'Olmazsa Olmaz' isimli bir programla yarın NTV’de izleyici karşısına gelecek olan Ahu Yağtu, Cem Yılmaz’la ayrılmasıyla ilgili olarak, “Boşanmanın ardından, hakkımda mal varlığıyla ilgili pek çok şey konuşuldu. Ancak konuşulanlar bana kendimi kötü hissettirmedi. Niye kendimi kötü hissedeyim? O da insanların kendi algısı. 14 yaşında bu mesleğe başladım, bilen biliyor beni. Bir şeyi ispat etmek için konuşmayacağım. Kulaklarımı kapattım” dedi.
NTV’de, 'Olmazsa Olmaz' isimli bir kültür-sanat programı ile izleyici karşısına çıkacak olan Ahu Yağtu, programın içinde moda, stil, mimari, tasarım, etkinlik, ajanda gibi birçok alanın olacağını ve diğer programlardan farklılık göstereceğini belirtti. Ahu Yağtu, ayrıca her hafta programın içerisinde stil tüyoları ve moda üzerine bölümlerin olacağının altını çizdi.
Sabah gazetesinden Ömer Karahan’a konuşan Ahu Yağtu’nun açıklamaları şöyle:
Dizi projeleri geliyordu, okuduklarım arasında gönlüme yatan bir şey çıkmadı ve yer almadım. Sonuçta 1,5 yaşında bir oğlum var ve vaktimin çoğunu ona ayırmak istiyorum. Tercihimi o yönde kullanıyorum.
Şu anda AU Vintage ve TV programı ile ilgilendiğim için bir diziye vakit ayıramam ama bir sinema filminde yer alabilirim. Mesela dönem işi olabilir.
Modellik benim işim, 20 senedir yaptığım meslek... "Podyum için modelliği bıraktım" hiç demedim. Teklif olursa neden değerlendirmeyeyim.
2006 yılından beri vintage üzerine uğraşıyorum. Artık insanlar öyle bir yere geldi ki; vintage ve ikinci elin arasındaki farkı biliyorlar. Bizim kültürümüzde her ne kadar vintage tarzı oturmamış olsa da yeni yeni benimsenmeye başladı. İnsanları tüketim çılgınlığından sıyırıp biraz eskiyi değerlendirmeye yönlendirme amacıyla yapıyorum bu işi...
Çevremdeki birçok kişiyi tarzımla etkiledim ve onlar da değişiklik göstermeye başladı. Bunu gözlemleyebiliyorum.
'Donuk ifadeli' olduğumu söylüyorlar ama bunun için ben özellikle bir şey yapmıyorum.
Bu şekilde bir algı var; bazısı cool, bazısı donuk, bazısı babaanne gibi diyor benim tarzım için... Yaptıkları yorumlar kişilerin algılarına göre değişen bir şey. Bu benim hayat tarzım sonuçta; ben vintage tutkunuyum, bu şekilde giyinmeyi seviyorum.
Özel hayatla ilgili hiç konuşmuyorum, konuşmayacağım...
İlerisi için bir ilişki yaşarmısın diye soruyorlar. Böyle bir soruyu cevaplamam, çünkü şimdiden gelecekle ilgili konuşmak çok ilginç olur..
Benim için hayatta 'olmazsa olmaz' diye bir şey yoktu. Ama hayatımda şu an Kemal var ve benim için 'olmazsa olmazım' odur.
Şu an en çok Kemal ile vakit geçirmekten keyif alıyorum. Başbaşa kaldığımızda, o da çok mutlu oluyor. Birlikte vakit geçirirken inanın çok eğleniyorum ve gülüyorum.
Giyimde erkek çocuklar için ülkemizde çok fazla alternatif yok. Yurt dışında daha çok seçenek var, o yüzden Kemal'in kıyafetlerini yurt dışından alıyorum.
Kemal'in stiliyle ilgili bir düşüncem yok. Günde bazen 5 kere üstü değişiyor, o yüzden ona şu an giydirdiğim şeylerin de çok bir önemi yok.
Kemal rahat giyinsin istiyorum, ben çocuğun büyük gibi giydirilmesini sevmiyorum. Belki ileride Kemal'den yola çıkarak bir çalışma içerisine girebilirim.
Boşanmanın ardından, hakkımda mal varlığıyla ilgili pek çok şey konuşuldu. Ancak konuşulanlar bana kendimi kötü hissettirmedi. Niye kendimi kötü hissedeyim? O da insanların kendi algısı.
14 yaşında bu mesleğe başladım, bilen biliyor beni. Bir şeyi ispat etmek için konuşmayacağım. Kulaklarımı kapattım.
Bence eğer işin içinde başka hesaplar varsa, o zaman kırılır insan söylenenden. Oysa ben kendime güveniyorum ve ilgilenmiyorum söylenenlerle!