Rotterdam Belediye Başkanı Ahmed Aboutaleb, kamu yayın kuruluşu NOS TV’te yaptığı açıklamada, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın yanında "geniş omuzlu" 12 kişinin bulunduğunu ve o kişilerin silahlı olup olmadığını bilmediklerini ifade ederek "Bu durum korkutucuydu" dedi. Aboutaleb, "Bakanın korumalarının polisin teslim ol uyarısına uymayıp ellerini kemerlerine doğru götürmeleri durumunda Hollanda Özel Timi’ne ateş etme izni verilmişti" diye konuştu. Bakan Kaya da Hollanda’nın kendisini ülkeden çıkarmasıyla ilgili olarak, "Eğer ki bana Ankara’dan Sayın Cumhurbaşkanımızdan ‘Artık dönebilirsin’ denilmeseydi ben orada ölecektim” dedi.
Bakan Kaya’nın yanındaki kişilerin ateş etme ihtimalini düşündükleri için özel tim gönderdiklerini belirten Aboutaleb, “Bunun sebebi, olası bir saldırıda bizim orada olaya hâkim olabilmemizdi” ifadesini kullandı. Aboutaleb, sunucunun, “Bir bakan gelmiş, orada ne olabilirdi ki?” sorusu üzerine, “Bakanın korumaları ateş edebilirdi” iddiasında bulundu. Özel timin sadece korumalar için gönderildiğini söyleyen Aboutaleb, “Bakanın korumalarının polisin teslim ol uyarısına uymayıp ellerini kemerlerine doğru götürmeleri durumunda Hollanda Özel Timi’ne ateş etme izni verilmişti” diye konuştu.
Cumartesi gecesi Türkiye’nin Rotterdam Başkonsolosluğu’na gitmesine müsaade edilmeyen Kaya’nın önce korumaları gözaltına alınmıştı. Kaya’yı aracından çıkarmaya çalışan polis, vinçli çekici getirip aracı zorla çekme girişiminde bulunmuştu. Aracın kilidini açmak zorunda kalan Bakan Kaya, başka bir araçla polis eskortuyla Almanya’ya götürülmüştü.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Hollanda’nın kendisini ülkeden çıkarmasıyla ilgili, “Eğer ki bana Ankara’dan Sayın Cumhurbaşkanımızdan ‘Artık dönebilirsin’ denilmeseydi ben orada ölecektim” dedi. Bakan Kaya, referandum çalışmaları kapsamında gittiği ABD New York’ta, Rotterdam’da yaşadıklarını şöyle anlattı: "Bizim kendi vatan topraklarımız sayılan konsolosluğun 30 metre ilerisinden bizi almadılar. Çok ırkçı, faşist bir anlayışla bizi vatandaşlarımızın bulunduğu yere de geçirmediler. Tam 7 saat bir aracın yanında bekledik, zaman zaman dışına çıktık, zaman zaman içinde durduk. Eğer ki bana Ankara’dan Sayın Cumhurbaşkanımızdan ‘Artık dönebilirsin’ denilmeseydi ben orada ölecektim ve oradan ayrılmayacaktım. Bundan emin olabilirsiniz. Bazen devlet, millet her şeyin önüne geçiyor."