Hürriyet yazarı Deniz Zeyrek, anayasa değişikliğine ilişkin 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasıyla ilgili olarak "Propaganda gücündeki orantısız duruma rağmen, AK Parti’nin 2007 ya da 2010 referandumundaki kadar rahat olmadığı açık" dedi.
Zeyrek şunları söyledi:
"Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan sonra Başbakan Binali Yıldırım’ın da eski bakanlarla bir araya gelmesi, AK Parti yönetiminin ‘hayır’ cephesinin AK Parti tabanında karşılık bulan söylemleri üzerinde çalışması, AK Parti tabanındaki ‘hayır’cıların durumu konusunda da bir fikir veriyor" Deniz Zeyrek'in "AK Parti'nin 'evet' hesabı" başlığıyla yayımlanan (24 Mart 2017) yazısı şöyle:
‘Başkanlık sistemi mi, parlamenter sistem mi?’
Bu sorunun sorulacağı referanduma az bir zaman kaldı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AK Parti kurmayları, kararsızları ve tabandaki ‘hayır’ları ‘evet’e dönüştürmek için yoğun çalışıyor. Referandumun kilidinin İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Antalya gibi büyük kentler olacağına inanan AK Parti stratejistleri, kampanyada kitle iletişim araçlarının daha etkili olacağını düşünüyorlar. Bu yüzden, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar ve AK Parti kurmayları, mümkün olduğu kadar çok etkinliğe, televizyon programına, özel yayınlara katılıyor. MHP Lideri Devlet Bahçeli, ABD Başkanı Donald Trump gibi medyaya ilgi göstermiyor. Mesaj vermek istediğinde Twitter’ı kullanıyor. ‘Evet’çi MHP’liler istediklerinde seslerini duyurabilecek mecralara kolayca ulaşabiliyorlar. ‘Hayır’ cephesinde, kampanyanın ana omurgasını CHP oluşturuyor. Hükümete yakın kanallar ile TRT zaten ‘hayır’ diyenlere, dolayısıyla CHP’ye kapalı. Ancak, CHP Lideri Kılıçdaroğlu ve CHP’li siyasetçiler ana akım medyada boy gösterebiliyorlar. Muharrem İnce, Deniz Baykal ve Gürsel Tekin gibi isimlerin sahadaki propaganda çalışmaları ise haber olarak medyada yer bulmakta zorlanıyor. Meral Akşener, Sinan Oğan, Ümit Özdağ gibi MHP’li muhalifler, sahada çok aktifler. Ancak elektriklerin kesilmesi, saldırıya uğrama, salon iptali gibi gelişmeler olmasa bültenlerde yer bulamıyorlar. HDP’nin etkinliklerini sosyal medya üzerinden duyurma dışında bir seçeneği kalmamış. Saadet Partisi Lideri Temel Karamollaoğlu, partiye yakın olan TV 5 kanalı aracılığıyla tabanına seslenebiliyor. 17 Mart günü, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan vatandaşların referandumda ne yapacaklarına dair gözlemlerimi yazmıştım. Bölgedeki kanaat önderleri, genel eğilimin sandığa gitmeme yönünde olacağını tahmin ediyordu. Yapılan yorumlara göre, kayyum uygulamaları, HDP’lilerin tutuklanması gibi olaylar, hendek olayından sonra HDP’ye mesafe koyan vatandaşları AK Parti’den de uzaklaştırmıştı. O yazıdan sonra, hükümet çevresinden öngörülerine ve siyasi yaklaşımına önem verdiğim bir isim aradı. Kendilerinin sahayı farklı gördüklerini söyledi. “Bize göre, HDP oylarının yüzde 40’ı ‘evet’ olacak” dedi. Bu Türkiye genelinde yüzde 4’ün üzerinde bir ‘evet’ oyuna tekabül ediyor. Aynı isim, son seçimlerde MHP’ye oy verenlerin yüzde 55’inin ‘evet’ diyeceğini öngördüklerini de anlattı. Bu da Türkiye genelinde yüzde 6’yı buluyor. Bir başka detay da son seçimde AK Parti’ye oy verenlerden ‘hayır’ diyecek olanların oranıyla ilgiliydi. “Bizim partinin kayıp oranı maksimum yüzde 5 olur” dedi. Türkiye genelinde yüzde 5’i, AK Parti oylarına göre yüzde 10’u kastediyordu. Alt alta yazınca bu hesaba göre 54 ‘evet’ çıkar. Bir kenara yazıp bekleyelim. Hürriyet’te dün Nuray Babacan imzasıyla çıkan haberde, AK Parti’nin Diyarbakır’da yüzde 34-39 arasında bir ‘evet’ beklediği, Cumhurbaşkanı’nın da bu rakamı yetersiz bulduğu aktarılıyordu. Konuştuğum bir Kürt siyasetçi de Diyarbakır Belediyesi’ndeki kayyumun Nevruz alanına belediye otobüsü tahsis etmemesine rağmen, meydanda büyük bir kalabalığın toplandığına dikkat çekti. Bu veriler, bölgede HDP oylarının yüzde 40’ının ‘evet’ olacağı tahminini boşa çıkarabilir. Sahada bulunanların MHP tabanıyla ilgili gözlemleri de ‘evet’ oylarının o kadar yüksek olmadığını gösteriyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan sonra Başbakan Binali Yıldırım’ın da eski bakanlarla bir araya gelmesi, AK Parti yönetiminin ‘hayır’ cephesinin AK Parti tabanında karşılık bulan söylemleri üzerinde çalışması, AK Parti tabanındaki ‘hayır’cıların durumu konusunda da bir fikir veriyor. Propaganda gücündeki orantısız duruma rağmen, AK Parti’nin 2007 ya da 2010 referandumundaki kadar rahat olmadığı açık.
Düzeltme: 20 Mart tarihli “İçeride İzmir Marşı, dışarıda Atatürk’süz afişler” başlıklı yazımda ‘Avustralya’ yerine sehven ‘Avusturya’ yazmışım. Uyarıları için dikkatli okurlara teşekkürler.