'Akil adamlar' ın 2'nci raporu açıklandı

'Akil adamlar' ın 2'nci raporu açıklandı
Türkiye'nin AB sürecine destek için  kurulan ve ‘akil adamlar’ olarak bilinen ‘Bağımsız Türkiye Komisyonu’ 2'nci raporunu yayımladı.Açık Toplum Vakfı ve British Council'indesteğiyle akil adamların oluşturduğu Bağımsız Türkiye Komisyonu'nunTürkiye hakkındaki ikinci raporu "Avrupa'da Türkiye: Kısır DöngüyüKırmak" başlığını taşıyor.

Müzakeresürecinde fasılların yarısının AB tarafından dondurulmasının ya daengellenmesinin bu izlenimi güçlendirdiği anlatılan raporda,"Türkiye'de hem AB üyeliğine, hem de zor ve bazen maliyetli reformlaraolan destek azalmıştır. İktidardaki AK Parti'nin, İslamcılığınyükselişte olduğu iddiasıyla ve kısmen laik prensipleri savunma kisvesialtında harekete geçen Avrupa karşıtı Türklerden gelen ciddi baskıyamaruz kalması gibi bazı iç siyasi zorluklar nedeniyle AB üyeliği içingerekli siyasi ve toplumsal reformları geciktirmeye kalkışması durumudaha da ağırlaştırmıştır" görüşüne yer verildi.

Türkiye'dereformların yavaşlamasının Avrupa'da Türkiye'nin üyeliğine muhalefetidaha da artırdığına dikkat çekilen raporda, Türk kamuoyunda ortayaçıkan dışlanma hissinin ise reform yanlılarının heveslerini kırarakTürkiye'nin AB sürecini bir kısır döngüye dönüştürdüğü anlatıldı.

Bu kısır döngüden nasıl çıkılacağını araştıranraporda, AB'nin taahhüt ettiği şekilde Türkiye'ye diğer aday ülkelerleeşit muamele yapması, "imtiyazlı ortaklık" ve "özel ilişki"söylemlerinden vazgeçilmesi, Türkiye'nin Avrupalılığını sorgulanmaması,Müslüman ülkelere çifte standart yapıldığı izlenimi verilmemesi vedondurulan fasıllarda müzakerelerin başlatılması önerileri öne çıkıyor.

‘Ergenekon reformları yavaşlattı’ 

Raporda,2000-2005 yılları arasında "reformlarda altın çağını yaşayan"Türkiye'nin AB ile üyelik müzakerelerinin başlamasının ardından"yavaşladığı" belirtildi ve buna gerekçe olarak Avrupa'dan gelenkötümser kararlar ve açıklamalar yanında "AK Parti hükümetininfırsatlar kaçırması ve iç politikada dikkatini dağıtacak pek çokgelişme öncesinde reform hızını sürdürememesi" gösterildi.

"2007yılından itibaren iktidardaki AK Parti, devletin kurulu düzeni içindeasker, yargının bir kısmı ve ana muhalefet partisi CHP'nin oluşturduğukoalisyonlardan doğan çeşitli zorluklarla mücadele etmek zorunda kaldı"görüşünün savunulduğu raporda, bu kapsamda Genelkurmay Başkanlığının 27Nisan bildirisi ve AK Parti'nin kapatılması istemiyle açılan davaya yerverildi.

Raporda, "Ergenekon" yapılanmasının da Türkiye'de reformları yavaşlattığı ileri sürülerek şu görüşlere yer verildi:

"Reformsürecini kesintiye uğratan bir diğer olay da 2007 yılında, hükümetidevirmeyi planladığı düşünülen Ergenekon adlı bir örgüte ait olduğusanılan silah depolarının bulunmasıydı. Savcıların Ergenekon davasınıaraştırmak için her türlü gerekçeleri var gibi görünmekle birliktedevamında 100'den fazla kişinin tutuklanması ve yüksek rütbeliaskerlerle devlet yetkililerinin soruşturulması sonucunda tartışmalardaha da alevlendi."

Raporda,hükümetin 2005 sonrası dönemde Kürtler için reform yapma selahiyetininde AB ve başkalarınca terör örgütü olarak kabul edilen PKK'nıneylemleri nedeniyle kısıtlandığı ifade edildi.

Türkiye'ninAvrupa demokrasileriyle tam uyum için reform sürecine yeniden sarılmasıgerektiği vurgulanan raporda, hükümetin reformlar konusunda eylemlerive açıklamalarıyla son aylarda olumlu işaretler verdiği kaydedildi.

Kıbrıs için kritik yıl 2010 

Kıbrıs'takapsamlı çözüm müzakereleriyle yeni ve kritik bir kavşağa yaklaşıldığıbelirtilen raporda, Kıbrıs Rum kesiminin AB'ye üye alınmasıyla belirsizgeçen 5 yılın ardından "Ada'nın daimi olarak bölünüp bölünmeyeceği,büyük ihtimalle önümüzdeki yıl yaşanacak gelişmelere bağlı olacaktır"tespiti yapıldı.

AB'ninKıbrıs'ta çözüm olmadan Rum tarafını üye kabul ederek Türkiye'ninüyelik müzakerelerini de olumsuz etkileyen bu sorunu kendisininyarattığı hatırlatılan raporda, "AB bilerek ve ısrarla Annan Planı'nındesteklememiş olmalarına rağmen Kıbrıslı Rumların AB'ye Ada'nın tektemsilcisi olarak girmelerine izin verdi. Rumların üye olarak ilkicraatlarından biri, AB'nin Annan Planı'na 'Evet' oyu veren KıbrıslıTürkleri ödüllendirmek için verdiği siyasi sözleri tutmasını engellemekoldu" denildi.

Kıbrıs'taçözümün herkesin çıkarına olduğu ifade edilen raporda, AB liderlerininAda'daki her iki toplumu ve liderleri sık sık ziyaret ederek, çözümiçin moral vererek halkın sürece olan ilgisini artırmaları ve ikitoplumlu projeleri destekleyerek birleşme isteğini canlandıracaketkileşimler başlatmaları istendi.

Kürt açılımına destek

RapordaAK Parti hükümetinin "Kürtlerin durumunu iyileştirmek konusunda bugünekadarki bütün hükümetlerden daha fazlasını yaptığı" savunularak,Türkiye'de kalıcı toplumsal barış için Kürt meselesinde hala atılmasıgereken birçok adım bulunduğu ifade edildi.

Bukapsamda "Kürtçenin her türlü yayında, kamu binalarında, okullarda vesiyasi konuşmalarda kullanılabilmesi için gerekli yasal düzenlemelerinve anayasal güvencelerin hazırlanması, Kürtçe yer adları üzerindekiyasakların kaldırılması, üniversitelerde Kürt enstitülerinin kurulmasıve anayasada bir etnik kökene ayrıcalık tanıma anlamını doğurabilecekmaddelerin yeniden yazılması" önerilen raporda, AB üyelerinden terörörgütü PKK ile mücadeleye daha aktif destek vermeleri talep edildi.

Raporda,"Bazı AB üyeleri istihbarat birimlerinin bilgi karşılığı PKKelemanlarıyla anlaşmalar yapmasına izin vermiş, bilinen PKKmilitanlarının AB ülkelerinde kanunları çiğnedikten sonra adalettenkaçmalarına göz yummuş ve bu kişilerin Türkiye'ye iadesi veya ilgiliülkede yargılanması konusunda Türkiye ile işbirliğinden kaçınarakPKK'ya çok fazla müsamaha göstermiştir" tespiti yapıldı.

‘Türkiye'siz AB’nin işi zor’ 

Türkiye'ninstratejik konumuna ve dış politikadaki açılımlarına değinilen raporda,Türkiye'nin krizlerin çözümüne yaptığı katkı ve enerji naklinde kavşaknoktasında bulunması nedeniyle AB açısından vazgeçilmez önem taşıdığıvurgulandı.

Türkliderlerinin Rusya ve Suriye, İran ve İsrail gibi çok farklı ülkelerarasında seyahat edebildikleri, hem saygıyla karşılandıkları, hem deönemli siyasi hedefleri bu kadar geniş kapsamlı görüşebildiklerikaydedilen raporda, Türkiye'nin tek başına herhangi bir krizi AB adınaçözemeyeceği, fakat "Türkiye olmadan AB'nin bölgede işinin çok zorolacağı" belirtildi.

Türkiye'ninErmenistan ile ilişkileri normalleştirme çabalarından övgüylebahsedilen raporda, başka ülkelerin parlamentolarda kararlar alarak ikiülke arasındaki yakınlaşma sürecini olumsuz etkilediği kaydedildi.

BazıAvrupalılardaki "Türkiye'nin İslamlaştığı" korkusunun ve "mahallebaskısı" iddialarının gerçeği yansıtmadığı belirtilen raporda, "80 yılsonra laikliğin Türkiye Cumhuriyeti'nin üzerinde yükseldiği sağlam birtemel olduğuna şüphe duyulmaması" istendi.