Hürriyet yazarı Akif Beki, isim vermeden Star yazarı Ahmet Kekeç'e tepki gösterdi. Kekeç, Beki'nin göçmen politikası ile tepki toplayan ABD Başkanı Donald Trump'a iktidara yakın çevrelerden eleştiri gelmemesine ironi ile yaptığı göndermeye “Kimlerdir bu Trump severler? Açıkla da bilelim” yanıtını vermişti. "Trump’ı eleştirmediği için kimseye karışmadım. Ama eleştirilmesine tahammül dahi gösteremeyen adanmışlar türedi, dokunduranın karşısına dikiliyorlar" diyen Beki, İşte bu yalın kılıç Trump fedailerine ‘ne iş’ diye sordum. "Hakperestlikle Trump’perestliği nasıl bağdaştırabiliyorlardı? Amansız bir ‘üst akıl’ karşıtlığından aman vermez bir Trump militanlığına nasıl geçebiliyorlardı?" diye sordu. "Zorumun ne olduğunu da çözmüş arkadaş, zehir" diyen Beki, "Haklı da, dediği gibi gazetemin patronu Aydın Bey, Trump’ın Türkiye’deki ortağı, Trump Towers’ın sahibi. Öyleyse doğru yolda mıyım, emin mi, bu kafayla devam edersem terfi alır mıyım kesin, grupta yükselmemi sağlar mı? Patron katından kimse çatmadı henüz ayrıca. ‘Ne söyleniyorsun, yok yere ortalığı bulandırma’ diye tepeme binen, bastırıp susturan çıkmadı hâlâ" ifadesini kullandı.
Beki'nin Hürriyet'te "Patronum Trump'la ortak, doğru yolda mıyım sence?" başlığıyla yayımlanan (8 Şubat 2017) yazısı şöyle:
Star gazetesinden bir arkadaş, ikidir köşesinden ‘söyle bakalım’ diye parmak sallıyor.
‘Söyle bakalım kim o Trump sevdalıları...’ ‘La havle’ çekip görmezden gelince de gücüne gidiyor. Bozulmaca, darılmaca yok oysa bunda. Trump’a güzelleme yapıyor diye kimseye ilişmedim. Trump’ı eleştirmediği için kimseye karışmadım. Ama eleştirilmesine tahammül dahi gösteremeyen adanmışlar türedi, dokunduranın karşısına dikiliyorlar.
Mızrak sığmıyor çuvala
İşte bu yalın kılıç Trump fedailerine ‘ne iş’ diye sordum. Anti-Amerikancılıkla Trump’çılığı nasıl bir arada barındırabiliyorlardı? Anti-emperyalist geçinirken nasıl fanatik birer Trump’ist olabiliyorlardı? Hakperestlikle Trump’perestliği nasıl bağdaştırabiliyorlardı? Amansız bir ‘üst akıl’ karşıtlığından aman vermez bir Trump militanlığına nasıl geçebiliyorlardı?
Orada kimse yoksa bu rahatsızlık ne?
Tutuldukları Trump aşkına fener tuttum, hepsi bu.
Malum arkadaş ortaya atılmasın mı!... Bir de ‘Kim o Trump’ın önüne atlayanlar’ diyor. ‘Kim o Trump’a göğsünü siper edenler...’ Ölümüne bir kavgaya girdiğimi söylüyor. Sadece laf etmiştim. O da lafımı püskürtme vazifesi üstlendiğine göre... Ölümüne bir kavgaya mı girmiş oluyor şimdi benle? Yel değirmenleriyle savaştığımı iddia ediyor. Madem olmayan hayali bir muhatapla uğraşıyorum, gocunup üstüne alınacak kimse yok demektir. Niye telaş ediyor ki öyleyse?... Trump’a laf söyletmemek için paralanan kimse yoksa, hayal görüyorsam... Nedir onu karşıma diken?
Saldırı başına ödül mü kondu?
Tecahülüarif yapmıyorsa, bilmezden gelmiyorsa, etrafta tarife uyan kimsecikler görmüyorsa zaten tartışmadan muaf demektir. Cevap vermedim diye niye alınıyor o halde. Yoksa benim üstümden cengâverlik satmak için bir gösteri dövüşüne mi ihtiyaç duydu? Hangi ihtiyaçtır bana sataşıp durmaya arkadaşı motive eden? ‘Olmak isteyip de olamadığım bir şey’ için toz kaldırdığımı yazıyor. Madem hoşa gitmeyen her yazının altında mutlaka olmak istenip de olunamayan bir şey aranmalı... ‘Olmak isteyip de olamadığı şey’ ne ki onu böyle ağzını bozarak üstüme salıyor?
Mükafatına kefil mi?
Zorumun ne olduğunu da çözmüş arkadaş, zehir... Haklı da, dediği gibi gazetemin patronu Aydın Bey, Trump’ın Türkiye’deki ortağı, Trump Towers’ın sahibi... Öyleyse doğru yolda mıyım, emin mi, bu kafayla devam edersem terfi alır mıyım kesin, grupta yükselmemi sağlar mı? Boş umut verip gaza getirmiyordur umarım, çok kırılırım. Patron katından kimse çatmadı henüz ayrıca. ‘Ne söyleniyorsun, yok yere ortalığı bulandırma’ diye tepeme binen, bastırıp susturan çıkmadı hâlâ. İyi haber mi bu, doğru ata oynadığıma mı işaret?
Sıkma kendini, dik vur
Patronum ses etmiyor ama bu arkadaş nedense küplere binip ‘tıynet’imden başlıyor...
Gerçi cibiliyetime dümdüz gitmedi daha, hakkını yemeyelim. O sığlıkta bir düzeye tutunma gayretini takdir etmiyor değilim, ağzını az bozmak için bir dikkati, bir çırpınması var Allah için... Ama memnun edecekleri demesin sonra ‘Yarım ağız sövüyorsun, ayarlanmış polemik gibi kokuyor dalaşmaların’ diye. ‘Titrek alıştırıyorsun elini, böyle mi adam tepelenir, böyle mi harcanır, tat vermiyor yandan çakmaların’ diye yüz ekşitmesinler... Rol kapma hevesi zayi olsun istemem. Bıraksın küçük kelime oyunlarıyla oyalanmayı da... Allah ne verdiyse ağız dolusu bir daha denesin, patlatsın şöyle en okkalısından, yakışsın ‘tıynet’ine... Hadi bakalım, ‘tıynet’ine kuvvet, hücum tekrarı için toparlansın. Hınçla, hırsla bir daha...