Eski Başbakanlık Danışmanı, Hürriyet yazarı Akif Beki eski AB Bakanı Egemen Bağış'ın “Artık dünya tek kutuplu güç merkezinden çok kutuplu güç merkezlerine dönüşen bir süreci yaşayacak diye düşünüyorum” açıklamasıyla ilgili olarak "Başkaları hayal görse bile Egemen Bağış gerçekçidir. Hem Washington’ı hem Ankara’yı içeriden bilir. O da aynı rüzgâra kapıldığına göre, ‘acaba’ diyorum; ÖSO’yu çoktan gözden çıkardı Ankara. Esad politikasını da değiştirdi, al-ver için cepte hazır bekletiyor da. Bizim mi haberimiz yok" dedi.
Akif Beki'nin "Esad ne olacak Egemen Bey?" başlığıyla yayımlanan (16 Kasım 2016) yazısı şöyle:
Eski AB Bakanı Egemen Bağış, Trump döneminin başlamasını umut ve heyecanla bekleyenlerden.
Bir İnternet sitesi için “Dünya Trump’la nereye gider” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Her alanda Türkiye’nin tezlerine daha yakın duran bir başkan olacağını söylüyor.
İktidara hâkim olan genel hava da bu.
Oysa Trump aynı gün baklayı ağzından çıkardı.
“Suriye’de Esad’la savaşmak, Rusya’yla savaşmakla sonuçlanır” dedi.
Rusya’yla ilişkileri onarıp birlikte hareket etmekten söz etti.
Trump dönemi, birçok konuda Ankara için daha iyi olacak, elimizi rahatlatacak.
Bu da bizim için daha iyi olacak mı? Bu da elimizi rahatlatacak mı?
Yeni başkanın felsefesi basit: “Esad IŞİD’le savaşıyor, biz de IŞİD’le savaşıyoruz. Ve bizim IŞİD’den kurtulmamız lazım...”
Mantığı düz ve iş bitirici: “Kim olduğunu bilmediğimiz muhalifleri destekleyeceğimize Esad’ı ve Suriye rejimini desteklemek en iyi yol...”
Dolayısıyla Trump’la yeni bir sayfa açmanın önünde küçük bir handikap var; Esad’ın akıbeti...
Başka her konuda Ankara’nın tezlerine yaklaşan bir başkana, Esad konusunda da Ankara yaklaşabilecek mi?
Yoksa seçici mi davranıyoruz; Trump’ın söyledikleri arasından duymak istediklerimizi duyup istemediklerimizi kulak arkası mı ediyoruz?
Egemen Bağış asıl bu konudaki görüşünü yazmalı. Suriye politikamızda köklü bir revizyona gitmeye zorlayacak mı bizi Trump, zorlamayacak mı?
Esad’a bakışımızda radikal bir değişiklik öneriyor mu, önermiyor mu?
Ve en önemlisi, Ankara Trump’la bu keskin virajı almaya hazır mı, değil mi?
‘Türkiye-ABD ilişkileri nasıl etkilenecek’ sorusuna, tereddütsüz ‘olumlu’ cevabını veriyor Bağış.
Selefi Obama’ya kıyasla “Türkiye ile daha sıcak ilişkiler kurmaya çalışacaktır” diyor.
“FETÖ başının iadesi başta olmak üzere Irak, Suriye ve tüm Ortadoğu politikalarında Türkiye’nin tezlerine daha yakın” durduğunu söylüyor Trump’ın.
‘Karamsar mı olmalıyız yoksa iyimser mi’ sorusuna karşılık, öyle bir iyimserlik pompalıyor ki...
Şöyle bir tablo çiziyor:
“Putin’den aldığı tebrik mektubunu dahi ballandırarak anlatan Başkan Trump asırlardır Doğu ve Batı, Avrupa ve Asya, arz ve talep arasında güvenilir bir köprü olduğunu kanıtlamış Türkiye üzerinden bölgeyle diyalog kurma fırsatını kaçırmayacaktır...”
* * *
Toz pembe bir tasvir. Fakat bir bilinmeyeni var.
Bölgeyle diyaloğunu Türkiye üzerinden kurması umuluyor Trump’ın.
Ya Trump, Türkiye’nin de kendisi üzerinden Esad’la diyalog kurmasını isterse... Bunda da diretirse...
Ve Ankara, Esad’a karşı desteklediği muhalif gruplara, yani Özgür Suriye Ordusu’na sırt dönmez... Esad’ın kalmasına razı gelmezse... ‘Asıl düşman’ IŞİD’le savaşta Esad’ı dost edinmeye ikna olmazsa...
Sadece Trump’la değil, Esad’ın geleceği hakkında Trump’la el sıkışan Putin’le de ilişkilerimiz nasıl etkilenecek?
Hazırlıklar, 20 Ocak’tan itibaren Trump dizginleri ele alacak ve ilişkilerimizde bahar havası esecek diye yapılıyor.
Başkaları hayal görse bile Egemen Bağış gerçekçidir. Hem Washington’ı hem Ankara’yı içeriden bilir.
O da aynı rüzgâra kapıldığına göre...
‘Acaba’ diyorum; ÖSO’yu çoktan gözden çıkardı Ankara... Esad politikasını da değiştirdi, al-ver için cepte hazır bekletiyor da... Bizim mi haberimiz yok.
Sayın Bağış bildiklerini bizimle de paylaşmak isterse bu köşeyi açmaya her an varım. Yeter ki merakımızı gidersin.