Akit: Ben olsam Boğaz'da füze ile poz veren o Rus askere basarım kurşunu, anında indiririm aşağı!..

Akit: Ben olsam Boğaz'da füze ile poz veren o Rus askere basarım kurşunu, anında indiririm aşağı!..

Yeni Akit yazarı Hasan Karakaya, bir Rus askeri gemisinin, cuma günü İstanbul Boğazı'ndan geçiş yaptığı sırada bir askerin omzunda füze taşırken görüntülenmesiyle ilgili olarak “Bunun adı, resmen “kaşınmak!” Adam, bizi tahrik ediyor” diyerek, “Ben olsam, öyle “kaşımakla” filan vakit kaybetmem, o askere basarım kurşunu, anında indiririm aşağı!” ifadelerini kullandı.

Karakaya bugünkü köşesinde “Beşşar Esed’in cesedinin, Şam’daki bir “çöplük”te bulunduğunu duyarsanız, “Karakaya yazdıydı” dersiniz!..” dedi.

Hasan Karakaya’nın Yeni Akit’te “Rusya 8 parçaya bölünür... Esed’in cesedi çöpte bulunur!” başlığıyla yayımlanan (7 Aralık 2015) yazının bir kısmı şöyle:

Hep soruyorlar;

“Ne olur bu işlerin sonu?”

Nereden bileyim?..

Esed bir katil, Putin ise nerede duracağı belli olmayan bir manyak!..

İşte, dün gördünüz;

Adam, “Türkiye’nin uçağımızı düşürmesini asla unutmayacağız... Türkiye yaptığına pişman olacak!.. Bizim cevabımız sadece yaptırımlarla sınırlı kalmayacak!” dedi, geldi; İstanbul Boğazı’ndan “silah yüklü gemi” geçirtirken, askerlerin omuzlarına da “füze” ve “uçaksavar” oturtup, şov yaptırdı...

 

Olayı biliyorsunuz...

 

Türkiye ve Rusya’nın arasındaki krizin ardından NATO, bölgedeki etkinliğini artırıyor. Suriye’de sular iyice ısındı... BM’nin 1 Ocak için ateşkes çağrısına az bir zaman kala, bu ülkede söz sahibi olmak isteyen ülkeler harekete geçti. Akdeniz; Türkiye ve Suriye dışında 13 ülkenin savaş gemileriyle doldu... Amerikan, İngiliz, Fransız ve Rus jetlerinin her gün bomba yağdırdığı bölgeye Almanya, Kanada, Hollanda, Belçika ve İran dışında Çin de geliyor.

Türkiye ise çıkması muhtemel yangın için teyakkuza geçmiş durumda...

Düne gelince...

İstanbul Boğazı’ndan geçiş yapan 112.5 metre uzunluğundaki Rus Savaş Gemisi Caesar Kunikov, Ege Denizi’ne açılarak Akdeniz’e doğru yola çıktı.

Geminin rotası hakkında bilgi verilmezken Üsküdar-Kabataş hattında yolculuk yapanlara göre; Putin’in provokatör Rus askerleri uçaksavar füzesi ile poz verdi...

 

İyice kaşındılar!

 

Söyleyin Allah aşkına;

Rus kaptan; Putin’in haberi olmadan, böyle bir “manyaklık” yapabilir mi?..

Mümkün değil!..

Ya ipte sallanır, ya Sibirya’ya sürülür!..

Peki, böyle bir manyaklık, “akıl ve mantık”la izah edilebilir mi?..

Şu hâle bakın;

“Çar Deli Petro”nun torunları olması kuvvetle muhtemel “deli”ler, çıkmış geminin üstüne, almışlar “uçaksavar”ı ellerine, İstanbul Boğazı’ndan geçiyorlar!..

Bunun adı, resmen “kaşınmak!”

Adam, bizi tahrik ediyor;

“Beni kaşıyın!”

Ben olsam, öyle “kaşımakla” filan vakit kaybetmem, o askere basarım kurşunu, anında indiririm aşağı!..

Ama, “devlet aklı” bambaşka bir şey!.. Devlet “heyecan”a kapılmaz, “anında” karşılık vermez, etraflıca düşünür, ondan sonra harekete geçer...

Tabiî, “devlet aklı” dediysem, “Türkiye Cumhuriyeti”nden söz ediyorum...

“Suriye’deki Nusayri Kabilesi”nden ve son zamanlarda “dengesiz” tavırlar içindeki “Putin Rusya’sı”ndan değil!..

 

Rusya süper güç değil!

 

Putin’e ve Esed’e kalsa, bölge tam bir “kan çanağı”na dönerdi!..

Ne var ki;

İsa Doğan’ın dediği gibi;

“Rusya, bir süper güç değil!”

“Ekonomik” olarak da değil,

“Teknolojik” olarak da değil!..

Üstelik, nüfusu önemli oranda azalırken “fil postu”nun altında daha ne kadar yürüyebilir?.. Dünya bilişim çağına hızla girmişken, insanların ellerinde 15-20 yıl öncesine göre süper akıllı cihazlar dolaşırken, soğuk savaş parametreleriyle dünyaya meydan okumak hiç de akıllıca değil.

Rusya, içeride ekonomik sorunlar yaşarken, emperyal politikalarını daha ne kadar güdebilecek?

Kabul etmek gerekir ki;

Türkiye, “uçak” meselesinde oldukça sağlam ve vakur davranıyor... Rusya ise tam aksine sanki muz cumhuriyeti gibi telaşlı, hesapsız, diplomasiden uzak bir dil kullanıyor. Ancak Türkiye dünyaya şu mesajı çok ciddi bir şekilde vermiş oldu:

“Ben bir sınır çizmişsem, ona saygı duyun. Duyulmadığında gereğini her ne pahasına otursa olsun yaparım. Hava sahamı izinsiz geçmeyin, geçerseniz vururum dedim ve vurdum. Fırat’ın batısına geçme, geçerseniz müdahale ederim dedim, ettim... Mesele uçak meselesi değil. Mesele ciddiyet ve saygı temelinde namus meselesidir.”

Suriye; adeta “küresel satranç tahtası.”

Arka planda ise Irak petrolleri var.

Irak petrolleri Suriye üzerinden Akdeniz’e nasıl taşınır?

Ya da Irak petrolleri Türkiye By-pass edilerek nasıl taşınır?

Türkiye’yi neden devre dışı bırakmak istiyorlar?

Çünkü Türkiye kendi başına, bağımsız ve milli menfaatlerini ön plana çıkaran, milliyet bilinci derin ve köklü bir devlet.

Hesaba gelmez yani!

“Çeşmenin başında Türkiye olmasın!”

Aslında, asıl dâvâ bu!..

 

Üçüncü dünya savaşı!

 

Bölgede hesaplar açık ve net...

DAEŞ’in “bahane” olduğunun aslında herkes farkında... Bize; “orada burada ne işin var?” diyenler, Suriye ile hiç sınırı olmamasına rağmen asker yığanları görmüyorlar mı?

Soruyu bize değil, ötekilere sorun!..

Suriye’de ABD’nin ne işi var?

Rusya’nın işi ne?

İran, Suriye’de ne arıyor?..

Çin ne arıyor,

İngiltere ve Fransa ne arıyor?

Almanya’nın, Suriye’de işi ne?..

Birçokları, bunu açıkça söylemek istemese de; “Suriye’de, ilân edilmemiş bir 3. Dünya Savaşı” yaşanıyor!..

Bu savaştan; elbette Rusya’nın da emelleri var, beklentileri var.

Yalnız, bu emellerine kavuşabilmek için, Türkiye’yi “düşmanlaştırması” ve kendi kamuoyunu ikna etmesi gerekiyordu!..

 

Sınır ihlâli kasıtlı!

 

O uçak, “kasıtlı” olarak ihlâl etti Türkiye sınırını!..

Eğer Türkiye “müdahale” etmeseydi, diğer Rus uçakları “ihlâl”lere devam edecek ve hatta, sırf “Türkiye’yi tahrik” için “sınırdaki Türk köylerine bombalar bırakmaya” başlayacaklardı!..

Bakın, hayâl görmüyor, “komplo teorisi” filan da yazmıyorum!.. Tekrar ediyorum; Rusya, Türk sınırını “plânlı ve kasıtlı” olarak ihlâl etti.

 

Resmen kaşındı!..

 

Zira, “Suriye’deki planları”nı gerçekleştirebilmesi için, “Türkiye’yi kendine düşman ilân etmeli”ydi!..

Düşürülen o uçak, işte bunu sağlamış oldu. Rus medyasının da “algı operasyonları”yla Rus milliyetçiliği azdırılmış, bir anda Türkiye onlar için düşman olmuştu.

Hadisenin akabinde; Rusya, bölgeye “askerî yığınaklarını” artırmış, “düşman Türkiye’nin akrabalarını bombalamaya” daha da hırsla yönelmişti.

Rusya, Suriye konusunda masaya oturmadan önce kendine önemli bir pay ve güç devşirme peşindedir... Bu aceleciliğin sebebi budur!..

Nasıl ki İsrail, “İran’ın düşmanlığından” güç alıyorsa, burada da böyle bir ilişkiye ihtiyaç duyulmuşa benziyor.

Gelinen noktaya baktığımızda; Türkiye’nin Batı’ya itilmeye çalışılmasının Rusya açısından eski imparatorluk özlemleriyle bir ilişkisi olduğunu düşünmemek olmaz. Suriye, bir “dünya savaşı”nda değecek bir alan değil ama yeni bir soğuk savaş, bloklaşma için bahane olabilir.

Ancak Rusya’nın bu bloklaşmaya gücü yeter mi, bu tartışılır.

Zira güçler dağılımında belki askeri olarak ABD’nin onda biri oranında ve ancak ikinci sırada olsa da, ekonomik ve teknolojik açıdan bir Güney Kore bile değil.

Ekonomik gücüyle orantısız bir askeri operasyonun sonuçlarını Ruslar aslında iyi bilirler.

 

Rusya, 8’e bölünecek!

 

Bilmezden gelip, gerilimi tırmandırmaya devam ederlerse, olacağı şudur:

“Rusya 8 parçaya bölünür!”

Bunu ben görür müyüm bilmiyorum ama, Putin; şu anda “altının oyulduğunun” farkında değil!..

Yaşarsak, hep birlikte göreceğiz;

Derlenip-toparlanıp yeniden “Sovyetler Birliği”ni diriltmeye çalışan Putin; bu “manyakça atakları”yla, bırakın toparlamayı; “Rusya’yı 8’e bölerse” hiç şaşmayın!..

Haa, kendi halkının katili Beşşar Esed’in akıbeti de, Putin’den pek farklı olmayacaktır!.. “Esed’in cesedi”nin de, Şam’daki bir “çöplük”te bulunduğunu duyarsanız, “Karakaya yazdıydı” dersiniz!..

Yavaş yavaş, o günlere gidiyoruz!..