Akit Temsilcisi: Bildiriyi imzalayan herifler cesur, terör karşıtları korkak, Erdoğan ailesiyle derin yalnızlık içinde

Akit Temsilcisi: Bildiriyi imzalayan herifler cesur, terör karşıtları korkak, Erdoğan ailesiyle derin yalnızlık içinde

Yeni Akit Ankara temsilcisi Serdar Arseven, "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriye imza atan akademisyenlerle ilgili, "Hale bakın ki, bin küsur akademisyen, kendileri için böylesine zor bir dönemde büyük bir cesaretle “terör bildirisi”ne imza atmaktan çekinmiyor. Terör yandaşları cesur, terör karşıtları korkak! Ben, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, ailesiyle birlikte derin bir “yalnızlık”duygusu içinde olduğunu düşünüyorum" dedi.

Arseven'in "Bir Recep Tayyip Erdoğan" başlığıyla yayımlanan (17 Ocak 2016) başlıklı yazısı şu şekilde: 

“Senede bir gün” gazetecilik yapmamaya gayret ediyoruz ama ruha işlemiş bir kere, söz dönüp dolaşıp ülke sorunlarına geliyor.

Biraz da “kafa dağıtmak” için katıldığımız etkinlikler, beynimizdeki soru işaretlerinin derinleşmesine yol açıyor.

Recep Tayyip Erdoğan olmasa?

Başbakan Yardımcısı Sayın Numan Kurtulmuş ile “Gezi kalkışmasından” bu yana yaşadıklarımızın, ülkemizin karşı karşıya kaldığı tehlike ve tehditlerin değerlendirmesini yaparken, mesele döndü dolaştı bir noktaya odaklandı:

“Bu kritik süreçte Recep Tayyip Erdoğan’ın dik duruşu olmasaydı, Türkiye bugün çok kötü bir noktada olurdu. Allah muhafaza, Suriye’den beter olurduk!”

*

Sayın Numan Kurtulmuş bu konuda en ufak bir tereddüt göstermiyor; 

“Türkiye, dünyanın yandığı bir süreçte bunca badireyi atlatarak bugünlere ulaşabilmişse bu çok büyük ölçüde Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ortaya koyduğu dik ve kararlı duruş sayesindedir.”

*

Bu doğru, yüzde yüz katılıyorum;

Sayın Recep Tayyip Erdoğan birtakım “ezik” tiplerin telkinlerinden etkilenip de “yalpalasaydı” işler fenaydı.

Çok fenaydı.

Peki…

Genel kabul gören bu gerçek, yani neredeyse bütün işleri Recep Tayyip Erdoğan’ın yapıyor oluşu, önümüzdeki günler, aylar, yıllar için nasıl bir duruma işaret ediyor?

Bir ülkenin neredeyse her şeyini bir Lider’e bağlaması, kritik durumlarda bütün etkili, kararlı, dik duruşları ondan beklemesi ve adeta ondan başka bir ümidinin kalmaması nasıl bir durumdur?

İyi midir, kötü müdür?

Ben, Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, ailesiyle birlikte derin bir “yalnızlık”duygusu içinde olduğunu düşünüyorum.

Kendisi bütün gövdesini taşın altına atıyor her durumda…

(Sözde) dava arkadaşlarının çoğu ise ya yetersizlikten ya da cesaret eksikliğinden dolayı, bir kısmı da “kompleksten” dolayı dik durulması gereken günlerde acayip savrulmalara uğruyor.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan meselenin şu boyutunu da üzüntüyle izliyordur mutlaka:

Hale bakın ki, bin küsur akademisyen, kendileri için böylesine zor bir dönemde büyük bir cesaretle “terör bildirisi”ne imza atmaktan çekinmiyor.

Bu tavra tepkilere bakın; ne kadar cılız, ürkek…

Vaziyet bu;

Terör yandaşları cesur, terör karşıtları korkak!..

*

Kendinizi o akademisyenlerin yerine koyun; karşıtı olduğunuz siyasi iradenin böylesine güçlü olduğu bir dönemde, kariyerinizi, özgürlüğünüzü, maişetinizi tehlikeye atar mıydınız?

“Dava”nız için böylesine büyük riskleri göze alır mıydınız?

Ağır cezalarda yargılanmayı göze alır mıydınız?

Herifler, batıl davalarına böylesine bağlı! Terör destekçileri, terör karşıtlarından bin kat daha cesur!

Sayın Erdoğan “Vatansever Camia”nın dik duruşlu önderi.

Ne yazık ki, duruşuna her durumda, kayıtsız şartsız  destek veren çok az“dostu”var.

Ayağı birazcık kayar gibi olduğunda duruşlar, bakışlar hemen değişmeye başlıyor!

Ekranlara çıkan kimi sözde “dava arkadaşları” hemen “Erdoğan’ın duruşuna” dair ince göndermelerde bulunmaya başlıyor…

Olur da, Erdoğan devrilirse “ayazda kalmamak” için!

Bunca iktidar yılının ardından geldiğimiz noktanın bu olması çok üzücü.

Gazeteler, televizyonlar, sivil toplum örgütleri, bine, yüz bine katlanan imkânlar…

Peki ya netice:

“Bir Recep Tayyip Erdoğan!”

Allah ona uzun ve sağlıklı ömürler versin.