Akif Beki: Terör örgütleri, imam hatip okumuş bir tetikçi tutarsa ne olacak?

Akif Beki: Terör örgütleri, imam hatip okumuş bir tetikçi tutarsa ne olacak?

Hürriyet yazarı Akif Beki, Akabe Vakfı'nın lideri Mustafa İslamoğlu'nun "İmam-Hatip ve ilahiyat müfredatı değişmedikçe bu memlekette geleceğin IŞİD'çileri yetişmeye devam edecektir" açıklamasına gelen tepkilerle ilgili olarak "İslamoğlu’na tepkiyi, körü körüne bir imam hatip tutuculuğuna, bir ilahiyat korumacılığına vardırmayı anlayamıyorum" dedi.  "Allah korusun, yarın imam hatip ya da ilahiyat okumuş bir tetikçi tutarsa terör şebekeleri, ne olacak?" diyen Beki, "Büyükelçiyi vuran suikastçı öyle çıksa ‘Bana oralardan terörist çıktı dedirtemezsiniz’ mi diyecektik? Anadolu liseli ve polis okullu çıkınca ‘oralar zaten terörist fideliği’ mi diyoruz?" diye yazdı.

Akif Beki'nin "Ya katil imam hatipli çıksaydı" başlığıyla yayımlanan (29 Aralık 2016) yazısı şöyle:

Rusya Büyükelçisi Karlov’un melun bir suikasta kurban gittiği akşama dönelim.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilerleyen saatlerde ilk açıklamasını yaptı. Fakat katilin kimliği hakkında bilgi verirken hangi okullarda okuduğuna özellikle dikkat çekti. Tekrarlıyorum; sıcağı sıcağına ilk tepkisiydi ve katilin okuduğu okullar üzerinde bilhassa durdu. Dedi ki: “Katil Mevlüt Mert Altıntaş, Söke Cumhuriyet Anadolu Lisesi mezunu, 2 yıllık polis meslek yüksek okulu mezunu olup, 2.5 yıldır Ankara Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü’nde görevli...” Neden buna gerek duydu? Çünkü katil, kendine Nusracı süsü vermişti. Dini motivasyonla bu cinayeti işlediğine dair bir algı oluşturmak istemişti. Belli ki Erdoğan da bu yanıltıcı algıyı kırmak için teröristin seküler eğitim aldığını, polislik okuduğunu hemen o dakika ifşa ediyordu. Cumhuriyet Anadolu lisesi mezunu olması, seküler eğitimden geçtiğini gösteriyordu. Polis meslek yüksek okulu çıkışlı olması da elde bir FETÖ’cü izlenimi uyandırıyor, kökeni hakkındaki şüpheleri güçlendiriyordu. Sanki demek istiyordu ki Erdoğan, suikastçı ne imam hatipte ne de ilahiyatta okudu, kanmayın kamuflajına... Yani kendini göstermeye çalıştığı gibi biri değil, Nusracı olamaz, dini motivasyonla öldürmedi, bir FETÖ aldatmacası bu... İmam hatipli ve ilahiyatlı çıkmaması, maskesinin indirilmesini kolaylaştırıyordu. Peki ama ya tersi çıksaydı... O zaman teröristin Nusracı, imam hatip ve ilahiyatların terör yuvası olduğuna mı hükmedecektik? Katil, hedef saptırıp ‘sahte bayrak’ dalgalandırmayı başaracak mıydı? İSLAMOĞLU’NUN ÇIKIŞI NİYE DOKUNDU? Suikasttan birkaç gün sonra, ilahiyatçı Mustafa İslamoğlu, Twitter’dan bir mesaj attı. Şöyleydi: “İmam hatip ve ilahiyat müfredatı değiştirilmedikçe bu memlekette geleceğin IŞİD’çileri yetişmeye devam edecektir.” İşte bu kısa mesaj büyük gürültü kopardı, yankıları dinmedi, günlerdir sürüyor. İslamoğlu’nun imam hatip ve ilahiyatları terör yuvası gibi lanse ettiğinden giriliyor, IŞİD’çi yetiştirmekle suçladığından çıkılıyor. Sözlerine açıklık getirdi, müfredata işaret ettiğini söyledi... “Din kisveli terörün zihniyeti çözülmedikçe, daha çok DEAŞ’lar çıkar. Bu örgüt nasıl taban buluyor, sorgulamayacak mıyız” dedi... Fakat ne yaptıysa da tetiklediği alınganlığı yatıştıramadı. İmam hatipleri ve ilahiyatları zan altında bırakmakla eleştiriliyor. ERDOĞAN’INKİ MEKTEPÇİLİKTEN DEĞİLDİ Cumhurbaşkanı Erdoğan, suikastçının okuduğu okullara vurgu yaptığında bunu niye yaptığını anlayabiliyorum. Algı operasyonunun önünü kesmek için yaptı. Dosyasında katilin gerçek profilini ele vermeye yarayacak bir veri vardı, hemen onu paylaştı. Yardımı da dokundu o bilginin, fotoğraf hızla belirginleşti. Yoksa imam hatip ve ilahiyatlardan suikastçı çıkmaz, çıksa çıksa düz liselerden, öteki üniversitelerden çıkar demek, ayrımcılık yapmak için değil... Anadolu liselerini ve polis yüksek okulunu zan altında bırakmak, terör yuvası gibi göstermek için hiç değil... İslamoğlu’nun müfredat eleştirilerine cevap verilmesini de anlayabiliyorum. Hatta tartışılmasında fayda görüyorum. ‘Genelleme yapması, basite indirgemesi yanlıştı, sığ sulara çekti tartışmayı’ denmesine de lafım yok. Fakat İslamoğlu’na tepkiyi, körü körüne bir imam hatip tutuculuğuna, bir ilahiyat korumacılığına vardırmayı anlayamıyorum. Allah korusun, yarın imam hatip ya da ilahiyat okumuş bir tetikçi tutarsa terör şebekeleri, ne olacak? Büyükelçiyi vuran suikastçı öyle çıksa ‘Bana oralardan terörist çıktı dedirtemezsiniz’ mi diyecektik? Anadolu liseli ve polis okullu çıkınca ‘oralar zaten terörist fideliği’ mi diyoruz?