İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, küresel ısınma nedeniyle Hint Okyanusu’ndan Akdeniz’e ve Türk sularına yabancı canlıların girdiğini belirtti. Prof. Dr. Öztürk, bunların takip edilmesi, Akdeniz’in petrol taşımacılığında yeni bir döneme girilmesi nedeniyle de bölgede petrol kirliliğine karşı "Acil Müdahale Eylem Planı" oluşturulması gerektiğini söyledi. Akdeniz’de Suriye, Lübnan, Mısır ve Kıbrıs uluslararası sularında araştırma yapan İÜ Su Ürünleri Fakültesine ait Yunus-S isimli araştırma gemisi, Antalya Limanı’nı ziyaret etti. Deniz Ticaret Odası Antalya Şubesinde basın toplantısı düzenleyen İÜ Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, Akdeniz’deki araştırma çalışmaları hakkında bilgi verdi.Finike çukurunda araştırmaProf. Dr. Öztürk, bundan sonraki çalışmalarını Antalya’nın Finike ilçesinin 60 mil açığında yer alan 2 bin 600 metre derinlikteki aktif fay hattı bulunun Finike Çukuru ile Kalkan’ın 70 mil açığında sürdüreceklerini, daha sonra Rodos Çukuru’nu ve Marmaris yolunu takip edip Ege’ye çıkacaklarını bildirdi. Yunus-S Araştırma gemisindeki 20 kişilik ekiple 15 gündür Akdeniz’de çalıştıklarını belirten Prof. Dr. Öztürk, Türkiye’de ilk kez Akdeniz’de uluslararası sularda araştırma yapıldığını kaydetti. Akdeniz’de oluşturulan "Münhasır Ekonomik Bölge"nin Türkiye’ye kapatılmak istendiğini ifade eden Prof. Dr. Öztürk, bu bölgede Türkiye’ye çok küçük bir alan teklif edildiğini, ancak Türkiye’nin bunu kabul etmediğini vurguladı. Münhasır Ekonomik Bölge’de hem canlı, hem cansız kaynakların korunması ve işletilmesi ile ülkelerin nüfuz alanının çok önemli olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Öztürk, şöyle konuştu: "Akdeniz’de oluşturulan Münhasır Ekonomik Bölge’de canlı kaynaklar balık, balina yunus ve aklınıza ne gelirse korunması ile petrol ve maden gibi cansız kaynakların korunması ve işletilmesi çok önemli. Türkiye dışındaki ülkeler, bu alanlarda 200 millik alanda hak ilan ederler. Akdeniz’in yeni durumu budur. Bunu tetikleyen mekanizma AB’dir. AB buralarını Avrupa suları olarak ilan etmiştir. Fakat AB’nin Avrupa suları ilan ettiği alanlar, Türkiye’nin tanımadığı alanlardır. Dolayısıyla bizim açımızdan Avrupa suları, sınırları ve tanımları olmayan, şimdilik bilinmeyen alanlardır. AB’ne girecek Türkiye’nin bu alanlarda da hakkı olmalıdır. Hem balıkçılık ve seyri sefer, hem balıkçılık ve hem de petrol kaynakları açısından."Kıyılarımızda 33 yeni balık türüKüresel ısınmaya bağlı olarak Süveyş Kanalı’ndan Akdeniz’e giriş yapan canlılar ve vereceği zararlar ile diğer zararlıların bilinmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Öztürk, şöyle devam etti: "Küresel ısınma nedeniyle Hint Okyanusu’ndan Akdeniz’e gelen canlılar var. Zehirli balıklar var. Bu balıkların iyice incelenmesi gerekir. Halkımızın bu balıkları yememesi lazım. Vatandaşlara yönelik bu konuda kampanyalar başlatılmalı. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürlüğünün takip etmesi lazım. Akdeniz’in Türkiye kıyılarına giren 33 balık türü var. Küresel ısınmayı ve sonuçlarını kabul etmek zorundayız. Küresel ısınmaya bağlı olarak yeni organizmalar oluşuyor. Akdeniz’de Türkiye ekonomisi için çok önemli olan orkinos balıklarının yumurta ve lavraları önemli. Araştırmamızda Türkiye karasuları için önemli olan Kaşalot balinaları var. Bunları çok iyi değerlendirmeliyiz. Eko turizm için çok önemli. Kısacası denizlerimizde ne olup bittiğini öğrenmek çok önemli."Küresel ısınmaya bağlı olarak geçen yıl İspanya ve İtalya kıyılarında deniz anası salgını yaşandığını, bu nedenle bu ülkelerin plajlarında turistik tesislerde kaos olduğunu belirten Prof. Dr. Öztürk, küresel ısınma nedeniyle Akdeniz sularına zehirli balıkların da girdiğini söyledi.