sonuna kadar git’ dedim her zaman.

Ama bir ömür eşinden, çocuklarından uzak geçti…

Evet, uzakta bir ömür tükettik. Ama demokrasi için, Kürt halkının haklarının savunulması için, kimlik ve dil mücadelesi için bu gerekiyorsa varsın ömür böyle tükensin.

Söyleşinin tamamını okumak için tıklayın.