Akbank Yönetim Kurulu Başkanı: Düşük faiz işimize gelir, kredi faizleri de yumuşayacak

Akbank Yönetim Kurulu Başkanı: Düşük faiz işimize gelir, kredi faizleri de yumuşayacak

Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, düşük faizin işlerine geleceğini belirterek, "Bir de Türkiye’de dövizde çok hareketlilik yaşandı, bu faizde baskı yaratıyor. Ancak dövizdeki hareketlilik azalmaya başladı. Ayrıca enflasyonda olumlu bir gidişat var. Bugünden geriye dönüp baktığımızda faizlerin yumuşama trendine girdiğini görüyoruz" dedi.

Türkiye’nin hedeflediği büyüme için sağlam bir bankacılık sektörünün kilit önemi bulunduğuna dikkat çeken Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, “Sağlam bankacılık sektörü için güçlü özkaynak yapısı gerekir. Dolayısıyla bankacılık sektörünün kârlı olması kimseyi kıskandırmamalı. Çünkü bankaların öz kaynakları ne kadar güçlü olursa o ülkenin ekonomisi de o kadar güçlü olur” dedi. 

Hürriyet'in haberine göre, Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer, bankacılık sektörünün ülke ekonomisinin kalbi olduğunu vurgulayarak, “Türkiye’nin de 2023 hedeflerine ulaşırken ihtiyaç duyduğu büyüme için mutlaka bankaların desteğini sürdürebilmesi lazım. Bunun için de belli bir seviyenin üstünde getiri ile öz kaynak birikimi elde edilmeli” dedi. Bankacılık sektöründe yönelik düşük kârlılık ve sermaye yeterliliğindeki  düşüşün sık sık dile getirilmesini yerinde bulduğunu kaydeden Suzan Sabancı Dinçer, “Güçlü öz kaynak yapısının düşük maliyetli dış kaynak sağlamada çok büyük etkisi var.

Bankaların aşırı kârı da iyi değil, enflasyon altında negatif kâr da iyi değil. Dolayısıyla bankacılık sektörünün kârlı olması kimseyi kıskandırmamalı. Çünkü bankaların öz kaynakları ne kadar güçlü olursa o ülkenin ekonomisi de o kadar güçlü olur. O nedenle bu konuya ekonomiden sorumlu bakanlar da, Hükümet de çok sahip çıkıyor” dedi.

 

Bankacılık en güzel örnek

Akbank ve Sabancı Üniversitesi işbirliği ile kurulan Center of Exellence in Finance’nin (CEF-Finans Mükemmeliyet Merkezi) 3 Haziran’da gerçekleştireceği ilk konferans öncesinde Hürriyet’in sorularını yanıtlayan Suzan Sabancı Dinçer, ekonomik gidişata ve bankacılık sektörüne ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’nin potansiyelini hiç göz ardı etmemek gerektiğine vurgu yapan Suzan Sabancı Dinçer, “Türkiye ile ilgili hiç karamsar olmamak gerekiyor. Türkiye’nin potansiyeline en güzel örnek bankacılık sektörü. Bazen yabancı yatırımcılarla konuşurken bankacılık sektörüne bakın Türkiye’deki potansiyeli görün diyoruz. Bugün Avrupa’da bir banka şubesine gidelim, Türkiye’de de bir bankca şubesine gidelim, fark hemen ortaya çıkıyor. Sadece Akbank’ın demiyorum Türkiye’de herhangi bir bankanın bir şubesine girerseniz şubelerin içi, insan kalitesi, verilen hizmetler ve ürün kalitesine bakarsanız gerçekten çok gurur duyacağınız bir yapı mevcut” şeklinde konuştu.

 

Düşük faizde rahat uyku

Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararlarının ardından kredi faizlerine yönelik de bir düşüş beklentisi oluştuğuna dikkat çeken Suzan Sabancı Dinçer şunları söyledi: “Kredi faizlerinin düşük olması son derece önemli. Biz bankalar olarak kredi faizleri ne kadar düşük olursa o kadar daha rahat ederiz. Çünkü biz bankalar tasarruf sahiplerinin mevduatını alıyoruz kredi olarak firmalara veya kişilere veriyoruz. Bu kredinin faizi düşük olur kredi ödenebilir olursa biz eve rahat gider uyuruz. Dolayısıyla bankacıların en çok isteyeceği konu düşük faizdir.

Düşük faiz bizim işimize gelir. ‘Son dönemde Merkez Bankamız iki kere faiz düşürme politikası yaptı. Neden kredi faizleri hızlı düşmedi’ deniyor. Oysa bu arada FED’in tekrar faiz artırması gündeme girdi. İngiltere’nin AB’den ayrılması başka bir konu. Bir de Türkiye’de dövizde çok hareketlilik yaşandı, bu faizde baskı yaratıyor. Ancak dövizdeki hareketlilik azalmaya başladı. Ayrıca enflasyonda olumlu bir gidişat var. Bugünden geriye dönüp baktığımızda faizlerin yumuşama trendine girdiğini görüyoruz. Bu da tabi kredi faizlerini müspet etkileyecektir.”

 

Türk insanı çok dirençli

 

Suzan Sabancı Dinçer, global ekonomik gelişmeler ve bölgesel gelişmelere bakıldığında Türkiye’nin son dönemde 4 seçim atlatmış bir ülke olarak oldukça dirençli olduğunu söyledi. Türkiye’nin 2014 Ağustos’u ile 2015 Kasım’ı arasında 4 seçim atlattığına dikkat çeken Suzan Sabancı Dinçer, “Bu süre içinde hemen her çeyreğe bir seçim düşüyor. Ama ona rağmen Türkiye hakikaten çok dirençli bir ülke. Biz Türkiye’ye çok inanıyoruz. Verilerine baktığınızda çok güçlü görüyoruz. Her şeyden önemlisi Türk insanı çok dirençli” dedi. Sanayi büyümesinin son çeyrekte yüzde 5.6 geldiğini hatırlatan Suzan Sabancı Dinçer, “Biz bu sene Türkiye’de yüzde 4 büyümenin rahat ulaşılabilir olacağını düşünüyoruz. Enflasyonda özellikle gıdadan dolayı bir iyileşme var. Enflasyon oranlarının yüzde 7.7-7.8 mertebesinde bitireceğini öngörüyoruz” diye konuştu. 

 

Sürdürülebilir sosyal sorumluluk 

 

Türkiye'nin bir müessesi olarak faaliyetlerinde sadece ana iş koluna odaklanıp, bir banka olarak sadece ekonomik değer yaratacak faaliyetlerle yetinmediklerini belirten Suzan Sabancı Dinçer, şunları anlattı: “Uzun yıllardır ülkenin kalkınma hedeflerine uyumlu sosyal sorumluluk faaliyetleri gerçekleştiriyoruz. Son yıllarda Türkiye’nin 2023 hedeflerine de bakarak sosyal sorumluluk projelerimizde 3 ana alanda odaklamaya karar verdik; eğitim, girişimcilik ve kültür-sanat. Eğitimde ülkemiz için son derece önemli tasarruf konusunda çocuk ve gençlere eğitim faaliyeti yürütüyoruz. Ayrıca son olarak Finansta Mükemmelliyet Merkezi’ni (CEF) kurduk. Bunda hedefimiz Türkiye’nin finansta daha fazla katma değer yaratacak iş gücü yetişmesine katkıda bulunmak.” 

 

CEF’in ilk konferansına yoğun ilgi 

 

SABANCI Üniversitesi Finans Kürsü Başkanı ve Center of Exellence in Finance (CEF) Kurucu Başkanı Özgür Demirtaş, Türkiye’de finans alanında yüksek eğitim olanaklarının sınırlı olduğuna dikkat çekti. Finans konusunda lisans ve yüksek lisans eğitimlerinin yanı sıra hali hazırda finans profesyonelleri için de ileri düzeyde finans eğitiminin uzun zaman aldığını kaydeden Demirtaş CEF’in kuruluş hikayesi ve hedeflerini şöyle özetledi: “CEF finans akademisyenleri ve reel sektör arasında, reel sektörle finans sektörü ve politikacılar arasında bir köprü olmak istiyor. Bu kapsamda çeşitli kongreler yapmayı, seminerler ve  workshop’lar düzenlemeyi, araştırmalar gerçekleştirmeyi planlıyoruz. İlk etkinliğimizi 3 Haziran’da İstanbul’da gerçekleştireceğiz. Finans alanında uluslararası isimlerin yanı sıra Türkiye’den de çok önemli isimlerin katıldığı konferansa çok yoğun bir ilgi oluştu. Eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın da konuşmacı olarak katılacağı ilk konferansımızı 200 kişilik olarak planlamıştık. Ama o kadar yoğun bir ilgi oluştu ki, şimdiden 400-450 katılımcıya ulaştık.” 

 

3 temel veride oldukça güçlüyüz 

 

Önümüzdeki dönemde Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırımı, İngiltere’nin AB’den çıkışı gibi gelişmelerin çeşitli çalkantılar yaratmasının muhtemel olduğuna değinen Suzan Sabancı Dinçer, şöyle devam etti: “Ancak tüm ülkelerin ekonomik performansını etkileyen 3 temel veri var; kamu borcu, bütçe açığı ve bankacılık sektörü. Türkiye’nin de bu 3 temel konuda güçlü olduğunu görüyoruz. Kamu borcunun milli gelire oranında Türkiye’nin çok güçlü bir konumu var. Bunu göz ardı etmemeliyiz. Bizde kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 33. Örneğin Japonya’da bu rakam yüzde 228. Bu yüzde 33 önümüzdeki dönemde Türkiye’nin büyüme politikaları sonucunda o veya bu sebeple biraz artsa bile yüzde 45’e kadar biz çok rahat nefes alma imkanı olabildiğini görüyoruz.” 

 

Türkiye iyi olursa biz de oluruz  

 

AKBANK’ın 1948 yılında kurulmuş, Mart 2016 itibariyle aktifleri 90 milyar doları, piyasa değeri 10 milyar doları  aşan, 900 şubesi, 14 bin çalışanı ve 15 milyon müşterisi olan bir banka olduğunu belirterek sözlerine başlayan Suzan Sabancı Dinçer şöyle devam etti: “Bu tablo içinde kendimizi Türkiye’nin bankası olarak görüyoruz. Bankanın aktifi Türkiye ile ilgili bir aktiftir. Kurulduğu günden bu yana Türkiye’ye inanmış, Türkiye’ye yatırım yapmış bir müesseseyiz. Biz günlük akışta kurlar ne oldu, faiz ne oldu piyasalar müspet mi menfi mi, diye bakıyoruz ama asıl bizim direksiyonda arabayı kullanırken baktığımız; Türkiye’nin geleceği. Türkiye’nin 30, 40, 50 yıllık hedefleri buna bakıyoruz. Vizyonumuz Hükümetin de koyduğu Türkiye’nin 2023 hedefleri. Türkiye büyürse biz büyürüz, Türkiye iyi olursa biz iyi oluruz.”