Akdoğan: Fransa'daki terör saldırısının mağduru İslam ülkeleridir

Akdoğan: Fransa'daki terör saldırısının mağduru İslam ülkeleridir

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Fransa'daki terör saldırılarına ilişkin, "Bu olayın da algı operasyonlarının mağduru da İslam ülkeleridir. Buna karşı ortak bir mücadele anlayışı geliştirilmelidir" dedi.

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Habertürk televizyonunda katıldığı programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Türkiye'de yaşananların yurtdışını, yurtdışında yaşananların ise Türkiye'yi etkilediğini belirten Akdoğan, Fransa'daki terör saldırısının dünyada genel bir çalkantı meydana getirdiğini ve küresel bir gündem yaşandığını söyledi.

Terör saldırısı karşısında Türkiye'nin ikircikli bir tavır takınmasının ve saldırıyı kınamakta geç kalmasının söz konusu olmadığını vurgulayan Akdoğan, Türkiye'nin saldırının hemen ardından olayı kınadığını ve net bir tavır aldığını dile getirdi.

Hükümetlerinin terör ve şiddetin her türlüsünü kategorik olarak reddettiğini ve bunları lanetlediğini ifade eden Akdoğan, terörün, teröristin, mağdurun ve mazlumun kimliğine bakmaksızın ilkesel bir duruş sergilediklerini belirtti.

 

'İslam dünyası mağduriyet içinde'

 

Anadolu Ajansı'nın haberine göre, Fransa'daki saldırının ardından İslam alemine dönük eleştirilerde bir haksızlığın söz konusu olduğunu ifade eden Akdoğan, şunları söyledi:

"Eleştirilen örgütlerin kurbanları ilk defa Batı'dan oldu. Her gün, her hafta, her ay İslam aleminde, İslam dünyasında kurbanlar veriliyor. O olaydan bir gün önce İstanbul'da bir polisimizi kaybettik. Aynı dakikalarda Yemen'de bir saldırı oldu 40'a yakın kişi öldü. Aynı gün Suudi Arabistan'da 3 asker öldü. Bir gün sonra Nijerya'da 2 bin kişi öldü, bir şehir yakıldı. Yani bu tür örgütler İslam aleminde her gün kan akıtıyorlar. Bu işin mağduru biziz. Bunu net ortaya koymak lazım. Bu ortak bir sorundur, ortak bir tehdittir. Bizim kanımız akıyor, biz canımızı kaybediyoruz. İkincisi, algı operasyonlarının yine biz mağduru oluyoruz. Bu olaydan sonra hemen algı operasyonu başladı. İslamofobinin nasıl tırmandığını gördük, ne tür tweet'ler atıldığını, haberler yapıldığını gördük. Yani İslam dünyası burada iki türlü mağduriyet içerisinde. Hem bu örgütlerin hedefi durumunda hem de algı operasyonlarında yine İslam dünyasındaki ülkeler, halklar bundan bir şekilde yara alıyorlar. Bu yüzden ikircikli bir tavır söz konusu değildir. Bu olayları biz lanetliyoruz. Buna karşı ortak mücadele verilmesi gerektiğini vurgulayan biziz."

Avrupa'da terör hadisesi olduğunda büyük tepkiler verildiğine dikkati çeken Akdoğan, benzer bir hadisenin İslam coğrafyasındaki bir ülkede yaşanması halinde de aynı desteğin ve ortak hareket etme psikolojisinin gelişmesi gerektiğini vurguladı.

Akdoğan, "Bu olayın öncelikli mağduru İslam ülkeleridir. Algı operasyonlarının mağduru da İslam ülkeleridir. Buna karşı ortak bir mücadele anlayışı geliştirilmelidir. İstanbul ve Yemen'de olduğunda da dünya aynı şekilde kınayabilmeli, tepki gösterebilmeli, yanımızda yer alabilmeli ve taziyede bulunabilmelidir" diye konuştu.

 

'Türkiye'de yapılan bazı yorumlar İslamofobi'ye zemin oluşturuyor'

 

"İyi terörist-kötü terörist" anlayışının artık devre dışı kalması gerektiğini dile getiren Akdoğan, başkaları zarar gördüğünde ses çıkartmayan ama kendisi zarar gördüğünde ortalığı ayağa kaldıran bir yaklaşımın çifte standart olduğunun altını çizdi.

Türkiye'nin on binlerce insanını kaybeden bir ülke olarak, teröre karşı ortak hareket edilmesini önerdiğini bildiren Akdoğan, ortak mücadele anlayışının geliştirilmesi gerektiğini yineledi.

Fransa'daki saldırının sonrasında Türkiye'de yapılan bazı yorumların da İslamofobiye zemin oluşturduğuna dikkati çeken Akdoğan, şöyle konuştu:

"AK Parti iktidarı, AK Parti felsefesi silaha, teröre, şiddete başvuran anlayışın tam karşı kutbudur. İslam dünyasında, İslam ile demokrasinin bir arada götürülebileceğini gösteren, kategorik olarak diğer yöntemi reddeden, içerisinde laiklik ve demokrasinin de olduğu çoğulcu anlayışlı siyaset kültürünü kabul eden, bunu uygulayan ve bunu da örnek olarak gösteren bir modeldir AK Parti ve son dönemde Türkiye. Bu yüzden, ülkemizde birilerinin AK Parti ile Türkiye ile ilişkilendirilmeye çalışılan algı operasyonunun bir parçası olması bizi üzüyor. Son dönemde bunu çokça görüyoruz. Genelde hükümeti zayıflatmaya dönük ama bazen de Türkiye'yi biraz daha baskılamaya dönük bir algı operasyonu, medya manipülasyonu olduğunu görüyoruz. Adeta küresel bir siyaset mühendisliği yapılmaya ve bir şekilde Türkiye'ye ayar verilmeye çalışılıyor. Türkiye'nin büyümesi, güçlenmesi, bölgesel bir aktör olması Türkiye'yi biraz daha dizginlemek ve özelde ise AK Parti'yi biraz daha zayıflatabilmek için bir konsorsiyum şeklinde bir algı operasyonu, bir psikolojik harekat yürütüldüğünü görüyoruz. Otoriterleşme propagandası, terör örgütlerine, radikal unsurlarına destek oluyor propagandası, eksen kayması propagandası. Yani türlü türlü tezviratlarla bir şekilde Türkiye'yi baskılamaya dönük bir çaba olduğunu zaten görüyoruz. Farklı ülkelerin buna zemin hazırladığını da görüyoruz."

Ortadoğu'da bir dalganın olduğunu bunu sadece Türkiye'nin eleştirdiğini anlatan Akdoğan, Arap Baharı'nın tersine çeviren bir anlayışın olduğunu, bunun da zalim ve diktatör rejimlerin güç bulmasına, muhaliflerin ise dışlanmasına, yeraltına itilmesine ve radikalleşmesine sebep olduğu tespitinde bulundu.

Akdoğan, insanların hayatını eline silah alarak yok eden bir örgüt ile türlü kumpas ve komplolar kurarak insanların hayatını mahveden, hak hukuk tanımayan anlayışların hep aynı kefede bulunduğunu ifade ederek, söz konusu hastalıklı yaklaşımların ortak amacının hedefe ulaşmak için her yolu mubah görmeleri olduğunu söyledi.