Akif Beki: O polis arkadan kelepçelenmeyi kendisi istedi

Akif Beki: O polis arkadan kelepçelenmeyi kendisi istedi

Eski Başbakanlık Danışmanı ve Hürriyet gazetesi yazarı Akif Beki, eski Terörle Mücadele Müdürü Yurt Atayün’ün emniyete yönelik operasyon kapsamında gözaltına alınırken kelepçelenmesi hakkında, “‘Kelepçe öyle takılmaz, böyle takılır’ meselesi sanmıştım. Gel gör ki değilmiş... İnanmazsınız, arkadan kelepçelenmeyi kendi istemiş. ‘Madem kelepçeleyeceksiniz, arkadan kelepçeleyin’ demiş. Meslektaşları da çaresiz, bir tutanakla isteğini kayda geçirip öyle bağlamışlar ellerini. İç yüzünü bilmeden, bir hışımla ilk bulduğuma verip veriştirmeye kalktım ben de, fakat yanlış alarm çıktı. Kazın ayağı meğer başkaymış... E hala mı 'algı operasyonu' birader!" dedi.

Akif Beki’nin Hürriyet’te, “Bakın niye arkadan kelepçelenmiş” başlığıyla yayımlanan (24 Temmuz 2014) başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

 

Bakın niye arkadan kelepçelenmiş

 

Eski Terörle Mücadele Müdürü, bir terör zanlısı gibi, azılı bir suçlu gibi ellerine arkadan kelepçe takılarak sağlık kontrolüne getirilip götürülüyor.

İntikam için mi?

17 ve 25 Aralık kumpaslarının öcünü almak için mi?

Direndi, artistlik yaptı da ondan mı? Gününü görsün diye mi?

Ezmek, horlamak, aşağılamak için mi?

Patronun kim olduğunu göstermek için mi? Güç gösterisinden mi?

MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı kah KCK'lı, kah İran casusu diye dinleyip kaydetmenin, düzmece isnatlarla terör örgütüne sokup ellerine kelepçe takmaya yeltenmenin bedelini ödetmek için mi?

"Dünyanın kaç bucak olduğunu bellesin, ibreti alem olsun" diye mi?

Başbakan'ı, bakanları, gazeteci, akademisyen ve kanaat önderi binlerce kişiyi uyduruk gerekçelerle Selam Terör Örgütü üyeliğinden dinleyip karanlık amaçlar doğrultusunda arşivlemek neymiş öğretmek... İçeride çeteleşmiş birkaç polis parçasına haddini bildirmek için mi?

Vaktiyle 'Paralel Yapı'nın pervasız gözaltı uygulamalarında gördüğümüz gibi burun sürtmek için mi?

"Yetkisini kötüye kullanarak iktidara kumpas kuranların sonu berbat olur" dedirtmek için mi?

Yıldırmak, sindirmek, gözdağı vermek için mi?

'Dokunan yanar' duygusunu bu kez terse çevirmek, devletin büyüklüğünü unutulmaz bir dersle paralel belleklere kazımak için mi?

 

***

 

Her neyse, bu fotoğrafta bir terslik var.

İstanbul emniyetindeki 'Paralel Yapı' operasyonunda birçok eski polis şefi gözaltına alındı.

Ama diğer meslektaşları önden kelepçelenirken eski terörle mücadele müdürü Yurt Atayün'e arkadan kelepçe vuruldu.

Neden?..

 

***

 

Telefonla ifadeye çağrıldı, kendi ayaklarıyla gitti oysa.

Takışmadı, polise zorluk morluk çıkarmadı.

Avukatı Niyazi Atasoy söyleniyor, "Yurt Bey'e bir terbiyesizlik yapıldı. Ters kelepçe bilinçli takıldı" diye.

Yurt Atayün de feryat figan isyanlarda. Kameralar önünde bağırıyor, “Kendim teslim oldum, yine de arkadan kelepçelediler. Tamamen siyasi saiklerden” diyor.

İnsanı infiale sevk etmez mi bu fotoğraf, cemaati galeyana getirmez mi?

"İntikam operasyonu mu yapılıyor, adalet mi aranıyor arkadaş" diye söyletmez mi?

 

***

 

Suçlamalar ciddi ve ağır...

Soruşturulsun, yanlış yapanın yanına konmasın, hak yerini bulsun...

Cemaat sözcülerinin hep dediği gibi hukuksuz dinlemeler, casusluk tapeleri, polis ve yargıda paralel örgütlenme varsa tabii ki cezasız kalmasın...

Ancak kılı kırk yaran bir hakkaniyet ve adaletle muamele edilsin, haksızlık yapılmasın, eziyette bulunulmasın.

Ortada vahim suçlar var da... Daha o suçları kimlerin işlediğine dair kesinleşmiş yargı kararları yokken gözaltı işlemini cezalandırmaya dönüştürmek zulüm değil mi?

 

***

 

Cemaat gibi düşünmüştüm yani. 'Kelepçe öyle takılmaz, böyle takılır' meselesi sanmıştım.

Gel gör ki değilmiş...

İnanmazsınız, arkadan kelepçelenmeyi kendi istemiş.

"Madem kelepçeleyeceksiniz, arkadan kelepçeleyin" demiş.

Meslektaşları da çaresiz, bir tutanakla isteğini kayda geçirip öyle bağlamışlar ellerini.

İç yüzünü bilmeden, bir hışımla ilk bulduğuma verip veriştirmeye kalktım ben de, fakat yanlış alarm çıktı.

Kazın ayağı meğer başkaymış...

E hala mı 'algı operasyonu' birader!

Binbir manipülasyonla vicdanları yanıltmayı bırakmazsanız, bir dahaki sefere fotoğraftan işkillenip haksızlığa uğradığınızdan şüphelenirsek kandırılmadığımızı nasıl bileceğiz, bir dümenle yine dolmuşa bindirilmediğimizi...