Akif Beki: Tazminat parasını tutuklayan hâkimden alın

Akif Beki: Tazminat parasını tutuklayan hâkimden alın

Hürriyet yazarı Akif Beki, OHAL'de artan tutuklamalara dikkat çekerek "Mahkemeler, tazminat paralarının yasal faizi ile Maliye hazinesinden alınarak haksız tutukluluk mağdurlarına ödenmesini emrediyor" dedi. Beki "Parasını tutuklayandan alın bari" başlıklı yazısında "Para devletin yani senin, benim cebimizden çıkıyor. Dava Adalet Bakanlığı’na açılıyor, cezaya vatandaş çarptırılıyor. Ceza hâkim ve savcıya döndürülmedikçe adil bir ödeşmeden söz etmek mümkün mü?" ifadelerine yer verdi.

Akif Beki'nin Hürriyet'te yayımlanan yazısı şöyle:

Tutuklama vermek kolay ve ucuz bile değil, bildiğiniz beleş.

Balyoz ve Ergenekon davalarında yıllarca tutuklu yargılandıktan sonra beraat edenlere bir bir tazminatları ödeniyor.

Mahkeme en son, emekli Tümamiral Mustafa Aydın Gürül’le albaylar Ertuğrul Uçar ve Taylan Çakır’a 500’er bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

3’er buçuk yıl yatırılmışlardı, alacakları bu.

Yine 3 buçuk yıl tutuklu kalan Balyoz davası sanıklarından emekli Korgeneral Hayri Güner de 870 bin lira tazminat kazanmıştı.

Gerekçe aynıydı, haksız tutuklama...

Ergenekon davası sanıklarından Engin Alan’a da içeride geçirdiği 4 buçuk yıla karşılık bir milyon 300 bin lira takdir edilmişti.

Vatandaş kesesinden keyfi ahkâm kesmenin faturası kabarıyor.

***

Arkası da gelecek...

Alt alta topladığınızda ciddi rakamlara ulaşıyor.

Mahkemeler, tazminat paralarının yasal faizi ile Maliye hazinesinden alınarak haksız tutukluluk mağdurlarına ödenmesini emrediyor.

Para devletin yani senin, benim cebimizden çıkıyor.

Dava Adalet Bakanlığı’na açılıyor, cezaya vatandaş çarptırılıyor.

Ceza hâkim ve savcıya döndürülmedikçe adil bir ödeşmeden söz etmek mümkün mü?

***

Haksız yere içeride tutulanların kayıp yıllarını hiçbir tazminat geri getiremez.

Kararan, dağılan hayatların bedelini hiçbir meblağ karşılamaz.

Para cinsinden telafisi ve tesellisi yok bu tür hataların.

Onun için tutuksuz yargılama esas.

Fakat madem tutuksuz yargılama esas olduğu halde tutuklu yargılamada ısrar ediliyor...

Yanlışın bedelini de o yanlışı göze alanlar ödesin.

Mağdurlar, mağduriyetlerine yol açan hâkim ve savcılarla hiç değilse bir nebze ödeşsin.

İsabetsiz, haksız ya da hatalı yargı kararlarının cezası, hiç günahı olmayan vergi mükelleflerine kesilmesin, bu çarpıklığa bir son verilsin.

Mahsuplaşma olacaksa, takdir yetkisini kötüye kullanan ya da kararında haksız çıkan yargıçla mağdur arasında olsun.

Mesele sadece geçmişin hatalı yargı kararları değil.

Yarın faraza bir Ali Bulaç, bir Ahmet Altan, bir Murat Sabuncu, bir Necmiye Alpay’ın ya da benzer durumdakilerin fazladan hapis yatırıldığı anlaşılırsa ne olacak?

Tutuklu yargılama, istisnai şartlarda başvurulacak bir tedbirken, genel kural gibi oldu.

Yarın öbür gün, yeni haksız tutuklama mağdurlarının ortaya çıkmayacağını kim garanti edebilir?

Hâkim ve savcılar, ‘tutuklu yargılama’ mağdurlarına karşı bir hukuki sorumluluk taşımıyorsa onları keyfi ve yanlış uygulamalardan ne alıkoyacak?

O kararları verenleri bir daha düşünmeye zorlayacak bir yol izlenmiyor da... Yanlış, başka bir yanlışla düzeltiliyor.

Vatandaşın günahı ne ki hem canı yansın hem cüzdanı.

***

Tazminatların, haksız karar verenlere rücu etmesini dört gözle bekleyenlerdenim.

Ömürden gidenin telafisi yok ama hiç değilse haybeye başkalarının ömrünü çürütenlerin yanına kâr kalmadığını görmek isterim.

Hem insanların yıllarını yiyecek yanlış kararlara imza atacaksın hem de vatandaştan toplanan vergileri tazminat diye hatana katık edeceksin...

Masumu cezalandırıp cezayı hak edeni ödüllendirmekten farkı ne!

Ceremesini vatandaş çekecekse... Yanlış yapmaktan nasıl caydırılacak hâkim ve savcılar? Tutuklama kararı verirken iki kez düşünmeleri, kılı kırk yarmaları nasıl sağlanacak?