Eski Başbakanlık Danışmanı ve Hürriyet yazarı Akif Beki, halk oylamasına ilişkin yürütülen "Evet" kampanyasıyla ilgili olarak "Trollerin başı çekmekte çok ileri gittiği, deli saçmalıklarının domine ettiği en parazit, en saldırgan kampanyasıydı AK Parti’nin" dedi.
Akif Beki'nin "Evet kampanyasının iki yüzünü tanıyalım" başlığıyla yayımlanan (26 Nisan 2017) yazısı şöyle:
Biri oy çekti, diğeri itti.
Biri eveti sevdirmeye baktı, diğeri hayırdan nefret ettirmeye. Biri eveti beğendirmeye, diğeri hayırdan uzaklaştırmaya çalıştı.Biri eveti haklılaştırmaya, diğeri hayırı suçlaştırmaya odaklandı. Biri umut vermeye, özendirici, teşvik edici olmaya uğraştı.Diğeri korkutmaya, hayırdan caydırmaya, kaçırtmaya soyundu. Biri kalpleri evete ısındırmaya niyet etti, diğeri hayırdan soğutmaya... Biri evet vermeyi kolaylaştırmaya, diğeri hayır demeyi zorlaştırmaya girişti. Biri eveti parlatmayı amaçladı, diğeri hayırı karalamayı. Sonuçta biri moral verdi, diğeri toplumu gerip demoralize etti.
İkisi de güya evete hizmet etti. Ama biri tatlı dilli, merhametli; diğeri sivri dilli, zehirli ve merhametsizdi. Biri güler yüzlü, yumuşak kalpli, neşeliyken diğeri asık suratlı, haşin ve asabiydi. Biri iyimserlik pompaladı, diğeri karamsarlığa yol açtı. Biri yapıcıydı, diğeri kaş yapayım derken göz çıkardı. Biri centilmence yarışa, evetin faydalarını anlatmaya yönelikti. Diğeri gözü karartmışçasına hırs yapıp gol atmaya kilitlenmişti. Biri AK Parti’nin değişmez ajansı Arter’in planladığı resmi kampanyaydı. Diğeri dar kafalı trol aklının yürüttüğü korsanvari paralel kampanya. Biri evetçi kazanmaya gayret etti, kazandırdı. Diğeri dışlayıcıydı, hayıra kaybettirme gayretkeşliğine savruldu, kaybetti.
Korsan girdiler olmasa resmi kampanya daha fazla seçmeni etkiler, belki ikna ederdi. Yandan çıkma çığırtkanlıklar, resmi kampanyanın altını besleyeceği, içini dolduracağı, yelkenini şişireceği yerde aşağı çekti. Getirmek bir yana oy götürdü, çoğaltmak şöyle dursun eksiltti, ses ve görüntü kirliliğiyle evetin imajını bozdu, hayıra yaradı. CHP’nin karşıya koz vermemek için defansa çekildiği, açık vermemek için savunmada kaldığı bir çekişmede... Korsan kampanyanın agresif, hırçın ve hoyrat yüzü bütün çıplaklığıyla meydana çıktı. Resmi kampanya; afişleri, sloganları, ilanları, müzikleri, şarkı sözleri ve video klipleriyle umut yüklüydü. Verdiği mesajlar, kuru hamasete kıyasla çok daha dozunda, ayarında ve dengeliydi. Geçmişin ihtişamından değil yeni şeyler söylemekten, görkemli bir gelecek kurmaktan bahsediyordu. Evetin rüzgârını ayarı kaçmış abanmalar kesti, hızını aşırı dozda yüklenmeler düşürdü.
Biri inandırıcı, diğeri tereddüde düşürücüydü. Biri sunulan teklifin içeriğine, gerçek gündemine, asıl konusuna, 18 maddesine yoğunlaşmıştı. Diğeri referandumun yazılı olmayan gizli maddeleri, görünmeyen gündemi, açıklanmayan konuları, saklı bir ajandası varmış havasındaydı. Biri ‘Daha iyi bir gelecek için, umudu yaşatmak için, birlik ve huzur için, mutlu yarınlar için haydi evet’ şarkısı çaldı. Diğeri düşmana savaş açtı, mehter marşıyla Haçlı üstüne yürümeye çağırdı. Biri ‘kalpten evet’, ‘tüm kalbimle evet’, ‘milyonlarca evet’ dedi. Diğeri kalpleri buz kesti...
Biri Erol Olçok’suz ilk kampanyasıydı AK Parti’nin. Başında, 15 Temmuz şehidinin biraderi Cevat Olçok vardı. Bütün geçmiş kampanyaların mutfağında da emeği, imzası bulunuyordu. Ama birinci adamlıkta ilk sınavıydı. Bana sorarsanız devraldığı bayrağı hakkıyla taşıdı, bu zorlu sınavdan yüzünün akıyla çıktı. Diğeri, trollerin başı çekmekte çok ileri gittiği, deli saçmalıklarının domine ettiği en parazit, en saldırgan kampanyasıydı AK Parti’nin. Biri ne kadar başarılı olduysa, işte bu diğerine rağmen oldu. Evet kampanyasının krizi, bu çatal dilli, bu şizofrenik, bu tutarsız, bu kendisiyle kavgalı ikilikte yatıyor. Asıl kampanyanın sesini, gölge kampanyanın uğultusu boğdu. AK Parti, sorunu biraz da bu tezat başlılıkta arasın.