Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, (AİHM) Bergama’daki altın madeninin işletilme sürecindeki hukuk süreci nedeniyle Türkiye’yi bir kez daha mahkûm etti. Mahkeme Türkiye’nin başvuruculara 3’er bin Avro ödemesini kararlaştırdı. Avukat Senih Özay, ceza miktarından çok, hukuk ihlali vurgusunun önemli olduğunu söyledi.
Cumhuriyet'te yer alan habere göre AİHM, Bergama’daki altın madeninin işletilme sürecindeki hukuk tanımazlıklar nedeniyle Türkiye’yi bir kez daha mahkûm etti. Madene karşı mücadele eden Yılmaz Acar, Mustafa Demirgan ve Feride Genç’in başvurusunu karara bağlayan AİHM, adil yargılama ilkesinin ihlal edildiğine hükmetti. Başvuru sahiplerinin özel ve aile yaşamlarına da saygı duyulmadığını vurgulayan mahkeme, Türkiye’nin 3’er bin Avro ödemesini kararlaştırdı. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. ve 8. maddelerinin ihlali gerekçesiyle Türkiye’nin mahkûmiyetini getiren davayı AİHM’e taşıyan Acar ve Demirgan’ın avukatı Senih Özay, 10 Ekim’de taraflara tebliğ edilen davada ceza miktarından çok hukuk ihlallerinin tespiti ve hükümetin tutumunun önemli olduğunu kaydetti. Madenin çalıştırılması için Danıştay’ın olumsuz hükmüne karşın gizli Bakanlar Kurulu kararı bile alındığını, böylesine ve her aşamada yaşanan hukuk ihlallerine mahkemenin neredeyse “şaşırdığını” belirten Özay, kararı şöyle yorumladı: “Mahkeme, kararın özünde şunları soruyor: Bergama’daki siyanürlü altın çıkarma işletmesi, İdare Mahkemesi ve Danıştay kararlarına rağmen nasıl olup da sürdürülebilmiş? Bakanlar Kurulu, nasıl olur da bu işletmenin devamı için gizli kararname çıkarabiliyor? Yaşam hakkı ve sağlıklı çevrede yaşama hakkı yargı kararlarıyla tespit edilmesine karşın nasıl ciddiye alınmaz? Tüm bu yargı kararlarına karşın maden nasıl faaliyete devam edebilir?”
Şu anda kayyım yönetiminde olan madenci şirketin Bergama’daki cevheri çoktan bitirdiğini, artık bölgeyi tehdit eder hale geldiğini belirten Özay, bunun da devlet eliyle yapılmasının “manidar” olduğunu vurguladı. Hükümetler değişse de madene ilişkin hukuk tanımaz bakış açısının değişmediğini kaydeden Özay, “Cemaat, burasını Batılı şirketlerden alırken ‘devleti ben ikna ederim’ diyerek aldı. 1990’lı yıllardan bu yana hükümetlerin madene karşı hiçbir refleksi olmamıştır. Üstelik maden şimdi tamamen devletin elinde ve devlet şimdi daha da canhıraş çalışıyor. Hükümetler değişiyor, ama devletin hukuksuz, doğaya sevgisiz politikaları değişmiyor. AİHM de bunun altını çizmiştir. Ancak anlaşılan mevcut hükümetin söylemi, bu kararlardan pek ders alacak gibi görünmediğini ortaya koyuyor” diye konuştu.
Maden şirketinin Bergama’daki cevheri çoktan bitirdiğini, artık bölgeyi tehdit eder hale geldiğini belirten davanın avukatı Senih Özay, ceza miktarından çok hukuk ihlali vurgusunun önemli olduğunu söyledi