T24 - Türkiye, 1614 yıllık Mor Gabriel Manastırı'nı 'işgalci' saydı. Mülklerinin 70 yıldır vergisini ödeyen manastır, hakkını AİHM'de arıyor.
Süryaniler için ‘ikinci Kudüs’ sayılan Midyat’taki 1614 yıllık Mor Gabriel Manastırı’nın topraklarının önemli bir bölümü ‘kadastro kurbanı’ oldu. Mor Gabriel Manastırı Vakfı, Türkiye’deki yargı sürecinin tamamlanmasının ardından geçen günlerde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne ön başvuru yaptı. Amaç, Türkiye’ye manastırın işgalci olmadığını, 1614 yıldır orda olduğunu kabul ettirmek.
Sınır 1938’de çizildi Mor Gabriel Manastırı, Güngören Köyü’ne bağlı ve mezra statüsünde. 2 bin 200 dönüm araziye kurulu. Üzerinde meşe ormanı, tarlalar ve bağlar olan manastırın Cumhuriyet döneminde ilk resmi sınırları, 1938’de çizildi. 1950’de devlet bu kez uçaktan fotoğraflayıp haritaları çizdirdiğinde 1938’de çizilen krokiyle örtüştüğü görüldü. Manastır, bu sınırlar içinde kalan gayrimenkulleri için 70 yıldır devlete vergi ödüyor. Kadastro savaşları Ancak 2008’in ağustos ayında daha önceden tespit edilen sınırlarda ilk kez kadastro çalışması yapılınca gerilim de zirve yaptı. Manastıra komşu Yayvantepe, Eğlence ve Çandarlı Köyü, manastırın topraklarını genişlettiğini iddia etti. Peş peşe davalar açıldı.
AB’nin de yakından takip ettiği davalarda, komşu köylerin muhtarları, kendilerine ait arazilerin manastır idaresi tarafından ‘işgal edildiğini’ savundu. Üç köyün muhtarı savcılığa başvurarak, “Dünyanın hiçbir yerinde bir ibadet yerinin sınırları bu kadar geniş değil” dedi. Muhtarlar, manastırın ‘işgal ettiği’ ormanlık alanda daha önce köylülerin hayvanlarını otlattığını, ancak artık yapamadıkları için mağdur olduklarını söyledi.
Eğlence Köyü’nden Mahmut Düz dilekçesinde “Sizler, ‘Ormanlarımdan bir dal kesenin kafasını keserim’ diyen Fatih’in torunlarısınız. Bir piskopos papazın kafasını kesmek değil de işgal ve talanına engel olmalısınız” dedi.
Kadastro, bir ‘orta yol’ buldu. Manastır, ihtilaflı bölümünün yüzde 33’ünü Eğlence Köyü’ne, yüzde 70’ini Yayvantepe Köyü’ne verecekti. Çandarlı Köyü ise manastırla ayrı anlaşma yaptı, Mor Gabriel’den arazi aldı. Bunun üzerine Manastır Vakfı, Kadastro’nun aldığı toprakların geri alınması için dava açtı. Mahkemede ‘haksız’ bulunan vakıf, Yargıtay’a başvurdu. Yargıtay 20. Hukuk Dairesi de 9 Aralık 2010’da Midyat Kadastro Mahkemesi’nin kararını onaylayınca AİHM’ye başvuruldu.
Yıldırmak istiyorlar
Türkiye’deki yargı yolu kapanınca Manastır Vakfı, AİHM’ye önbaşvuru yaptı. Önbaşvuruya olumlu cevap beklediklerini söyleyen Mor Gabriel Manastırı Vakfı Başkanı Kuryakos Ergün, “Haksız suçlamalarla karşı karşıyayız. Biz sadece topraklarımızda dinimizi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları gibi özgürce yaşamak istiyoruz. Biz işgalci değiliz. Manastırımız 1600 yıldan fazla zamandır orada. Ancak bölgede Süryani varlığına tahammül edemeyen ciddi bir kesim var. Manastırın bizim için anlamını bildikleri için davalar açarak topraklarımızı alarak yıldırmaya çalışıyorlar. Ama gitmeyeceğiz, hakkımızı her platformda aramaya devam edeceğiz” dedi. Adı ‘4 ölüyü dirilten’ azizden geliyor Süryanilerin anayurdu olarak bilinen Turabdin bölgesinin kalbi konumundaki Mor Gabriel Manastırı Midyat’a 23 km. uzaklıkta. 397’de Mor Şmuel ve Mor Şemun tarafından inşa edilen manastırın ünü o kadar yayıldı ki Roma imparatorları Arcadius, Honorius, II.Theodosios ve Anastasius bağışlarda bulundu. Dini merkez olmasının yanı sıra mimari olarak da dikkat çeken manastır Süryani kilisesi tarafından ‘ikinci Kudüs’ olarak ilan edildi. ‘Rahiplerin Meskeni’ anlamına gelen ve Süryanicede ‘Dayro d’Umro’ isminden türetilen Deyr-el-Umur (Deyrulumur) ismiyle de biliniyor. Manastır, dönem dönem farklı isimlerle anıldı. İlk dönemlerinde, kurucularının isimlerine izafeten Mor Şmuel ve Mor Şemun Manastırı olarak tanındı. Mor Gabriel ismi ise 7. yüzyılda yaşayan ve “4 ölüyü dirilttiği için” azizlik mertebesine yükselen Turabdin Metropoliti Mor Gabriel’den geliyor. Manastır inşa edildiğinde İslamiyet henüz yoktu. 1071’deki Malazgirt Savaşı’na daha 674 yıl vardı.