Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2008 yılında katıldığı bir eylemde taş attığı için 11 yıl 4 ay hapse mahkûm edilen çocuğa ilişkin verilen kararı bozdu. Gösteri yürüyüş hakkının engellenemeyeceğine, tepkinin "makul" olduğuna dikkat çeken AİHM’in kararı benzer davalar için emsal teşkil edecek.
2008 ve 2014 yılları arasında taş attıkları için binlerce çocuk tutuklanmıştı. Basında yer almasının ardından oluşan tepki nedeniyle çocuklar hakkında tahliye kararı verilse de akabinde çocuklara art arda 11 ile 20 yıl arası cezalar verilmişti.
Gazete Karınca'dan Hülya Emeç'in haberine göre, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılışının yıl dönümü eylemlerinde 9 Ekim 2008 tarihinde çıkan olaylarda gözaltına alınan Ferit Gülcü, Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 11 yıl 4 ay ceza mahkûm edildi.
Bir yılı aşkın tutuklu yargılanan Gülcü, tahliye edilse de bir yıl sonra mahkemenin verdiği mahkumiyet kararının ardından tekrar tutuklanarak Balıkesir L Tipi Cezaevi’ne gönderildi.
Gülcü’nün avukatı Muharrem Şahin, mahkumiyet kararını önce Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. Anayasa Mahkemesi tarafından kısmi ceza indirimi yapıldı.
Ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınan davada emsal karar çıktı. Gülcü’nün avukatı Muharrem Şahin, çıkan kararı değerlendirdi.
İç hukuk yollarını tükettikten sonra gittikleri AİHM’den bekledikleri kararın çıktığını söyleyen Şahin, şunları aktardı:
"AİHM bütün suçlar açısından, örgüt üyeliği, örgüt propagandası kamu malına zarar vermek ve 2911 sayılı yasaya muhalefetten dolayı verilen cezaların hepsinin, gösteri hakkı çerçevesinde olduğunu ve ceza verilemeyeceği şeklinde karar verdi. Verdiği bu kararı biz mahkeme heyetine ileterek, yeniden yargılanması için başvuru yaptık. Mahkeme de bu talebimizi kabul etti. Müvekkilim Ferit Gülcü daha önce aldığı bütün cezalarından beraat etti."
Müvekkilinin başka bir suçtan kaynaklı şuan tutuklu bulunduğunu aktaran Şahin, taş attığı için cezaevinde kaldığı süreyi şuan tutuklu bulunduğu cezaya saymak için mahkemeye başvurduklarını söyledi.
AİHM’in, “Güvenlik nedeniyle insanların gösteri yapma hakkı engellenemez” hükmüne atıfta yaptığını aktaran Şahin, karara dair şu bilgileri verdi:
"AİHM, ‘İnsanlar gösteri ve yürüyüş yapabilirler bu onların demokratik hakkıdır. Siz güvenlik gerekçesiyle bunu engelleyemezsiniz. Bu nedeniyle verdiğiniz karar hak ihlalidir. Verdiğiniz karar örgütlenme hakkının ihlal etmektedir. İnsanlar örgütlenebilir, yürüyebilir ve buna tepki gösterebilir’ dedi. Bu çokça konuşulan taş atmanın suç teşkil ettiğine yönelik ise bunu makul bir tepki çerçevesinde değerlendiriyor. Kararla birlikte bu eylemlerin devletin güvenliğini ihlal etmediğini, edemeyeceğini vurguladı."
"Bu ve benzeri kararların düzenli takip edilip Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınması halinde hepsinden ihlal kararı çıkacağına" vurgu yapan Şahin, şu değerlendirmede bulundu:
"Uygulamada ayrıca yanlış bir husus daha var. O da bir fiille bir suç işlendiği zaman bu en ağır olan suç fikri içtimai suç denilen suça göre ceza vermesi gerekirken, bir eylemden dolayı ayrı ayrı cezalar verilmektedir. Dolayısıyla buradaki Ferit Gülcü ve buna benzer dosyalarında tek eylem var. Tek eylem olduğu için mahkumiyet kararı verilse dahi tek bir cezanın verilmesi gerekiyor. Ama pratikte her suç için ayrı ayrı cezalar veriliyor. Bu da büyük mağduriyetler sebep olmaktadır. Dolasıyla benzeri tüm dosyaların uluslararası mahkemelere taşınması halinde mahkemenin benzer kararlar vereceği görülmektedir."
Ferit Gülcü dosyasının tek eylemde birden fazla ceza alanlar açısından da emsal teşkil ettiğine dikkat çeken Şahin, şu vurguda bulundu:
"Uluslararası sözleşmelerden kaynaklı ve anayasanın 90. Maddesinde olduğu gibi imzaladığı sözleşmeler vardır. O sözleşmede geçen husus da eğer normal ülkenin hukuku ile uluslararası hukukun karşılaştırılması halinde öncelikli olarak esas alınacak olan uluslararası hukuktur. Dolasıyla anayasanın 90. Maddesi’nde belirtilen bu husus Türkiye’yi direk bağladığı için Türkiye’deki mevcut uygulamalar buna uymak zorundadır. Mahkemeler bunu yerine getirmek zorundadır. Bunun sonucundan da ceza mahkemelerinin usul kanunun 311. Maddesinin yeni bir düzenleme var. Eğer uluslararası mahkemelerden, mekanizmalardan bozulan dosyaların geri gelmeleri halinde yeniden yargılama yapılacağına dair bir düzenleme vardır. Dolayısıyla anayasanın 90. Maddesi ile CMK 311 maddesi kapsamında yeniden yargılanma ve mahkemelerin verdiği karara uyma zorunluluğu vardır. Bu nedenle buna benzer tüm dosyalar açısından kesin olarak emsal teşkil eder."
Benzeri şekilde ceza almış çocukların bu kararı esas alarak yeniden yargılama talebinde bulunmak üzere mahkemeye başvurmasını isteyen Şahin, “Yargılandıkları mahkemeler ilk etapta reddedilebilir. Ama nihai olarak çocukların hepsi benzer bir sonuca ulaşmış olacaklar. Şuan ceza alanların hepsi AİHM’in verdiği bu kararı esas alarak yeniden yargılanma talebinde bulunabilirler. Bunu yaptıkları takdirde mahkemeler bunu esas almak zorundalar” diye ekledi.