T24 Haber Merkezi
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Gezi Parkı davasının tek tutuklu sanığı olan ve 770 gündür cezaevinde bulunan iş insanı Osman Kavala'nın başvurusu hakkında ihlal kararı verdi. Mahkeme, Selahattin Demirtaş'tan sonra 18. maddeden ikinci ihlal kararını verdi. Kararı değerlendiren avukat Turgut Kazan, “Türkiye’nin yapacağı şey derhal ihlalin kaldırılması yolunu açmaktır ve hemen bugün, akşama kalmadan tahliye yolunda süreci tamamlamaktır” değerlendirmesini yaptı. Avukat Fikret İlkiz ise kararın bağlayıcılığının tartışma konusu olmadığını kaydetti
AİHM makul şüphe olmadan Kavala'nın siyasi sebeplerle tutuklanması ve AYM'nin başvuruyu makul bir sürede incelememesi nedeniyle kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkındaki AİHS madde 5/1, 5/4 ve 18'den ihlal bulup Kavala'nın derhal serbest bırakılmasına karar verdi.
TIKLAYIN - AİHM’den Türkiye’ye ağır Kavala mahkûmiyeti: Siyasi nedenlerle tutukluluk tespiti ve derhal tahliye
Mahkeme'den karar hakkında yapılan açıklama şu şekilde:
"AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) Madde 5.1 (hürriyet ve güvenlik hakkı) ile Madde 5.4’ün (Meşru tutukluluk konusunda hızlı karara ulaşma hakkı) ihlal edildiğine oybirliğiyle karar vermiştir. 6’ya bir oyla da Madde 5.1’le birlikte değerlendirildiğinde Madde 18’in (Hakların kısıtlanması yolunun kısıtlılığı) de ihlal edildiğine ve muhatap devletin başvurucunun tutukluluğunu sona erdirmek için gereken bütün adımları atması, başvurucunun derhal salıverilmesini sağlaması gerektiğine karar vermiştir.
"Bu davada, insan haklarını öne çıkarak ve savunuculuğunu yapan birçok sivil toplum kuruluşunun (STK) ve sivil hareketin kurulmasında rol oynayan Kavala, gözaltına alınmasının ve tutuklu olmasının adil olmadığını savunmuştur. Mahkeme, Kavala’nın ‘güçlü şüphe’ sebebiyle tutuklu olduğunu not etmiştir. Mevzu bahis suçlamalar hükümeti devirmeye çalışmak ve anayasal düzeni güç ve şiddet yoluyla yıkmaya teşebbüstür. Mahkeme, yetkililerin başvurucunun ilk ve devam eden duruşma öncesi tutukluluğunun makul şüpheye dayanan tarafsız bir değerlendirme sonucunda olduğunu gösteremediğini tespit etmiştir."
AİHM’in Kavala kararını T24’e değerlendiren eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, “Kendisine hukukçuyum diyen hiçbir insan Kavala uygulamasının hukuka uygun olduğunu zaten düşünmüyordu” dedi ve ekledi; “Türkiye’nin yapacağı şey derhal ihlalin kaldırılması yolunu açmaktır ve hemen bugün, akşama kalmadan tahliye yolunda süreci tamamlamaktır." Kazan, Kavala’nın yargılanması süreciyle ilgili olarak, “Türkiye’de hukuk adına, yargı adına büyük bir ayıp yaşanmıştır” ifadelerini kullandı. “İhlal kararı, mahkemeye intikal ettiğinde, mahkeme ihlali kaldıracaktır. İhlali kaldırmanın yolu da tutukluluğu kaldırmaktır” diye konuşan Kazan, “Bir hukukçu olarak kaldırılmadığı bir durumu düşünmek istemiyorum çünkü Türkiye’nin onuru ciddi biçimde buna bağlıdır” değerlendirmesinde bulundu.
Kararı T24’e değerlendiren avukat Fikret İlkiz de, “AİHM İhlal kararı veridiğine göre yapılacak tek bir şey var. Bu da şimdi hemen, derhal Osman Kavala’nın mahkeme kararıyla tahliye edilmesidir” diye konuştu. İlkiz, “1990 senesinden AİHM’in zorunlu yargı yetkisi Türkiye tarafından kabul edilmiştir. Dolayısıyla bu kararın bağlayıcılığı tartışma konusu bile değildir” ifadelerini kullandı.
Osman Kavala'nın 8 Haziran 2018'de AİHM'e yaptığı başvurusunda, hakkındaki geçici tutukluluk kararının ve bu kararın uzatılmasının AİHS'nin emniyet ve güvenlik haklarıyla ilgili 5’inci maddesine aykırı olduğu savunulmuştu.
"Çıkarılan zorluklar" nedeniyle hakkındaki geçici tutukluluk ve tutukluluğun devamı kararlarına itiraz edememiş olması ve Anayasa Mahkemesi önündeki sürecin uzunluğunun da AİHS'nin aynı maddesine aykırı olduğu belirtilen başvuruda, ayrıca Kavala hakkındaki tutukluluk kararının siyasi nedenlerden ötürü verildiği bu durumun AİHS'nin 18'inci maddesine aykırı olduğunu ileri sürülmüştü.
Mahkeme, Demirtaş'tan sonra Türkiye hakkında 18. maddeden ikinci ihlal kararını vermiş oldu. AİHM, Kavala hakkında 18. maddeden ihlal kararını altıya bir oyla aldı. Karara, Slovenya’dan hakim Marko Bošnjak mutabık görüşte, Türkiye’den Saadet Yüksel de kısmen mutabık kısmen de karşıt şerh koydu. Yüksel, karara düştüğü şerhte Madde 18’in ihlaline dair çoğunlukla aynı fikirde olmadığını belirterek, bu hükmün ihlal edildiği sonucuna ulaşacak yeterli zemin olduğunu düşünmediğini kaydetti.
AİHM, 20 Kasım 2018 tarihinde 4 Kasım 2016 tarihinden bu yana tutuklu olan Selahattin Demirtaş'ın başvurusu hakkında, Demirtaş'ın tutukluluğunun devamı için AYM de dahil olmak üzere, sulh ceza ve ağır ceza mahkemeleri tarafından yeterli hiçbir gerekçe sunulamadığı değerlendirmesini yaparak ihlal kararı vermiş ve Demirtaş'ın derhal serbest bırakılmasını ve tutuksuz yargılanmasını istemişti. AİHM’nin kararı sonrası konuşan Erdoğan ise "AİHM kararı bizi bağlamaz, karşı hamlemizi yapar işi bitiririz" demişti. Bu açıklamadan kısa süre sonra 7 Eylül 2018 tarihinde Demirtaş’ın bir başka dosyadan aldığı 4 yıl 8 aylık hapis kararı onanmıştı. Yüksek yargının cezayı onaması, AİHM kararını baypas etmek olarak değerlendirilmişti.
AYM: AİHM kararları bağlayıcıdır Anayasa Mahkemesi, AHİM kararlarının Türk yargısındaki bağlayıcılığına ilişkin şu değerlendirmeyi yapmıştı: "Mahkemenin kesin nitelikteki bütün kararları ilgili olduğu devlet açısından bağlayıcıdır. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Mahkeme kararlarının uygulanmasından sorumludur. Dostane çözüm kararlarının infazı da bu kapsamdadır. Bakanlar Komitesi, Sözleşme’nin ihlalinin tespit edildiği konuda ilgili devletin kararın infazı için gerekli genel veya özel tedbirleri alıp almadığını denetler. Öte yandan 14 no.lu Protokol 46. maddeyi değiştirerek uygulama aşamasına ilişkin iki yeni usul kabul etmiştir: Bakanlar Komitesinin Mahkemeden kararın anlamını belirginleştirilmesini ve ilgili devletin kararı doğru bir şekilde infaz edip etmediğini değerlendirmesini talep edebilmesi." |
Hakkında ihlal kararı verilen maddeler: Madde 5. Özgürlük ve güvenlik hakkı1. Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir. Aşağıdabelirtilen haller dışında ve yasanın öngördüğü usule uygunolmadan hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz: a) Kişinin, yetkili bir mahkeme tarafından verilmiş mahkumiyetkararı sonrasında yasaya uygun olarak tutulması;b) Kişinin, bir mahkeme tarafından yasaya uygun olarakverilen bir karara uymaması sebebiyle veya yasanınöngördüğü bir yükümlülüğün uygulanmasını sağlamakamacıyla yasaya uygun olarak yakalanması veya tutulması; c) Kişinin bir suç işlediğinden şüphelenmek için inandırıcısebeplerin bulunduğu veya suç işlemesine ya dasuçu işledikten sonra kaçmasına engel olma zorunluluğukanaatini doğuran makul gerekçelerin varlığı halinde,yetkili adli merci önüne çıkarılmak üzere yakalanması vetutulması; d) Bir küçüğün gözetim altında eğitimi için usulüne uygunolarak verilmiş bir karar gereği tutulması veya yetkilimerci önüne çıkarılmak üzere yasaya uygun olarak tutulması; e) Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engellemek amacıyla,hastalığı yayabilecek kişlerin, akıl hastalarının, alkolveya uyuşturucu madde bağımlılarının veya serserilerinyasaya uygun olarak tutulması; f) Kişinin, usulüne aykırı surette ülke topraklarına girmektenalıkonması veya hakkında derdest bir sınır dışıya da iade işleminin olması nedeniyle yasaya uygun olarakyakalanması veya tutulması; 4. Yakalama veya tutulma yoluyla özgürlüğünden yoksunkılınan herkes, tutulma işleminin yasaya uygunluğu hakkındakısa bir süre içinde karar verilmesi ve, eğer tutulma yasayaaykırı ise, serbest bırakılması için bir mahkemeye başvurmahakkına sahiptir. Madde 18. Haklara getirilecek kısıtlanmaların sınırlanmasıAnılan hak ve özgürlüklere bu Sözleşme hükümleri ile izinverilen kısıtlamalar öngörüldükleri amaç dışında uygulanamaz |