Akdağ: Özden'in ölümüne çatışma süsü verildi

Akdağ: Özden'in ölümüne çatışma süsü verildi

T24- Eski JİTEM'ci ve korucubaşı Bedran Akdağ, Albay Rıdvan Özden'in ölümündeki sır perdesini 15 yıl sonra aralanıyor. Tomris Özden'in verdiği bilgilerin yanı sıra, bir itirafçının ifadesi ve bir ihbar mektubu da bu anlatımları doğruluyor.Radikal gazetesinde yayımlanan haber şöyle:  Karşımda oturan esmer tenli, orta boylu, ince bedenli adam, eski bir korucubaşı. Aksanlı Türkçesiyle anlatıyor, kelimelerin üzerine basa basa. Verdiği sır, faili meçhul cinayetlerin zirve yaptığı 1990’lı yıllarda, askerin içinden çıkmış ‘Kürt sorununun şiddet dışı’ çözüm arayışının temsilcilerinden Mardin Alay Komutanı Rıdvan Özden’in 14 Ağustos 1995’te öldürülmesiyle ilgili. Eşi Tomris Özden’in daha ilk günden başlayıp bugüne dek dinmeyen feveranına kulaklarını tıkayan Genelkurmay, “Rıdvan Özden, PKK ile çatışmada öldü” diye kestirip atmakta ısrarlı. Dahası bu kesin yargı, ciddi bir soruşturma ihtimalinin önünü de daha açılmadan kapatmaya muktedir oldu. Rıdvan Özden cinayetinin yeni bir tanığı var artık. Kendisinin ve cinayeti işleyenlerin kimliklerini gizlemeden, açıkça anlatacak, Özden cinayetiyle ilgili yıllardır sakladığı bu ‘meşum’ sırrını: “Mardin’de alay komutanlığı görevini sürdüren Rıdvan Özden’e bir koruma verildi. Koskoca alayda, subaylar, astsubaylar, askerler dururken, ona verilen koruma bir itirafçıydı. İlk kez açıklıyorum. Kod adı Servet’ti bu kişinin. Asıl adı ise Kadir Yıldız. Özden, bu adam koruması olduktan sonra öldürüldü. Duyumlarım şu yönde: Sözde bir çatışma sırasında ensesinden vurulmuş koruması gerekenler tarafından.”  Yıllardır sakladığı bu bilgiyi açıklayan adam, Mardin’in Derik ilçesinde yakın zamana kadar korucubaşı olan Bedran Akdağ’dan başkası değil. Bir dönem JİTEM’de de haber elemanı olarak çalışan Akdağ, geçen aylarda basına yaptığı bazı açıklamalar nedeniyle tehdit edilmiş ve can güvenliği kalmadığı için Mardin’in Derik ilçesinden kaçmak zorunda kalmıştı. Yetkililerle görüşen, savcılıklara bildiklerini anlatan Akdağ, can güvenliğinin sağlanacağı yönünde verilen sözler üzerine yeniden Mardin’e dönmeye hazırlanıyor. Bedran Akdağ’ın Kadir Yıldız’la ilgili açıklamalarını Rıdvan Özden’in eşi Tomris Özden doğruluyor. Özden’in Kadir Yıldız’la ilgili verdiği tarifi de Akdağ’ın tanımlarına uyuyor: “Lacivert ya da koyu renk takım elbise giyer, bordo renkli kravat takar, üzerinde beyaz gömlek. Sürekli böyle dolaşırdı. Bıyıklı, uzun boylu, maganda gibi bir adamdı.”  Servet’i yönlendiren Uğur   Kadir Yıldız, ‘Servet’ kod adıyla tanınıyor Mardin’in 1990’lı yılları kelle koltukta geçiren sakinlerince. Hakkındaki rivayetler muhtelif ama Servet’in askerlerle birlikte operasyonlara çıktığı ve dönemin Kızıltepe Jandarma Komutanı olan, şimdilerde Ergenekon sanığı Atilla Uğur tarafından yönlendirildiği konusunda herkes birleşiyor. Anlatılanlara bakılırsa, Servet’in pek küçümsenmeyecek bir namı varmış bölgede: Yol keser, adam kaçırır, öldürür, hesap vermezmiş. Servet kod adlı Kadir Yıldız hakkında daha ayrıntılı bilgileri Akdağ veriyor:

“Kod ismi Servet olan bir PKK’lı, bir aşiret reisini öldürmek için görevlendirilmiş. Yapacağı iş, aşiret reisinin yoluna mayın döşemek. O terörist bu görevi yerine getirmedi. Bunun üzerine PKK, Servet hakkında infaz kararı verdi. PKK infaz kararı vermiş, diğer yandan devlet tarafından da aranıyor. Bu kişi 1990’lı yılların başında kendiliğinden teslim olarak itirafçılık yapmaya başladı. PKK hakkında çok fazla bilgi verince devlet ona kucak açtı. Hatta başka bir itirafçı bayan teröristle evlendirilerek Derik’in Bozok Köyü’ne yerleştirildi. İtirafçılar o zaman koruculardan daha üstün tutuluyordu. Kod ismi Servet olan şahıs, Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Atilla Uğur tarafından her yerde gezdirildi. Servet daha sonra Atilla Uğur’un ‘bıçak timi’ne girdi. Bıçak timi, herkesi bıçak gibi kesmesinden ötürü böyle adlandırılmıştı.

Mardin İl Alay Komutanı Rıdvan Özden, 1994 Kasım ayında il girişinde bir suikast girişiminden kurtuldu. Arabası uzun namlulu silahlarla taranmasına karşın Rıdvan Özden’e bir şey olmadı. Bana göre ona saldıranlar PKK’lı değildi. Özden bu saldırıdan kurtulduktan kısa bir süre sonra gerçek adı Kadir Yıldız olan Servet kod adlı itirafçı Mardin Alay Komutanlığı emrine koruma olarak verildi. Alayda binlerce asker var, subay var. Onlar değil, koruma olarak bir itirafçı veriliyor. Daha sonra Rıdvan Özden çatışma süsü verilerek öldürüldü. Duyumlarım şu yönde: Sözde bir çatışmada ensesinden vurulmuş kendisini koruması gerekenler tarafından.

Bununla ilgili gerçeklerin araştırılması için kamuoyu ile paylaşmak istiyorum. Rıdvan Özden’in Kadir Yıldız’dan rahatsız olduğunu da biliyorum. Kadir Yıldız bıçak timinin içindeydi. Bu kişi araştırılırsa bu bölgenin Ergenekon’unun nasıl tıkır tıkır çözüleceği görülür. Birileri Servet kod adlı itirafçı Kadir Yıldız’ı ‘bu işi çok iyi biliyor, bölgeyi tanıyor, çok yararlı olur’ diyerek Rıdvan Özden’e koruma olarak verdi. Kimdi bunlar? Kadir Yıldız, koruması olduktan sonra Rıdvan Özden öldürüldü. Devlet araştırırsa bulur  Rıdvan Özden’in Mardin’de İl Alay Komutanı olduğu dönemde Ergenekon sanıklarından Atilla Uğur Kızıltepe’de ilçe jandarma komutanıydı. Bıçak timi gibi örgütlenmelerden ‘Ebu Süfyan’ olarak da bilinen Oğuzhan Binbaşı sorumluydu. Soyadını bilmiyorum ama sarı saçlı, mavi gözlü bir binbaşıydı. Bu binbaşı, bölgenin JİTEM sorumlusu olarak biliniyordu. Kod ismiyle bildiğim Faysal ve Murat yüzbaşılar, Oğuzhan Binbaşı’ya bağlıydı. Bunların kendi aralarında organizasyonu vardı. Devlet araştırırsa bu kişilerin gerçek kimlikleri de ortaya çıkar. Özden öldürüldükten sonra da Servet kod adlı Kadir Yıldız Mardin’in Derik ilçesine bağlı Bozok’taki geçici köy koruculuğu görevinden ayrıldı. Daha sonra da sırasıyla Diyarbakır’a ve Batman’a korucu olarak atandı. Sanırım şimdi de eşiyle birlikte devlet memurluğu yapıyor. Oysa korucuların bir yönetmeliği var. Bir korucu bir köyden bir köye ilçe kaymakamlığının emri olmadan gidemez. Kadir Yıldız, korucu yönetmeliğine de aykırı olarak Özden öldürüldükten sonra üç farklı ilde çalıştı.”  Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen bir ihbar mektubu, Bedran Akdağ’ın anlatımlarını doğruluyor. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na ihbarda bulunan kişi, PKK itirafçılarının da bulunduğu 10 kişilik ‘Bıçak timi’nin 1990’lı yıllarda işlediği ileri sürülen cinayetleri anlatmış, bu bilgiler medyada yer almıştı. Mektupta Rıdvan Özden’in ölümü,  “Bıçak timi, aldığı iyi bir istihbaratla teröristlerle çatışmaya girdi. 6’sı ölü 11’i sağ olmak üzere 17 örgüt üyesi etkisiz hale getirildi. ‘Bıçak’ timi, sağ ele geçirilen 11 kişiyi de kurşuna dizerek öldürdü. Olay yerine korumalarıyla gelen Albay Rıdvan Özden de ensesine tek kurşun sıkılarak öldürüldü. Rahmetli bu time hep karşı çıkardı ve sürekli kavga ederdi” diye anlatılıyor.  PKK itirafçısından suçlama  Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı’na ifade veren ‘Fatih’ kod adlı bir PKK itirafçısı da albayın, Atilla Uğur’un kurduğu ve kendisinin de içinde bulunduğu JİTEM ekibi tarafından öldürüldüğünü söyledi. İnfaz kararını o dönemde Mardin JİTEM’in başında ‘Hoca’ ve ‘Ebu Süfyan’ isimlerini kullanan kişinin verdiğini anlatan Fatih kod adlı itirafçının anlatımları da Bedran Akdağ’ın anlatımlarıyla çakışıyor.  * Koskoca alayda askerler dururken Rıdvan Özden’e verilen koruma bir itirafçıydı. İlk kez açıklıyorum: Kod adı Servet’ti. Asıl adı Kadir Yıldız. * Özden, bu adam koruması olduktan sonra vuruldu. Sözde bir çatışma sırasında ensesinden vurulmuş koruması gerekenler tarafından. * Servet, Binbaşı Atilla Uğur tarafından her yerde gezdirildi. Daha sonra Uğur’un ‘Bıçak Timi’ne girdi. Şimdi eşiyle memurluk yapıyor.  Tomris Özden: Eşim Kadir Yıldız için uyarmıştı  Bedran Akdağ’ın Kadir Yıldız’la ilgili açıklamalarını Rıdvan Özden’in eşi Tomris Özden doğruluyor:  “Kadir Yıldız konusunda eşim beni uyarmıştı. ‘Eve gelir, bir şeye ihtiyacınız var mı diye sorar, benden bir haber getirdiğini söyler, bunlara sakın itibar etme...’ Onun eşimin koruması olduğunu bilmiyordum. Hatta ne biçim arkadaşlar ediniyor kendisine diye düşünmüştüm. Eşim, ‘Bu beni koruyor’ dedi, o kadar. Onun bilgisi dışında ‘Bu seni koruyacak’ demişler. Asıl mesele, ‘Rıdvan ne yapıyor, Kürt sorununa duyarlılığı nedir’ gibi konularda izlemek. 1994 Kasım ayının sonunda eşimin resmi aracı tarandı. Ben PKK mı taradı? diye sordum. Eşim bana, ‘Deli misin, PKK’nın Mardin’in merkezinde ne işi var’ yanıtını verdi.  Kadir Yıldız eşim öldürüldükten sonra yanıma geldi. ‘Televizyonlardan izliyorum sizi, mahvolmuşsunuz, çökmüşsünüz, bitmişsiniz, bu adam için değmez gözyaşı’ dedi. Bununla da kalmadı, ‘Hovardalık yapıyordu, cebinde beş kuruş parası yoktu, ben ona harçlık veriyordum. Ben üzülmeyin, bu olayın peşine düşmeyin diye anlatıyorum’ gibi laflar etti. Kadir Yıldız ilk geldiğinde sadece ben değil, kızım bile anladı. ‘Bu adam çok tehlikeli görünüyor’ diye şüphesini dile getirdi. Şüphelendim ama adama ‘Sen katilsin, kocamı öldürdün’ diyemem. Devlet bulsun bunu. Lacivert ya da koyu renk takım giyer, bordo renkli kravat takar, üzerinde beyaz gömlek. Sürekli böyle dolaşırdı. Bıyıklı, maganda gibi bir adamdı. Operasyonlara çıkarmış. Eşim öldürüldükten sonra oradan gitmiş. Devlet onu evlendirmiş, yer vermiş.”