Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Gezi davasında ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edilen Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala hakkındaki AİHM kararının uygulanmadığını tespit etmesiyle Türkiye tarihe geçti. Buna göre, AİHM kararlarının uygulanmasını denetlemekle yükümlü Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, bu karar uyarınca Türkiye’ye yaptırım uygulamaya başlayacak. Yaptırımlar, Türkiye’nin üyelikten çıkartılmasına kadar uzayabilecek. Avrupa Konseyi üyesi ülkeler arasında ilk kez, kararı ısrarla uygulamadığı için, Türkiye için bu süreç işletilecek. AİHM eski Yargıcı Rıza Türmen, karar konusunda, “Şimdi dosya Bakanlar Komitesi’ne gidecek. Bakanlar Komitesi, AİHM’den ‘Türkiye, AİHM kararını uyguladı mı, uygulamadı mı?’ diye sormuştu. AİHM, uygulamadığını tespit etti. Artık Türkiye ile kararı uygulaması için diyalog kurulacak. Yaptırımların hangi sırayla uygulanacağı belirsiz. Zira örneği yok. Ama son durakta ne olacağını biliyoruz. Son durak Türkiye’nin üyelikten çıkartılması. Umarım iş o noktaya kadar gelmez” dedi.
AİHM, bugün Türkiye ve Avrupa Konseyi açısından tarihi öneme sahip bir karara imza attı. Avrupa Konseyi üyesi ülkeler, AİHM kararlarını uygulamakla yükümlü. Türkiye de bu kararları uygulayacağına dair sözleşmelere imza atmış durumda.
Diğer konsey üyesi ülkeleri olduğu gibi Türkiye’nin AİHM kararlarına uyup uymadığını, kararlarda belirtilenleri yerine getirip getirmediğini Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi denetliyor. Bakanlar Komitesi, bugüne kadar sadece kararlara uymadığı gerekçesiyle Azerbaycan hakkında yaptırım sürecini başlatmıştı. Tutuklanan ve AİHM kararına rağmen tahliye edilmeyen İlgar Mammadov, komitenin AİHM’ye başvuru yapmasının ardından tahliye edildi. Bunun üzerine dosya kapatıldı. Böylece AİHM karar vermeden süreç bitmiş oldu.
Komite, AİHM kararlarının uygulanmadığı durumlarda yaptırım sürecinin başlatılıp başlatılmaması konusunda Avrupa Konseyi’ne bildirimde bulunuyor. Konsey üyesi ülkelerin üçte ikisi yaptırım sürecinin başlatılması yönünde oy kullanırsa, Bakanlar Komitesi, dosyayı AİHM’ye gönderiyor. AİHM’den, verilen kararın uygulanıp uygulanmadığının tespiti isteniyor. AİHM, bu tespiti yaptıktan sonra dosya yine Bakanlar Komitesi’ne geliyor. Komite, bu aşamada uygulanacak yaptırımları belirliyor. Yaptırımların ne olacağı listelenmiş durumda değil ve müzakereler sonucu belirleniyor. Komitenin, Avrupa Konseyi üyeliğinden çıkartma, oy hakkını askıya alma, geçici süreyle üyeliği askıya alma gibi çok sayıda seçeneği bulunuyor.
Azerbaycan, AİHM aşamasında dosyayı kapattığından, Avrupa Konseyi tarihinde ilk kez Türkiye için resmen yaptırım aşamasına gelinmiş oldu.
Bu sürece bir günde gelinmedi. Gezi davasında ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen Kavala, henüz tutukluyken, Gezi davası devam ederken, AİHM, bu dosyayı karara bağladı. AİHM, 10 Aralık 2019'da Kavala'nın tutukluluğa itirazını öncelikli olarak görüştü ve Türkiye'nin birden fazla hak ihlali yaptığını tespit etti. Mahkeme, Kavala'nın özgürlüğünün haksız yere kısıtlandığını, esas amacın onu ve sivil toplumu susturmak olduğunu belirtti. Mahkeme ortada makul şüphe olmadığına, Türkiye Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırma suçlaması için bahane edilen eylemlerin bir insan hakları savunucusunun normal eylemleri olduğuna hükmetti. AİHM yargının etkin bir şekilde işlemediğini, OHAL nedeniyle artan iş yükünün kabul edilebilir bir gerekçe olmadığını kararlaştırdı. Mahkeme Türkiye'nin Kavala'nın serbest bırakılması için gerekli olan her şeyi yapması ve Kavala'yı derhal serbest bırakması gerektiğine hükmetti.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi AİHM kararına rağmen Kavala'nın tahliye edilmemesi üzerine, 3 Aralık 2020'de, henüz duruşma yapılmadan ve Anayasa Mahkemesi başvuruyu görüşmeden Türkiye'yi uyardı. Komite, Kavala'nın tahliye edilmesi gerektiğini belirterek, incelemede olduğunu, Mart 2021'e kadar tahliyenin gerçekleşmesinin bekleneceğini, ardından yaptırım sürecinin işletilebileceğini bildirdi.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 12 Mayıs 2021 tarihli haftalık toplantısında Kavala davasına ilişkin görüşmesinde Türk yetkililerin ve mahkemelerin, AİHM kararını dikkate almadan sürdürülen tutukluluk durumunun sona ermesi için gerekli adımları atmamış olmasından duyulan büyük kaygıyı ifade etti. Komite, Konsey üyesi ülkeleri, Türk yetkilileriyle görüşmelerinde Kavala'nın sürmekte olan tutukluluğu ve bir an önce tahliyesi konusunu gündeme getirmeye davet etti. 21 Mayıs 2021 tarihinde 30. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılacak duruşmada Kavala'nın tutukluluk halinin yeniden değerlendirileceğine dikkat çekip yetkilileri Kavala'nın serbest bırakılması için gereken tüm adımları atmaya davet etti.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Kavala’nın bu davada beraat etmesine rağmen tahliye edilmemesi, hakkında aynı suçlamalarla yeni dava açılması üzerine 16 Eylül 2021’de yaptığı açıklamada, 30 Kasım-2 Aralık 2021 tarihleri arasında gerçekleşecek toplantıdan önce AİHM kararının uygulanarak Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılması talebini yineledi. Komite, bunun gerçekleşmemesi halinde ihlal prosedürünün başlatılacağı uyarısında bulunuldu.
Buna rağmen Kavala’nın tahliye edilmemesi üzerine 2 Aralık 2021’deki toplantıda oy çokluğuyla ihlal prosedürünün başlatılmasına karar verildi. Kavala, buna rağmen yine tahliye edilmedi. 2 Şubat 2022’de ise süreç resmen başladı ve Türkiye’nin AİHM kararını uygulayıp uygulamadığının tespiti için dosya AİHM’ye gönderildi.
Türkiye, bütün bu süreçlerde, Kavala hakkında aynı eylemler gerekçe gösterilerek farklı davalar açıldığı tezine itiraz etti. Açılan davaların birbirinden farklı olduğunu, Kavala hakkındaki AİHM kararına konu suçlamaya ilişkin davanın bittiğini savundu.
Ancak Gezi davası sonunda verilen karar, Kavala hakkındaki ilk suçlamaların sonuna kadar sürdürüldüğünü ortaya koyuyor. Türkiye, AİHM’deki tespit davasında da aynı savunmayı yaptı ancak AİHM, suçlamaların aynı olduğunu, kararın yerine getirilmediğini tespit etti.
Buna göre dosya yeniden Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’ne gidecek. Komitenin, kararın uygulanmadığına yönelik tespiti ile birlikte üye ülkenin Avrupa Konseyi’ndeki bazı haklarını kısıtlamaktan, üyeliğini askıya almaya kadar uzanan bir dizi yaptırıma karar verme hakkı bulunuyor.
AİHM’nin uygulanmayan kararı, Kavala’nın sadece tahliyesine yönelik değil. Karar, hakkındaki suçlamaların hukuksuz olduğunu ve bütün sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılması gerektiğini içeriyor. Buna göre Türkiye, yapılacak yeniden uyarıyla birlikte Kavala’yı tahliye ederek, davayı da sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırmazsa yaptırımlarla karşılaşacak. Türkiye’nin direnmesi halinde Bakanlar Komitesi, aşamalı yaptırımlar uygulayarak kararın yerine getirilmesini bekleyebilecek. Komite, son aşamada Avruha Konseyi üyeliğinin sonlandırılması kararı verebilecek. Komitenin, bu kararı her aşamada verme yetkisi de bulunuyor.
Eski AİHM Yargıcı Rıza Türmen, karar için, “Dosya tekrar Bakanlar Komitesi’ne gidecek. Türkiye ile diyalog olacak muhtemelen. ‘Bunu uygula’ diyecekler yeniden. Üyelikten çıkarmaya kadar gidecek bir yol var. AİHM’ye sorulan soru buydu zaten, Türkiye kararı uyguladı mı uygulamadı mı? Uygulanmadığı tespit edildi. Hangi aşamada hangi yaptırımın uygulanacağı şu an belirsiz. Hiç olmadı çünkü. Örneği yaşanmadı. İlk kez Türkiye. Ancak en son durakta ne olacağını biliyoruz. En son durakta üyelikten çıkartılması var” dedi.
Taahhüt maddesiAİHM, kararında, Türkiye’nin sözleşmenin 46/1. Maddesini ihlal ettiğine hükmetti. Bu maddede, “Yüksek Sözleşmeci taraflar, taraf oldukları davalarda AİHM’nin verdiği kesinleşmiş kararlara uymayı taahhüt ederler” ifadesi yer alıyor. Türkiye’nin bu taahhüte uymadığı karar altına alındı. Kararda, Türkiye’nin iyi niyetli davranmadığı, AİHM’nin Kavala kararının sonuçları ve ruhu ile uyumlu hareket etmediği de vurgulandı. Türkiye’nin mahkeme masrafa olarak Kavala’ya 7 bin 500 Euro ödemesi de kararlaştırıldı.
|
TIKLAYIN | AİHM'den Osman Kavala kararı: "Türkiye, yükümlülüklerini yerine getirmedi"