Akif Beki: Hollanda üfürüğümüzle yıkıldı, anaları ağladı; daha ne olsun, ısırık mı alınsın?

Akif Beki: Hollanda üfürüğümüzle yıkıldı, anaları ağladı; daha ne olsun, ısırık mı alınsın?

Eski Başbakanlık Danışmanı ve Hürriyet yazarı Akif Beki, Hollanda ile Türkiye arasında yaşanan "ziyaret" krizine ilişkin olarak "Üfürüğümüzle bile yıkıldılar. Daha nasıl bedel ödettirilecek. Bir de ısırık mı alınsın, lafın arkasına icraat mı konsun istiyor Kılıçdaroğlu?" dedi. Beki, "Ağzımıza geleni ardımıza koyduk mu, daha ne yapacaktı Türkiye? Daha ne yapacaktı, tek ayak üstüne kaldırıp tahtaya yüz kere ‘özür dilerim’ mi yazdıracaktı? Dilimizle dövdük, mahvıperişan oldular, anaları ağladı" diye yazdı. 

Akif Beki'nin "Kılıçdaroğlu daha ne istiyor Allah aşkına!" başlığıyla yayımlanan (18 Mart 2017) yazısı şöyle:

Rotterdam'ın İstanbul’la kardeş şehir protokolü iptal edildi...

Törenle yırtıp atabiliyorlar mı, ‘Alın başınıza çalın’ diyebiliyorlar mı?

Büyükelçileri bir süre daha cezalı. Ankara’ya gelmesin, büyükelçiliğe uğramasın, ortalıkta görünmesin istedi Dışişlerimiz...

Çıkıp gelebiliyor mu? ‘Daha da göndermeyiz’ diyebiliyorlar mı?  Geri çektiklerini söyleyebiliyorlar mı?

Ya da bizimkini ‘istenmeyen adam’ ilan edebiliyorlar mı bakalım? ‘Büyükelçinizi çekin, sefaretinizi de kapatın’ diyebiliyorlar mı?

Devlet adamlarına yasak koydu hükümet, diplomatik uçuşlarına hava sahamızı kapattı...

Karadan gelmeye kalkabiliyorlar mı? Bir bakanlarını arabaya bindirip yollayabiliyorlar mı?

Türkiye-Hollanda Dostluk Grubu’nu dağıttı Meclis...

Var mı bir dedikleri, gıkları çıkıyor mu? Misillemede bulunabiliyorlar mı?

Dışişleri Bakanımız Çavuşoğlu, Başbakan Rutte’ye ‘Sen neyin lalesisin’ diye çıkıştı...

Yemediler mi lafı? Hakareti sahibine iade edebiliyorlar mı? Çene kuvvetleri yetiyor mu?

Çavuşoğlu baktı ses gelmiyor, ‘Başbakanınız adam değil adam’ dedi...

Korkudan dillerini yutmuş gibi suspus olmadılar mı? Azara, azarla mı mukabele ettiler? Dilleri bağlandı, dönüyor mu bir daha?

Kapıttan kaplanmış yahu bunlar

Bizim göze aldıklarımızı değil akılları, hayalleri bile almıyor.

Paniklediler, arayı düzeltmek için çırpınıyorlar.

Var mı dil dövüşünde üstümüze? Ağzına geleni söyledi işte yetkililerimiz.

Yaydan fırlayan ok gibi yağmadı mı başlarına, kevgire dönmediler mi?

Üfürüğümüzle bile yıkıldılar. Daha nasıl bedel ödettirilecek... Bir de ısırık mı alınsın, lafın arkasına icraat mı konsun istiyor Kılıçdaroğlu?

Avrupa’nın başındaki felaket yalnızca bir İslamofobi faciası değil, İslamofobi’yi oy toplamak için kullanan siyasi popülizm faciası...

‘Bu kadar popülizm iç politikada komünizm, dış politikada faşizm getirir’demeden... Biz de mi tersinden aynı yanlışa düşelim?

Dişimizi gösterdik, pabucun pahalı olduğunu anladılar. Evvel Allah yine muzaffer, namağlup ve yenilmezken ticari yasaklar koyup kaybeden mi olalım, milli menfaatimizi düşünmeyelim mi?

Laflarımızın altında kaldılar, kalkamıyorlar

 

Çocuk cezalandırır gibi, paket paket yaptırım uyguluyor hükümet. Ağzına geleni ardına koymuyor. Bin pişman ediyor kendini bilmezleri.

Ama CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nu kesmiyor adımlar.

Ağzımıza geleni ardımıza koyduk mu, daha ne yapacaktı Türkiye?

Daha ne yapacaktı, tek ayak üstüne kaldırıp tahtaya yüz kere ‘özür dilerim’ mi yazdıracaktı?

Dilimizle dövdük, mahvıperişan oldular, anaları ağladı.

Yine de dil kaldırabiliyorlar mı?

Kılıçdaroğlu hâlâ ‘Lafla peynir gemisi yürümez’ diyor.

Laf bombardımanına tuttuk, her bir sözümüz gülle olup suratlarında patladı, şarapnel parçası gibi vurdu, saplandı kafalarına.

Arkasını daha nasıl getirsin hükümet?

Hani bir mukabeleleri, hani bir misliyle karşılıkları? Kısmadılar mı kuyruklarını?

İflahları bile söküldü. Dil dökmeye, kıvranmaya başladılar. ‘Uzatmayalım, barış yemeği yiyelim’ sinyalleri çakıyorlar.

Beyaz bayrak çektirdik ezici bir zafer kazandık yani. Daha nesine yetmiyor Kılıçdaroğlu’nun?

Başlamışken Rusya'ya da mı dalsaydık yani

Foyalarını çıkardık meydana, “Türkiye’den kaçan teröristlerin sığınağı Hollanda”dedik. Aynısını Almanya için de söyledik, bütün AB için de tekrarladık.

E şimdi AB, aşırı sağın popülist rüzgârıyla içe kapanıyor diye... Biz de ters rüzgârla kapımızı AB’ye kapayıp Rusya’ya mı açılalım, hepten Putin’in eline mi kalalım?

Makyajlarını döktük, façalarını çizip bozduk Merkel ile Rutte’nin.

PYD ofisine kucak açtılar, PKK’yı terörist saymadılar, armalarını kollarına taktılar eyvallah da... Ne yapalım yani, Putin’le Trump’ı da mı haşlayalım, onlara da mı dünyanın kaç bucak olduğunu gösterelim?

‘Küffar tek millettir, hepsi Haçlı bunların’ mı diyelim, din savaşı mı çıkaralım, ne bekliyor sahi?

Avrupa'yı hayır oylarıyla inletmek içinse

‘Rutte, popülizmin üstüne popülizmle giderek popülizmi sandığa gömdü. Ben niye yapamayayım’ diyorsa...

Yangını yangınla söndürmek için benzin döküyorsa hesapta...

Hadi neyse.

Fakat krizden CHP için fırsat çıkarmaya uğraşıyor da...

Avrupa’daki İslam düşmanı aşırı uçların öbür ucuna AK Parti’yi oturtmaya, karşı kutbuna Hıristiyan-Avrupa düşmanlığını yerleştirmeye çalışıyorsa... İktidarı, ondan popülist davranarak sıkıştırıyor, ne vurursa iki katına bunun için kışkırtıyorsa...

Siyasi yararı uğruna hilal-haç kutuplaşmasına çeviriyor, kavgayı bu yüzden körükleyip kızıştırıyorsa...

Pes vallahi, çok ayıp ediyor.