Akif Beki: Bir çekişmeyi daha kazanma fırsatını AK Parti'ye, olsa olsa tutucu CHP'liler geri verebilir, başkası değil

Akif Beki: Bir çekişmeyi daha kazanma fırsatını AK Parti'ye, olsa olsa tutucu CHP'liler geri verebilir, başkası değil

Karar yazarı Akif Beki, 24 Haziran'da yapılacak erken seçimler için CHP'nin ittifak partisi AKP'nin karşısına çıakracağı cumhurbaşkanı adayına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. CHP'de bir yandan ittifak partilerinin, bir yandan da karşı kutuptaki yardımcılarının bastırdığını söyleyen Beki, "Ya kırılgan 'Evet'çilerle dağınık 'Hayır'cıları uzlaştıracak bir aday seçilecek. Ya da Hayır cephesini bölerek siyaseti eski kutuplaşma mevzilerine itecek bir aday" dedi. "CeHaPe zihniyeti’yle hesaplaşmaktan bir yıl önce çıkmıştı olay. Şeytan taşlayarak güle oynaya bir çekişmeyi daha kazanma fırsatını AK Parti’ye, bu saatten sonra olsa olsa tutucu CHP’liler geri verebilir. Başkası değil" ifadesini kullandı.

Akif Beki'nin, "CeHaPe zihniyeti’nden çıkmıştı oysa olay" başlığıyla (25 Nisan 2018) yayımlanan yazısı şöyle:

Dün grup konuşmasını dinledim; Kılıçdaroğlu ‘erkeksen aday ol’ kışkırtmalarına gelmiyor, kızıştıranların kızıştırmalarına uymuyor, cesarete teşvik zokalarını kendi deyimiyle ‘yemiyor’.

Yani sinir uçlarına basılarak karşıdan yönlendirilemiyor artık muhalefet.

CHP, kutuplaştırma sihirbazlığının kontrolünden çıktı da denilebilir.

Biçilen rolü oynamama bilinciyle hamlelerini planlıyor Kılıçdaroğlu.

Cumhurbaşkanlığına aday olmamak da bunların en başında.

16 Nisan referandumundan sonra yazmıştım, sonuç iki şeyi gösteriyordu.

Bir; itibarsızlaştırma siyasetinde deniz bitmişti.

Tercihinden dolayı milletin yarısını kriminalize edemezdiniz. Teröristlerin safında yer aldığını söyleyemezdiniz. Düşmanlaştıramaz, hain diye mimleyemezdiniz. Yerli ve millilikten kovamazdınız.

Yüzde 49’un güçlü Türkiye istemediğinden de dem vuramazdınız.

Hele şimdi Milli Görüşçü Saadet Partisi faktörü ile Abdullah Gül’lü senaryolar ortamı domine ederken hiç sökmez şeytanlaştırma kampanyaları.

İki; kutuplaştırma siyasetinde de deniz bitmişti.

Siyaseti etnik ve dini kimliklerin çatışmasına hapsetme kolaycılığı, ömrünü tamamlamamış gibi yapamazdınız.

Değerler ve semboller üzerinden toplumu kutuplaştırarak kazanma yöntemini daha fazla çalıştıramazdınız, son sınırlarına ulaşmıştı.

“Kimlik siyasetinin bütün kartları masaya sürüldü. Kutuplaştırma siyasetinin bütün kozları oynandı. Arkasına kara propagandanın bütün araç ve imkânları koşuldu.

Ancak görüldü ki oy üstüne ilave oy koymuyor.

Daha fazlasını toplamıyor.

Bu tarzın son kullanma tarihi, 16 Nisan’da doldu” diye yazmıştım.

Popülist istismarlar bundan sonra ters döner, bumerang gibi sahibini vururdu.

O eski kampların duvarları aşılmıştı.

Evet demeyenleri aynı kaba sokamazdınız.

Hayırcıları da bir etnik aidiyete indirgeyemez, bir siyasi kimliğe sığdıramaz, bir mezhepe bağlayamazdınız.

Hayır kampanyasının başını CHP çekti. Ama hayır oylarının tamamını CHP’ye de mal edemezdiniz...

İşte bu yeni durumu en iyi Kılıçdaroğlu kavramış görünüyor. Hayırcılarla pişman ya da tereddütlü Evetçileri barıştıracak bir adaya ancak Erdoğan karşısında şans tanıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da mutlaka farkında yeni gerçekliğin. Fakat siyasetini değiştirmek yerine, CHP’yi taştığı kamp duvarlarının ardına geri dönmeye zorluyor.

***

CHP’li bir aday, rakibin tam da istenen kıvama gelmesi demek. Yani yarışın, AK Parti’ye banko galibiyet garantisi veren ideolojik zıtlaşma ve inatlaşmalar minderine tekrar çekilmesi...

Kılıçdaroğlu dirense bile CHP içinden de bu senaryonun şahin taraftarları var.

Bir yandan ittifak partileri, bir yandan da karşı kutuptaki yardımcıları bastırıyor.

Ya kırılgan Evetçilerle dağınık Hayırcıları uzlaştıracak bir aday seçilecek. Ya da Hayır cephesini bölerek siyaseti eski kutuplaşma mevzilerine itecek bir aday...

‘CeHaPe zihniyeti’yle hesaplaşmaktan bir yıl önce çıkmıştı olay.

Şeytan taşlayarak güle oynaya bir çekişmeyi daha kazanma fırsatını AK Parti’ye, bu saatten sonra olsa olsa tutucu CHP’liler geri verebilir. Başkası değil.