Akdoğan: Öcalan bölgesel aktörlük, PYD de Suriye'de statü peşinde

Akdoğan: Öcalan bölgesel aktörlük, PYD de Suriye'de statü peşinde

AKP Ankara Milletvekili ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, çözüm sürecine ilişkin olarak, "Öcalan Suriye’deki gelişmeler üzerinden kendisine bölgesel bir aktörlük ve rol üretmeye çalışıyor. PYD’nin Suriye Kürtleri üzerinde kısmi etkinlik kurması, Kuzey Irak’ta yapılacak muhtemel Konferans gibi konular Öcalan’ı böyle bir düşünceye sevkediyor. PKK üzerinden ulaşmaya çalıştığı araçsal rolü, PYD üzerinden stratejik role çıkarmaya çalışıyor. PYD’nin Suriye’de yaşanan kaosu fırsat bilerek yakın zamanda bir statü elde edeceği tahayyülü, Türkiye’deki demokratik reformları küçümseyen bir tatminsizlik ve şımarıklık üretiyor" dedi.

Akdoğan'ın Star gazetesinde "PYD üzerinden stratejik rol tahayyülü" başlığıyla yayımlanan (20 Ağustos 2013) yazısı şöyle:

 

PYD üzerinden stratejik rol tahayyülü

 

Terör, devleti tehdit, dayatma ve şantajla hizaya getirmek için başvurulan bir yöntemdir. Şuan devam etmekte olan süreç “eylemsizlik ve Türkiye’yi terk etme” şeklinde farklı bir kulvarda devam ediyor. Terör yönteminin dayandığı tehdit, dayatma ve şantajın bu sürecin ruhuna uygun düşmeyeceği çok açık. Buna rağmen PKK her fırsatta hükümete yönelik bu anlama gelen açıklamalar yapıyor. Cemil Bayık, daha büyük savaş tehdidi savuruyor, ikinci aşamaya geçilmezse sürecin biteceği şantajını tekrarlıyor, hükümetin belli adımları belli tarihler içinde atmasına yönelik dayatmalardan bir türlü vazgeçmiyor. Terör tehdidi ve dayatmasına hiçbir zaman eyvallah etmeyen hükümetin süreci zehirleyen bu tür şantajvari açıklamalara eyvallah etmesi de mümkün değildir.

Hükümete ve Başbakan’a yönelik ağır suçlama ve hakaretler bilinçli olarak halkta var olan güveni sarsmayı hedefliyor. Kandil, sürecin mimarı olarak Öcalan’ı gösteriyor ve süreçten dolayı hükümetin siyasi fayda sağlamaması için elinden gelen çabayı gösteriyor. Hem her adımı hükümetten bekliyor, hem de halkın hükümete şükran hissetmesini engellemeye çalışıyor. Dikkat edilirse söylem düzeyinde hükümetin ‘kötü’ ve ‘düşman’ algısı güçlendirilmeye ve bölge halkının sempatisi kırılmaya çalışılıyor. Örgüt ve uzantıları, sürekli muhalefet ve düşmanlık üreterek tabanını canlı tutmak istiyor. Karakol, korucu, baraj gösterileri muhalif karakteri korumanın enstrümanları...

AK Parti iktidarının bugüne kadar Kürt meselesine yönelik attığı her adım örgüt tarafından ya görmezden gelindi, ya küçümsendi ya da kendi mücadelesinin sonucu gibi gösterildi. En son Bayık, “göstermelik ve kandırma amaçlı paketlere” başvurulduğunu ve oyalama adımları atılacağını söyleyerek hükümetin çalışmalarına karşı negatif bir algı üretmeye çalıştı. Kin ve nefret söylemlerinden vazgeçmeyen bir anlayışın, demokratik reformlar konusunda da önyargıyı beslemesi şaşırtıcı değil.

***

Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’yi terk eden PKK’lıların oranının yüzde 20’yi geçmediğine dair sözlerine Kandil alelacele cevap verdi. Başbakanın sözlerini saptırma ve bilinçli çarpıtma olarak niteledi. Oysa onlar da hakikatin ne olduğunu bal gibi biliyorlar. “Güçlerimiz tarafından Türk ordusuna ve güvenlik kuvvetlerine karşı tek bir mermi sıkılmamıştır” sözü nasıl gerçeği yansıtmıyorsa, “Geri çekilme kararına da güçlerimiz harfiyen uymuş ve uygulama süreci devam etmektedir” sözleri de hakikati yansıtmıyor.

Türkiye’yi fiilen terk eden örgüt üyelerinin oranı yüzde 20’ler sınırındadır. Bunu bilen örgüt kendini savunmak için tüm unsurların hareket halinde olduğunu ve sınırı geçmenin aylar alabildiğini söylemektedir. Oysa bu da doğru değildir. Hareket halinde olanların veya yer değiştirenlerin oranı da yüzde 10’u geçmemektedir.

***

Abdullah Öcalan son açıklamasında kendisine ‘araçsal’ değil ‘stratejik’ konum biçilmesi gerektiğini söylüyor. PKK’nın eylemsizlik kararı, Türkiye’yi terk etmesi ve silah bırakması gibi adımların atılmasında Öcalan’ın ne kadar etkili olduğu ve nihai noktaya ulaşılıp ulaşılamayacağı henüz belli değil.

Öcalan Suriye’deki gelişmeler üzerinden kendisine bölgesel bir aktörlük ve rol üretmeye çalışıyor. PYD’nin Suriye Kürtleri üzerinde kısmi etkinlik kurması, Kuzey Irak’ta yapılacak muhtemel Konferans gibi konular Öcalan’ı böyle bir düşünceye sevkediyor. PKK üzerinden ulaşmaya çalıştığı araçsal rolü, PYD üzerinden stratejik role çıkarmaya çalışıyor.

PYD’nin Suriye’de yaşanan kaosu fırsat bilerek yakın zamanda bir statü elde edeceği tahayyülü, Türkiye’deki demokratik reformları küçümseyen bir tatminsizlik ve şımarıklık üretiyor.

Çözüm sürecini kararlılıkla ve sabırla devam ettiren AK Parti iktidarı ise tüm gelişmeleri yakında takip ediyor ve Türkiye’nin çıkarlarını en üst düzeyde korumaya çalışıyor.