Eski Başbakanlık Danışmanı ve Hürriyet Akif Beki, Başbakan Binali Yıldırım'ın Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz'a yönelik kullandığı “Senin çizgine falan biz bakamayız, o çizginin üstüne bir çizgi de biz çekeriz” ifadesini eleştirdi. "Milli duyguları şahlandırdı, Schulz’a ağzının payını verdi, eyvallah" diyen Beki, "Çıkarlarımızı parçası olmakta gördüğümüz bir dünyayla restleşe restleşe içe kapanırsak Schulz ne kaybedecek?" diye yazdı. Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, "Murat Sabucu ve Cumhuriyet'teki diğer gazetecilerin gözaltına alınması, Türkiye'de ifade özgürlüğüne ilişkin kırmızı çizginin bir kez daha aşılması anlamına geliyor" demişti.
Akif Beki'nin "Ya sapık diye asılsaydı" başlığıyla yayımlanan (2 Kasım 2016) yazısı şöyle:
Dün Bahçeli'nin grup konuşmasını dinlerken aklıma o örnek geldi.
İdam cezasının geri getirilmesine destek veriyor MHP lideri.
AK Parti’ye ‘Lafı uzatmayın, getirecekseniz getirin çıkaralım’ diyor.
Herhalde ‘İdamı en çok kim için isterdiniz’ diye sorulsa... İdama karşı olanlardan bile ‘çocuk istismarcıları için’ cevabını alırdınız.
O yüzden hatırladım olayı.
2002 yılında medya, ‘Ümraniye sapığı’ haberleriyle çalkalanıyordu...
***
Bir robot resim vardı.
Ona uyan B.A. adlı bir kişi yakalandı.
Büyük haberdi. Medya hep onun sapıklıklarından bahsediyordu.
Korkunç bir öfke ve infial uyandırmıştı.
Değil asılmak, değil kurşuna dizilmek, diri diri yakılsa çoğumuzun yüreği soğumazdı.
Ancak bir ay sonra yanlış kişi olduğu anlaşıldı.
Gerçek sapık bulununca sahtesi kurtuldu.
B.A.’nın adı kâğıt üstünde temize çıktı, masumdu. Salıverildi.
Fakat adı çıkmış, yüzü tanınmış, hayatı kararmıştı bir kere.
‘Ümraniye sapığı’ olarak damgalanmıştı. O damgayı ne yapsa silemeyecekti.
***
Hayatı bir daha eskisi gibi olmayacaktı velhasıl, olmadı da.
5 Mart 2010’da yani tam 8 yıl sonra gazetelere bir kez daha haber oldu.
Kendi ağzından nasıl bir linç çarkına kurban edildiği yazılıp çiziliyordu.
Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nda medya mağduru olarak konuşturulmuştu.
B.A., “Bugün bile sokakta beni görenler ‘Ümraniye sapığı’ diye işaret ediyor” şeklinde yakınıyordu.
Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz, Cumhuriyet gazetesine operasyonla kırmızı çizginin aşıldığını söyledi.
Başbakan Yıldırım da “Senin çizgine falan biz bakamayız, o çizginin üstüne bir çizgi de biz çekeriz” dedi.
Milli duyguları şahlandırdı, Schulz’a ağzının payını verdi, eyvallah da...
Çıkarlarımızı parçası olmakta gördüğümüz bir dünyayla restleşe restleşe içe kapanırsak Schulz ne kaybedecek?