Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Abdullah Öcalan’ın 7 Ekim 2008 tarihinde İmralı cezaevindeki hücresinde yapılan arama sırasında cezaevi personelinden fiziki ve sözel kötü muamele gördüğü iddiaları konusunda kendisine sunulan kanıtları yeterli bulmadı. Bu konuda Öcalan’ın avukatları tarafından yapılan dava başvurusunu, esasa girmeksizin, kabul edilebilirlik aşamasında geri çevirdi.
Strasbourg Mahkemesi, gerekçeli kararında, Öcalan’ın kötü muamele gördüğü iddia edilen gün ve sonraki günlerde doktor muayenesinden geçirildiğini ancak fiziki ve psikolojik planda hiçbir kötü muamele bulgusuna rastlanmadığını not etti. Mahkeme ayrıca Öcalan’ın da ne doktorlara ne de cezaevi yönetimine kötü muamele gördüğü konusunda şikayette bulunmadığına işaret etti.
Avrupa heyetine şikayette bulunmadı
AİHM kararında, Öcalan’ın 26 ve 27 Ocak 2010 tarihlerinde kendisini İmralı’da ziyaret eden Avrupa İşkence ve Kötü Muameleyi Önleme Komitesi (CPT) heyetine de cezaevinde işkence veya kötü muamele gördüğü konusunda hiçbir şikayette bulunmadığı belirtildi. CPT’nin bu ziyaretle ilgili olarak Temmuz 2010’da yayımlanan raporunda Öcalan’ın ve İmralı’daki diğer mahkumların hiçbir kötü muamele şikayetinde bulunmadıkları bildirilmişti.
Kararda, iddialar sonrasında cezaevi personeli hakkında başlatılan disiplin soruşturmasında, personelin, Öcalan’ın hücresindeki aramanın "rutin" olduğunu ve iddiaların "gerçeği yansıtmadığını" söylediklerine yer verildi. TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun iddialar hakkında İmralı’ya heyet göndermek istediği fakat Öcalan’ın "konunun abartılmaması" için avukatlarına uyarıda bulunduğu hatırlatıldı.
AİHM bu veriler ışığında, kötü muamele iddiaları temelinde Öcalan’ın avukatları tarafından yapılan dava başvurusunu, esasa girmeden, davacının "savunulabilir şikayeti olmadığı" gerekçesiyle, kabul edilebilirlik aşamasında reddetti. Karar, yedi yargıçlı bir AİHM dairesi tarafından oy birliğiyle alındı.
AİHM, Öcalan’ın adil yargılanmadığı, mahkemeler önünde etkili başvuru hakkının bulunmadığı ve "etnik kökeni nedeniyle" kendisine ayrımcılık yapıldığına dair iddiaları da blok halinde ve yine “savunulabilir şikayet olmadıkları” gerekçesiyle geri çevirdi.
Ne olmuştu
Abdullah Öcalan’ın avukatları 18 Ekim 2008 tarihinde bir basın toplantısı düzenleyip, İmralı’ya 15 Ekim 2008 tarihinde ziyaretleri sırasında Öcalan’ın kendilerine cezaevi peronelinden "kötü muamele" gördüğünü söylediğini öne sürdü. Basın toplantısının ardından 21 Ekim 2008’de iddiayla ilgili olarak Bursa Savcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu. Bursa Savcılığı "yetkisizlik" kararı verip dosyayı Mudanya Savcılığı’na göndermişti.
Aynı günlerde Adalet Bakanlığı, Öcalan’ın hücresinde arama yapan cezaevi personeli hakkında disiplin soruşturması başlattı. Bu soruşturmadan takipsizlik kararı çıktı. Mudanya Savcılığı da 15 Ocak 2009 tarihinde “Öcalan’a kötü muamelede bulunulduğuna dair kanıt olmadığı” gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Öcalan’ın avukatlarının Yalova Mahkemesi önünde bu karara itirazları sonuç vermedi.
Hukuksal sürece paralel olarak TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu tarafından başlatılan girişim ise Öcalan’ın “konunun abartılmaması” yönündeki uyarısıyla son buldu.
Öcalan’ı İmralı’da ziyaret etme yetkisine sahip yegâne uluslararası organ olan Strasbourg merkezli CPT'nin 9 Temmuz 2010’da yayımladığı rapordaki "İmralı cezaevi personelinin mahkumlara fiziksel kötü muamelede bulunduğuna dair heyetimiz hiçbir şikayet kaydetmemiştir" ifadeleriyle de dosya tamamen kapanmıştı.
© Deutsche Welle Türkçe
Kayhan Karaca / Strasbourg