Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘yerli ve milli’ teknolojinin önemine dikkati çekerek, yurt dışındaki bilim insanlarının yurda geri dönüşü için seferberlik başlatılacağını duyurdu. Erdoğan, “Dünyanın her yerindeki bilim insanlarımızı ülkemizde başlattığımız bilim ve teknoloji atılımımıza katılmaya çağırıyorum” dedi. Erdoğan’ın, bilim insanlarına ülkeye geri dönmeleri yönündeki çağrısına akademisyenlerden tepki gösterdi. Evrensel'e konuşan bilim insanları, demokrasi çıtası değişmedikçe geri dönüşlerin zor olacağını söylerken Türkiye’deki akademisyenlerin de pasaportlarına el konduğu için uluslar arası etkinliklere katılamadıklarını dile getirdi.
Akademisyenler, Erdoğan'ın yurt dışındaki bilim insanları için yaptığı 'Yurda dönün' çağrısını Evrensel'e değerlendirdi.
Almanya Barış İçin Akademisyenler Derneği Yönetim kurulu üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Ekber Doğan, yurt dışına çıkmak zorunda kalan akademisyenlerin “tek adam rejimi” kurulurken gündeme gelen katliamlara, yağmacılığa karşı çıktıklarını ifade ederek, “Bu çağrıyı üzerime almıyorum. Aynı şey Türkiye’de mağdur edilmiş bilim insanları için de geçerli” dedi. Demokrasi ve özgürlükler saldırı altındayken bu saldırılara imza atanlardan gelen çağrının samimi olmadığına değinen Doğan şöyle konuştu: “Beyin göçü bir bakıma inşaata, kentsel ranta dayalı, bir birikim rejimi ve hegemonya stratejisinin sonucuydu. Türkiye’de son 6-7 yılda pek çok değer, huzur ve umutlarını tasfiye etmiş bir grup var ve bunların elinden kurtulmadıkça bu tür çağrılara kimse itibar etmez. Önce Türkiye’den çıkamayan KHK’li akademsiyenlere itibarları, tazminatları ve seyahat özgürlüğü verilmeli, Türkiye’de barışçı, demokratik bir ortam oluşmalı. Ancak o durumda buradakilerin bir kısmı döner. Sonra onların başına geleceklere göre geri kalanların bir kısmı daha döner. Ama bunun için gerekli umut ışığı henüz ortada yok. Seçimlerden kısa bir süre sonra yurt dışı çıkış yasakları kalkacak sözlerin, unuttukları gibi bu sözü de iki gün sonra unutacaklar diye düşünüyorum. Türkiye’deki beyin göçünün bir sebebi de tekelci sermaye ve onun yıkım programını uygulayan “tek adam” rejimidir. Ama bu durumun değişmesi için kah orada kah burada düşünen, tartışan, mücadele eden bilim insanları var.”
Almanya Barış İçin Akademisyenler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ali Ekber Doğan
Türkiye’deki siyasi ortamdan ve gelecek kaygısı nedeniyle yurt dışına çıkmak zorunda kalan Kulak Burun Boğaz (KBB) Uzman Doktor Mustafa Varlık ise “KHK ile bir sürü akademisyen, bilim insani işinden atılmışken böyle bir çağrının pek karşılığı yok” dedi.
Varlık, bu tür çağrıların karşılık bulması için özgürlük ortamına ve üniversitelerde özerkliğe ihityaç olduğuna vurgu yaptı. Kamuda ve akademik alanda liyakat olmadan yapılan görevlendirme ve rektör atamalarının itaat kültürüne yol açtığına değinen Varlık, “Ülkede demokrasi kültürü olmadan, adalet sağlanmadan yetişmiş insan gücü ne yazık ki yurdu terk etmeye devam edecek” diye konuştu.
Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’ndeki görevine KHK ihracıyla son verilen Doç. Dr. Yücel Demirer de Erdoğan’ın yaptığı çağrı ile ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Türkiye’nin sosyal ve siyasal ortamının, bırakınız bilim insan çağırmayı, insanların yurt dışına gitmesine engel olacak durumda olmadığı ortada. Öncelikle bilimsel çalışma ve araştırma için özgür düşünme ortamı gerekiyor. İçinden geçtiğimiz koşullarda en basit düşüncenin, ifadenin yargılandığı, daha önce hayal edemediğimiz koşullardaki kişilerin, örneğin kürsü dokunulmazlığı bulunan milletvekillerinin hapislere atıldığı bir ortamda bu çağrının gündem değiştirmek için yapıldığını biliyoruz. Yurt dışına çıkan bilim insanı sayısı ciddi oranlara ulaştı. Özellikle Türkiye’de faaliyette bulunan üniversitelerin, bölümlerindeki öğretim üyesi düşüklüğüne bakıldığında çok ciddi bir açığın olduğu ortada. Bu koşullarda müthiş bir ihtiyaç var. Ama yine de böyle bir çağrının karşılık bulacağını düşünmüyorum. Bunun iktidar katında çok gördüğümüz gibi bir gündem kaydırma faaliyeti olduğunu düşünüyorum.”
Yurt dışına çıkan akademsiyenlerin gönüllü gitmediklerini hatırlatan Kocaeli Üniversitesi’nden ihraç edilen Doç. Dr. Hakan Koçak da “KHK ile ihraç edilenlerin tamamı zaten üniversitelerde çalışma haklarından mahrum edildiler. Hatta genel olarak çalışma hakkı engellenmiş oldu. Bu kabul edilemez bir durum. Çalışma hakkı, uluslararası sözleşmelerle, anayasayla kabul edilmiş haklar. Hem çalışma hakkı gibi bir hak hem ifade özgürlüğü hem akademik özgürlükler bir çok hakkın bir arada ortadan kaldırıldığı bir vaka Türkiye’deki. Bu durumda akademide kalan meslektaşlarımızın da akademik faaliyet yapma imkanı daraltılmış durumda. Dolayısıyla ortaya konan bilimsel faaliyetler de son derece zayıfladı” diye konuştu. Dünyada bir çok akademik platform ve üniversitenin, Türkiye’deki akademisyenlere destek olmaya çalıştığını aktaran Koçak, “Bu durum bir yanıyla ülke için olumlu bulduğumuz bir durum değil. Ama 1940’lardan beri Türkiye’de üniversitelerin kaderi bu. Bir çok kez tasviyeler yaşandı darbe ve otoriterleşme dönemlerinde” değerlendirmesinde bulundu.
Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi (DTCF) Tiyatro Bölümü’nden ihraç edilen öğretim üyesi Elif Çongur, geri dönme yönünde yapılan açıklamalara, “Ülkesinin en kıymetli akademisyenleri, ülkenin üniversitelerinde görev yaparken tasfiye edildi. Şimdi yurt dışından bilim insanı çağırmaları komik. Bizi de yurt dışından çağırıyorlar ama gidemiyoruz. Dünyanın dört bir tarafındaki üniversiteler de ders vermemiz için bizi davet ediyor ama pasaportlarımızı vermedikleri için icabet edemiyoruz” sözleriyle tepki gösterdi.