AİHM uzun tutukluluk ve gözaltı süreleri için Türkiye'yi haksız buldu

AİHM uzun tutukluluk ve gözaltı süreleri için Türkiye'yi haksız buldu

Türkiye'de işlediği çeşitli suçlar nedeniyle 2011 yılında ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Mehmet Hasdemir'in yaptığı şikayeti değerlendiren AİHM, bu kişinin gözaltı ve tutukluluğunun makul süreden fazla olduğu gerekçesiyle Türkiye'yi mahkum etti. Hasdemir'e, karar gereği 11 bin 900 avro para cezası ödenecek. 

AİHM, yasa dışı sol bir örgüte üye olmak suçundan mahkum olan ve şu anda Gebze Cezaevi'nde yatan Hatice Duman'ın uzun gözaltı süresi ve tutukluluk süresiyle ilgili yaptığı şikayette de "İnsan hakları ihlalinde bulunulduğuna" hükmetti.
 
Duman'a mahkeme masrafları da içinde olmak üzere 10 bin 800 avro para cezası ödenecek.
 
 

AİHM, yeni başvuruları askıya almıştı

 
 
AİHM, geçen aylarda uzun yargılama süresiyle ilgili Türkiye'den gelen yaklaşık 3 bin şikayet başvurusunu bir yıllığına askıya almıştı.
 
AİHM kendisine gelen, Türk hükümetinin bilgisine iletilmemiş şikayet başvuruları için Ankara'nın öncelikle gerekli yasal düzenleme yapıp etkili iç hukuk yolu oluşturmasını beklemeyi kararlaştırmıştı.
 
AİHM, Türk hükümetine daha önceden iletilmiş 330 davayla ilgili kararını, gelecek dönemde vermeye devam edecek.
 
Strasbourg mahkemesi, bir yılın sonunda Türkiye'nin söz konusu şikayetlerle ilgili etkili iç hukuk yolu oluşturup oluşturmadığına bakarak kararını verecek.
 
Uzun yargılama süresiyle gelen bir şikayeti, "pilot dava" ilan eden AİHM, bu konudaki gerekçeli kararının, diğer askıya alınan davalarla ilgili mağduriyetin giderilmesi için emsal oluşturması görüşünü benimsemişti.
 
Türkiye'nin, kurulacak etkin iç hukuk yoluyla bir komisyon kurup bu şikayetlerle ilgili mağduriyetleri giderecek önlemleri alması bekleniyor.
 
AİHM daha sonra bu konuda alınan önlemlerin, içtihatlarına uygun olup olmadığına da yine bir pilot dava seçip değerlendirdikten sonra bu konudaki son kararını verecek.
 
AİHM daha önce çok sayıda Kıbrıslı Rum'un başvurusuyla ilgili olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde kurulan taşınmaz mal komisyonunu, etkili iç hukuk yolu olarak tanımış ve Rumlar'ın başvurularının burada çözülmesini görüşünü benimsemişti.