Eski Başbakanlık Danışmanı Akif Beki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğünde, partinin İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun tutuklanması sonrası başlatılan "adalet yürüyüşü"ne yöneltilen eleştirilere tepki gösterdi.
"İnanç özgürlüğüne, düşünce özgürlüğüne karşı yasakçı mahkeme kararlarını yerden yere vurmadık mı? Adliye önlerinde kuyruğa girip protesto etmedik mi hiç?" diyen Beki, sözlerinin devamında şunları söyledi:
"AİHM’ye, AB’ye, özgür dünyaya ülkemizi bangır bangır şikâyet etmedik mi yani? Doğru bildiğimiz her şeyi unutalım mı? Yargıyı eleştirmek, yermek, kınamak düne dek demokratik hakken, şimdi yasadışı, şimdi suç, şimdi hainlik mi oldu?"
Akif Beki'nin Hürriyet'te "Kılıçdaroğlu’yla yürüyen şu teröristler" başlığıyla yayımlanan (18 Haziran 2017) yazısı şöyle:
Tam da El Arabiya’nın Katar’ı ‘teröristleştirme’ yöntemlerinden bahsetmiştim ki üstüne bu CHP versiyonları geldi.
Suudiler, El Arabiya’yı sakil bir kara propaganda silahı olarak kullanıyor.
Mısır’daki ‘Gazap yani Öfke Cuması’ yürüyüşlerini ‘terör faaliyeti’ kapsamına sokmak için başvurmadık çirkeflik bırakmadılar.
O yürüyüşlere fetva veren din âlimi Yusuf el Karadavi’yi ‘terörist’ göstermek için yapmadıkları şirretlik kalmadı.
Meydanlara indi, sokağa çıktı diye Müslüman Kardeşler’in yakasından düşmüyorlar.
İmza attıkları son skandalı dün yazdım. Türkiye’yle iletişim kurmasını, temasa geçmesini El Karadavi’nin terör suçu işlediğine delil sayan haber yaptılar.
El Kaide, bir video mesajıyla Katar’a ambargoyu kınamış; Müslüman Kardeşler’e arka çıkmış.
Bunu da “Vay, işte terörle ilişkilerinin açık kanıtı, başka söze ne gerek” diye dosyalarına koyup utanmadan yayınladılar.
Silahsız, şiddetsiz protesto gösterileriydi. Oldu mu size halkı silahlı isyana teşvik, kamu düzenine başkaldırma çağrısı ve terörist ayaklanma? Oldu mu anarşiye ve kaosa davetiye?
Takip edin El Arabiya’yı, yüz kızartıcı karalama kampanyaları karşısında ağzınız açık kalır.
Bakın, en masum hak arayışlarını suçlaştırma, şeytanlaştırma, gayrimeşrulaştırma çırpınışlarına... ‘Benim’ diyen militan gazeteciliğe nasıl nal toplattığını görürsünüz.
Suimisalin şaheserlerini, kötü örnek örnek alınsın diye değil, kaçınılsın diye anmıştım dün.
Fakat şu haberi sabırla okuyun, malum olmuş bana dersiniz...
“Enis Berberoğlu’na verilen cezayı bahane ederek yollara düşen CHP liderine terör örgütleri destek verdi. FETÖ, PKK ve Gezi provokatörleri, Kılıçdaroğlu’nun yanında birleşti.
Tutuklamayı protesto eden Kılıçdaroğlu’nun yol arkadaşları yine terör örgütleri oldu. PKK-FETÖ ve Gezi provokatörleri CHP’yle kol kola girdi...”
Tipik El Arabiya tarzını çağrıştırmıyor mu?
Devamı daha da ibretlik. Hepsini üst üste toplayıp yürüyüşün hesabına yazıyorlar:
“Ankara’dan İstanbul’a yürüme kararı sonrası teröristler harekete geçti.
CHP’nin sözde ‘adalet’ yürüyüşü yapacağını duyurmasının ardından terör örgütü PKK ‘hendek hayaline’ geri döndü. PKK, destek verip bölücülük malzemesi yaptı...
FETÖ’den de büyük alkış geldi. FETÖ avukatıyla çığırtkanı yürüyüşe destek verdi.
Gezi’ciler durur mu, onlar da döküldü...
Yürüyüşü kalkışmaya dönüştürme hayali kuran dış güçlerin yönlendirdiği Gezi provokatörleri de sahnede! Birleşik Haziran Hareketi sokak eylemleri çağrısı yaptı...”
Teşbihte hata olmaz ama Allah aşkına, El Arabiya stilini andırmıyor mu?
Müslüman Kardeşler’den, Katar’dan El Kaide’nin o melun ağzını niye torba gibi büzmedin diye hesap sormaya benzemiyor mu?
Suudi karşıtı terör örgütleri, fırsatçılık yapmış. Şovlarından Katar’ı sorumlu tutmak, alçakları susturmadığı için İhvan’a fatura kesmek hak mı?
PKK’nın, FETÖ’nün, şer odaklarının fırsatçılığı ‘yürüyüş’ü bağlıyorsa... Aralarındaki ‘ihanet ittifakı’nı, kirli ve karanlık ilişkiyi belgeliyorsa... El Arabiya mantığından ne farkı var?
Bir ‘öfke yürüyüşü’, bir ‘gazap patlaması’, bir ‘infial gösterisi’ tabii ki değil.
Aheste bir mızıldanma yürüyüşü. E o kadarı da mı legal olmasın, o kadarı da mı meşru hak değil!..
Tepkiler neden uçtu, niye böylesine orantısız ve abartılı, anlayamıyorum.
Yerini bilenlerin nereye saklandığını söylemediği zamanlarda, hangi birimiz adaleti yolda aramadı?
İnanç özgürlüğüne, düşünce özgürlüğüne karşı yasakçı mahkeme kararlarını yerden yere vurmadık mı? Adliye önlerinde kuyruğa girip protesto etmedik mi hiç?
AİHM’ye, AB’ye, özgür dünyaya ülkemizi bangır bangır şikâyet etmedik mi yani?
Doğru bildiğimiz her şeyi unutalım mı?
Yargıyı eleştirmek, yermek, kınamak düne dek demokratik hakken... Şimdi yasadışı, şimdi suç, şimdi hainlik mi oldu?