Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM), iddianamesiz yaklaşık 11 aydır tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala'nın dava başvurusu hakkında Ankara’dan savunma talep etti. Mahkeme özellikle geçici tutukluluk süresinin yasallığı ve Anayasa Mahkemesi önündeki süreç hakkında bilgi istedi.
AİHM, Osman Kavala’nın avukatları tarafından 8 Haziran 2018 tarihinde yapılan dava başvurusuyla ilgili dosyayı hızlandırılmış prosedürle işleme koyma kararı aldı. Dava başvurusunu Türk hükümetine tebliğ eden AİHM, savunma yapması için Ankara’ya bir dizi soru yöneltti.
Mahkeme özellikle Kavala hakkındaki geçici tutukluluk kararının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve AİHM içtihatlarına uyumluluğuna odaklandı. Tutuklamanın “yasallığını” sorgulayan AİHM, tutuklanma kararına temel oluşturan “şuç işlendiğine ilişkin somut delillere dayanan kuvvetli şüphe” kavramı hakkında ayrıntılı bilgi istedi. Tutuklama kararı alındığı sırada dosyada bulunan kanıtların yeterli olup olmadığını sordu.
Kavala hakkındaki geçici tutukluluk süresinin “makul sürede” yargılanma şartıyla bağdaşıklığını da sorgulayan AİHM, Kavala’nın, tutukluluğun yasallığına karşı itiraz hakkına sahip olup olmadığı konusunda da ayrıntı talep etti.
AİHM Ankara’ya Kavala’nın Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruyla ilgili de sorular yöneltti. Anayasa Mahkemesi’nin önündeki sürecin uzunluğunun AİHS ile uyumlu olup olmadığı hakkında görüş istedi. AİHM son olarak Kavala’ya yönelik tutuklama kararının “siyasi” olduğuna ilişkin iddialar hakkında Türk hükümetinden savunma talebinde bulundu.
Osman Kavala AİHM’e yaptığı dava başvurusunda hakkındaki geçici tutukluluk kararının ve bu kararın uzatılmasının AİHS’nin emniyet ve güvenlik haklarıyla ilgili 5’inci maddesine aykırı olduğunu savundu. “Çıkarılan zorluklar” nedeniyle hakkındaki geçici tutukluluk ve tutukluluğun devamı kararlarına itiraz edememiş olması ve Anayasa Mahkemesi önündeki sürecin uzunluğunun da AİHS’nin aynı maddesine aykırı olduğu tezini işledi. Kavala ayrıca hakkındaki tutukluluk kararının siyasi nedenlerden ötürü verildiğini, bu durumun AİHS’nin 18’inci maddesine aykırı olduğunu ileri sürdü.
Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala, 18 Ekim 2017 tarihinde İstanbul’da gözaltına alınmış, 1 Kasım 2017 tarihinde çıkarıldığı İstanbul Nöbetçi Sulh Ceza Mahkemesi tarafından hakkında geçici tutuklama kararı çıkartılmıştı. Kavala’nın bu karara itirazı sonuç vermemişti. Kavala’nın Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuru süreci de devam ediyor.
Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu mahkemeye gönderdiği sevk yazısında Kavala’ya, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye yönelik bir ayaklanma olan ve tüm terör örgütlerinin aktif katıldığı Gezi olayları eylemlerinin yönetici ve organizatörü olmak” ve “15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili 15-16 Temmuz 2016 tarihinde Büyükada Splendid Otel’de yapılan darbe teşebbüsü sürecinde darbenin organizatörlerinden olan Henri J. Barkey ile yabancı uyruklu kişi ve kişilerle olağanın ötesinde yoğun irtibat kurarak darbe teşebbüsüne katılmak suretiyle anayasal düzeni cebir şiddet yöntemleriyle değiştirmek” suçlamalarını yöneltmişti.
Kavala Grubu’nda yönetici olan Osman Kavala, İletişim Yayınları’nın kuruluşunda yer aldı, Türk-Polonya ve Türk-Yunan İş Konseyleri, Güneydoğu Avrupa Demokrasi Merkezi, TESEV, Açık Toplum Enstitüsü, Helsinki Yurttaşlar Derneği, Tarih Vakfı ve Diyarbakır Kültürevi gibi kuruluşların yönetiminde de görev yaptı.