Akdeniz'deki can pazarı nasıl engellenir?

Akdeniz'deki can pazarı nasıl engellenir?

DW: AB Sınır Koruma Ajansı (Frontex), bir yandan mülteci sayısında azalma olurken diğer yandan Orta Akdeniz üzerinden özellikle de Libya’dan Avrupa’ya geçmeyi deneyenler olduğuna dikkat çekiyor. Uluslararası Göç Örgütü(IOM) de son dönemlerde denizde boğularak hayatını kaybeden mültecilerin sayısının arttığını açıkladı. Şu anda Orta Akdeniz'de neler oluyor?

Serhat Karakayalı: İnsanlar Akdeniz güzergahını deniyor, çünkü daha az tehlikeli olan güzergahlar bloke edilmiş durumda. Daha tehlikeli yolları tercih ediyorlar, zira Frontex bu noktalarda yok. Ayrıca insanları açık denizde geri çevirmek için elde hukuksal bir olanak da bulunmuyor. Ancak Frontex’in insan kaçakçılarına karşı koordine ettiği operasyonların aslında mültecileri taşıyan tekneleri Afrika’nın kuzeyine geri gönderme amacı taşıdığına yönelik şüpheler de var.

DW: Siz şüpheden bahsediyorsunuz, Frontex ise kurtarma operasyonlarına katıldığından…

Karakayalı: Bu söylenen yasal yoldan yapılacak tek şey… Ama bizim göçmen araştırmacılarından, saha araştırması yapanlardan bildiğimiz husus, bazı şeylerin sadece kağıt üzerinde kaldığı, bazı şeylerin ise pratikte yaşandığıdır.

DW: Sadece geçen hafta başında Orta Akdeniz güzergahında 6 bin 500 kişi Libya ile İtalya arasında boğulmaktan kurtarıldı. Uluslararası Göç Örgütü ölü sayısında artış olduğunu, 2016’da her 85 mülteciden birinin denizi geçmek isterken hayatını yitirdiğini açıkladı. 2015 yılında her 276 mülteciden biri yaşamını yitiriyordu. Bu güzergah gittikçe neden daha tehlikeli hale geliyor?

Karakayalı:Sayılardaki artışın Frontex gemilerinin de yardımıyla o bölgeyi daha yoğun gözlemlememizle bir ilişkisi olabilir. Başka bir neden olarak da insan kaçakçılarının daha fazla kar nedeniyle teknelere daha fazla mülteci doldurulması ve daha kötü teknelerle yola çıkılması gösterilebilir.

DW: Mülteci aç susuz kalıyor, şiddet ve ölümle karşılaşıyorlar. Avrupa kıyılarına ayak basmayı başaran olsa bile özellikle çok sayıda Afrikalı’nın mülteci statüsü kazanma şansı bulunmuyor. Mültecilerin internet üzerinden sosyal bağlantılarının çok iyi olduğunu biliyoruz. Başlarından geçen kötü deneyimler onları bu maceraya atılmaktan neden alıkoymuyor?

Karakayalı: Göçmenler evlerine dönüş yapmadıkları sürece, bağlantıda oldukları herkese başarı hikayelerinden bahsediyor. O kadar para ve zaman harcadıkları girişimlerinin başarısız kaldığını itiraf etmeleri kolay değil. Bizim gözümüzde onların hikayeleri bir facia. Ama birçoğunun ya yeraltına inmesi ya da güvenceli olmayan bazı ikamet olanakları ile burada kalabilmeleri onlar açısından başarı anlamına geliyor. Ama iç savaş benzeri ortamların ve aşırı yoksulluğun hakim olduğu kendi ülkelerinde yaşamaktansa böylesi yaşamak onlar için daha iyi.

DW: İtalya bir kampanya ile insanların Afrika’dan kaçmasının önüne geçmek istiyor. Bu girişim anlamlı mı, yoksa insan kaçakçıları ile mücadeleyi yoğunlaştırmak daha mı akılcı?

Karakayalı: Göçmenleri sığınmacı statüsü almaya zorlamamalı, onların yasal yollardan giriş yapmalarını olanaklı kılmalı. Avrupa kıtasının bir göç kıtası olduğunu artık itiraf etmek zorundayız. O zaman hem insanların çektiği acıları dindirmiş oluruz hem de mültecilerden korunmak için teknolojilere, personele harcadığımız milyarlık meblağlardan tasarruf etmiş oluruz. Bu paraları mültecilerin kabul edilmesi için hazırlanacak bir programa yatırıp, onları iş piyasasına dahil edebiliriz. İnsan kaçakçılarının teknelerinin ardından gitmektense mülteciler için feribotlar hazırlanabilir. Ama bunu yapabilmek için Avrupa çapında görüş birliği sağlanmalıdır. Bunun sorumluluğunu sadece Almanya üstlenemez. Zaten bu yüzden Türkiye ile sığınmacı anlaşması yapıldı. Diğer Avrupa ülkeleri mülteciler konusunda yan çizdiği için bir ara çözüm bulundu. Kaçakçılarla mücadele sonuç getirmez. Yasaklamalar ve adli yollar -tarihte de görüldüğü üzere- ihtiyacı çok çekilen şeyler söz konusu olduğunda etkili olmamıştır.