Ajda Pekkan: En büyük tutkum modacı olmaktı

Ajda Pekkan: En büyük tutkum modacı olmaktı
T24-  Pop müziğin süper starı Ajda Pekkan, bilinmeyen dünyasını ve evinin kapısını  InStyle Home dergisi için açtı.

Arnavutköy’de bir korunun içinde yer alan bu apartman dairesine girdiğimizde kapının ardında sevimli bir İran kedisi beliriyor. Adı Beyaz... Kahverengi koyu ahşap parke üzerinde pamuk topu gibi yuvarlanıyor bizi görünce. Pekkan’ın sağ kolu Etel, odadan odaya koşturmaca halinde. Telefonlar bir saniye susmuyor. Evdeki yardımcıları sürekli bir arzumuz olup olmadığını soruyor. Evin ve çalışanların bu dinamizmi bize ilk olarak organizasyonu güçlü birinin evinde olduğumuzu düşündürtüyor. “Hem de nasıl!” diyerek asistan Etel onay veriyor. Şu sıralar Ajda Pekkan’ın gündeminde Girne ve Antalya Rixos’taki Kurban Bayramı konserleri ile 18 Aralık’taki New York konseri var. Pekkan henüz ortalarda gözükmüyor. Durumdan istifade, Sherlock Holmes misali salonda incelemelerimize başlıyoruz. Oldukça modern döşenmiş bir ev onunki. Sade ve Uzakdoğu işi mobilyalar dengeli kullanılarak salonda güzel bir armoni yakalanmış. Aile fotoğrafları ise salonun başköşelerini kapmış gözüküyor.  Evin tüm duvarları beyaz. Salonda az ve öz ama zevkli aksesuvarlar dikkat çekiyor. Cam şamdanlar, eski varak ayna, gümüş tepsi içinde eski görünümlü cam şişeler buraya renk katmış. Salonun köşesinde duran süslenmiş çam ağacı, altındaki hediyeleriyle merak uyandırıp, yaklaşmakta olan yılbaşı için insanın içine mutluluk veriyor şimdiden.       Yataktan çıkmakta zorlanırım     Sanki yakın ve zevk sahibi bir arkadaşımızın çok tanıdık, samimi bulduğumuz evindeymişiz gibi bir his duyuyoruz bu evde. “Spotların altındaki Ajda hakkında herkes fikir sahibi ama ya konser sonrası evine geldiğinde neler yapmaktan hoşlanır, evde nasıl bir yaşamı var?” diye aklımızdan geçen sorulara senaryo yazarken, onun salonda çınlayan güzel sesiyle hayal aleminden gerçek dünyaya dönüyoruz birden.“Hoş geldiniz, iyi baktılar mı size?” diye o kadar sıcak bir şekilde konuşmaya başlıyor ki, ona sarılmamak işten değil. Üzerinde çok şık duran kadife Diane von Fürstenberg bir elbise var. Yumuşacık elini sıkarken kremini elimizde hissediyoruz. Biz sormadan o anlatmaya başlıyor. “Kremsiz bir gün geçirdiğimi hatırlamam” diyor gülümseyerek ve cildinin ne kadar kuru olduğundan bahsediyor. Bir taraftan da ev yaşantısını anlatıyor bize: “Sabah yatakta kahvaltı yapmaya bayılırım. Yatakla zor vedalaşanlardanım. Uykucu olduğumdan değil ama. Gördüğünüz bu salon ofisim aslında. Yan taraftaki daire asıl yaşam alanım. Yatak odam, banyo ve giyinme odam o tarafta.”Evimle istediğim kadar ilgilenemiyorumPekkan, eve taşınmadan önce içini kendi yaşam tarzına uygun bir şekilde çok kullanışlı çizdirmiş. 10 yıl önce site yapılırken almış bu iki daireyi. “Kız kardeşim de hemen alt katımda. Evlerimizin dekorasyon tarzı benzer” diyor gülerek. Bir ara sırf köpekleri ve kedileri var diye Polonezköy’de yaşamış. “Neyse ki yakında yine bahçeli bir yaşama geçeceğim ve onları da orada mutlu mesut göreceğim. Lokasyon seçimlerimi onlara göre belirliyorum. Sırf bu yüzden Boğaz’da oturmayı çok arzu etsem de kedili köpekli yaşamıma uygun olmayacağından vazgeçmiştim bu sevdadan” diye anlatıyor ve ekliyor: “Seyahat ettiğim için evimi çok özlüyorum bazen. Buranın sıcak ve rahat olması için elimden geleni yaptım. Çoğu mobilya özel yapıldı.”Gurme biri olduğunu ama kendini tuttuğu için mutfağa girmediğini söylüyor. “Ne iş yaparsam yapayım hakkını vermeyi seviyorum. Yemek yapacaksam da ocağın başında ben olmalıyım ve yemek kokmalıyım” diyor içtenlikle. Formunu ormandaki yürüyüşler ve eve gelen trainer’ı sayesinde koruduğunu söylüyor. “Sabahtan akşama bakımlar yapan biri zannedilirim. Halbuki alakası yok. Yoğun iş tempomdan evimle bile ilgilenemiyorum çoğu zaman. İşimde çok detaycıyım. Evde artık teferruatlarla uğraşacak hâl kalmıyor bende” diye samimi bir itirafta bulunuyor. Bu işi yapmasam modacıydımÜnlü sanatçı, “Bugün bu işi yapmıyor olsaydım, modacıydım. İçimde kaldı. Kumaşlarla haşır neşir olmak ve onlara kendi yorumumu katabilmek isterdim” diyor gözleri parlayarak. Biz de hiçbir şey için hayatta geç kalınmadığını, bu yıl Kova burcu kadını olarak şansın zaten ondan yana olacağını hatırlatıyoruz. Kate Moss ve Madonna’nın Top Shop ve H&M için nasıl ulaşılabilir fiyatlarda koleksiyon tasarladığından bahsediyoruz sonra da.“Haklısınız, bakın sevdim bu fikri” diyor muzip bir ifadeyle. Pekkan sahnede şatafatlı ve gösterişli giyiniyor olabilir ama evinde sadeliği ve asaleti vurgulayan rafine detayların kadını. “Özel hayatımda kendimle ve ruhumla örtüşen şeylere yer var sadece” diyor ve bunu evinde de başardığını kanıtlıyor bize.

AJDA İLE HEP BERABER

* Kılık kıyafette ilk adres? - Beymen, Vakko ve Zara.* Başucunuzda daima...- Mevlana’nın Mesnevi’si, dekorasyon ve moda dergileri olur.  * CD alışverişi?    - D&R ve Beyoğlu Lale Plak.* Beğendiğiniz modacılar?- Alexander McQueen, Sonia Rykiel ve Armani.* Çanta klasiği? - Hermes.* Vazgeçemediğiniz takı? - İnci kolyem. Bir de kulaklarımdan hiç çıkarmadığım minik küpelerim.* Evdeyken daima ayağınızda...- Renkli Crocs’lar olur.* Mutfak alışverişi?- Migros ve Macro. Özellikle baharat ve soslara çok meraklıyım.* Spa keyfi?- Vakit buldukça Les Ottomans’a gidiyorum. Oranın dekorasyonunu da çok beğeniyorum.* Ev davetleri?- Öyle çok olmaz. Senede bir kere belki.* Takıntılar?- Yataktan sağ taraftan kalkmaya dikkat ederim. Storları da hep sağdan sola doğru açarım.* Dışarı çıkınca?- Kıyı Restoran. Feriye’ye gittiğim olur. Ayrıca Ulus 29’un yemeklerini de çok beğenirim.* İçinde iyi hissettiğiniz kıyafet?- Uzun hırkalar içine küf rengi bir triko ve onun içine yine vişne çürüğü bir triko. Altında bir tayt ve Ugg botlarım.