Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın başvurusuyla ilgili olarak Türkiye aleyhine ihlal kararı vermesinin ardından gözler yargıya çevrildi. AİHM, Demirtaş’ın başvurusuyla ilgili olarak, “özgürlük ve güvenlik hakkının, seçim hakkının” ihlalini kayıt altına alırken, Türkiye aleyhine ilk kez Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 18. maddesinden de mahkûmiyet verdi. AİHM’nin Türk yargıcı Işıl Karakaş, 18. madde mahkûmiyetine muhalif kaldı. AİHM, Türkiye’yi 10 bin Euro tazminat ödemeye mahkûm etti, 15 bin eoruluk yargılama giderlerinin de ödenmesini istedi. Kararda, yeni bir kanıt yoksa Demirtaş’ın tutukluluğunun son bulması gerektiğine iki ayrı yerde vurgu yapıldı. Anayasanın 90. maddesine göre kararı bağlayıcı olan AİHM’in bu hükmü uyarınca Demirtaş’ın tahliyesi gerekiyor. Karar, tüm tutuklu vekilleri etkiliyor.
Bu konudaki kararı Demirtaş’ın yargılandığı Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi verecek. Hukukçular, olağan koşullarda mahkemenin AİHM kararı uyarınca Demirtaş’ın tahliyesine karar vermesi gerektiğine işaret ediyor. Ancak mahkeme bu yöndeki başvuruyu reddederse, itirazla dosya bir üst mahkemeye taşınacak. Bu mahkemeden de sonuç çıkmazsa Demirtaş’ın önünde sadece Anayasa Mahkemesi yolu kalacak.
Anayasa Mahkemesi’nin, AİHM kararından farklı bir yorum yapma ihtimali neredeyse yok gibi. Mahkeme, daha önce gazeteci Mehmet Altan kararında hak ihlali tespitinde bulunarak, tutukluluğun sonlandırılmasını istemiş ancak yerel mahkeme bunu reddetmişti. Yüksek Mahkeme, kararlarının bağlayıcılığını anımsatarak açıklama yapmıştı. Mehmet Altan hakkındaki karar yaklaşık 5 ay gecikmeli olarak uygulanmıştı. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi’nin AİHM kararından farklı bir yorumda bulunması beklenmiyor ve olası bir başvuruda yerel mahkemeden “kararın yerine getirilmesini” isteyeceği belirtiliyor.
Türkiye’nin kararı yerine getirmemesi durumunda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin yaptırım uygulama hakkı bulunuyor. Bu tip yaptırım kararları çok kısa sürede alınmıyor. Ancak yaptırımlar, konsey üyeliğinin son bulmasına kadar uzanan bir dizi cezayı içeriyor. Konsey, Azerbaycan için Mammadov kararını uygulamadığı için benzer bir süreci başlattı.
AİHM, kararında bir ilk de yer aldı. Mahkeme, Türkiye’nin ilk kez sözleşmenin 18. maddesini ihlal ettiğine karar verdi. AİHS’nin 18. maddesi, “Hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamalar ancak öngörülen amaçlar için uygulanabilir” hükmünü içeriyor. Bu maddeye atıf yapılması, Demirtaş’ın siyasi nedenle cezaevinde tutulduğu iddiasının haklı bulunduğu anlamı taşıyor. Mahkeme, bu haksızlığın giderilmesini, Demirtaş’ın, aleyhinde başka kanıt yoksa serbest bırakılmasını istiyor. Kararda, referandum ve cumhurbaşkanlığı seçiminde cezaevinde bulunmasının çoğulculuğu ve siyasi konuşma hakkını sınırlandırdığı, bunun da sadece Demirtaş için değil demokratik sistem açısından tehdit oluşturduğuna atıf yapılıyor.
Bu yönüyle karar, diğer HDP’li tutuklu vekillerin dosyaları için de emsal niteliği taşıyor.
AİHM, Türkiye’yi mahkum ettiği Şahin Alpay ve Mehmet Altan dosyalarında 18. maddeyi tartışmamıştı. İhlal kararlarını tutukluluğun haklı olup olmadığına yönelik 5. maddeye dayandırmıştı. Demirtaş dosyasında ise 5. maddeye aykırılık bulunmadı. Bu durum, AİHM’nin Demirtaş’ın tutuklanmasını değil, bu kadar süre tutuklu kalmasını ve seçimlerde cezaevinde bulunmasını ihlal nedeni saydığını gösteriyor.
Yerel mahkemenin, AİHM kararı uyarınca Demirtaş için tahliye kararı vermesi durumunda ne olacağı da merak konusu.
Demirtaş, HDP’li Sırrı Süreyya Önder ile birlikte yargılandığı davada 4 yıl 8 ay ceza aldı ancak bu cezası kesinleşmedi. Ancak bu dosyanın, tutuklu bulunduğu, AİHM kararına konu dosya ile ilgisi yok. Buna rağmen Demirtaş’ın bu davasının kesin hükme hızla bağlanabileceği iddia ediliyor. Böylece tutuklu değil hükümlü statüsüne geçtiği, ana davadaki tutukluluğunun son bulduğu ve AİHM kararının bu yolla yerine getirildiğinin savunulabileceği kaydediliyor.
Bir diğer iddia da Demirtaş’ın serbest kalmasının önüne geçmek için yargılandığı ya da soruşturulduğu diğer dosyalardan tutuklama kararı çıkartılabileceğine yönelik. Bu durumda da ana dosyadaki tutukluluğunun son bulduğu, AİHM kararının yerine getirildiği ancak hakkında yeni tutuklama kararı verildiğinin savunulabileceği ileri sürülüyor.
Ancak hukukçular, bu tip yöntemlerin tamamının yeni tazminat ve ihlal konusu olabileceğine, AİHM’nin bu kez tedbir kararı içeren yeni bir hüküm oluşturabileceğine dikkat çekiyor.
Demirtaş hakkında aldığı ve kesinleşmeyen cezası dışında herhangi bir hüküm bulunmuyor. Tutuklandığı dosya gibi, yargılandığı tüm dosyalar da yaptığı konuşmalarla ilgili. Hakkında hüküm olmadığı için de aktif siyaset ya da adaylık engeli de bulunmuyor. Son olarak Cumhurbaşkanı adayı olan Demirtaş, tahliye olursa yerel seçim öncesi partisinde etkin görev alabilecek ya da herhangi bir yerden aday gösterilebilecek. Ancak bu da Demirtaş’ın adaylığının kesinleşeceği süreye kadar kesinleşmiş bir ceza almamasına bağlı.
Anayasanın 90. maddesi şöyle:
Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır.
Ekonomik, ticarî veya teknik ilişkileri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan andlaşmalar, Devlet Maliyesi bakımından bir yüklenme getirmemek, kişi hallerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, yayımlanma ile yürürlüğe konabilir. Bu takdirde bu andlaşmalar, yayımlarından başlayarak iki ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulur.
Milletlerarası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticarî, teknik veya idarî andlaşmaların Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluğu yoktur; ancak, bu fıkraya göre yapılan ekonomik, ticarî veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren andlaşmalar, yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz.
Türk kanunlarına değişiklik getiren her türlü andlaşmaların yapılmasında birinci fıkra hükmü uygulanır.
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.