Yeni Akit yazarı Hacı Yakışıklı, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimiyle ilgili olarak "Türkiye’de fırtına henüz bitmedi. 15 Temmuz sadece bir ön fırtınaydı. Halkoylaması sonucu kabul edilen yeni 'Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin ilk seçimleri yapılıp da 'yerli ve milli' Cumhurbaşkanı bu sistemi tüm hukuki süreçleriyle işletmediği sürece “fırtına” tehditleri üzerimizden eksik olmaz" görüşünü dile getirdi.
Hacı Yakışıklı'nın "FETÖ, fırtına öncesi sessizlik mi?" başlığıyla yayımlanan (8 Mayıs 2017) yazısı şöyle:
İnsanlar kime ve neye inanacağını bazen bilemiyor. Kim doğru söylüyor, kimler sırtını Kraliçe’ye yaslamış, kimler PKK’ya, FETÖ’ye yaslamış… Tam da bugün “dik durmak” gerekliliği ortaya çıkıyor.
“Tarafsız olma” kavramının içini boşaltmaya çalışanlar var. İki insan kavga ederken kenardan seyretmek tarafsızlık değildir. “Sizden olandan” değil, haklı olandan taraf olursanız gerçek adalet tecessüs eder. Aksi takdirde kendinizi “sizden zannettiğiniz” bir zalimin avuçlarında bulabilirsiniz.
Kimler bizden? Ezanları susturmaya çalışanlara karşı sokaklara dökülen kim varsa bizden. Dünyanın öbür ucunda bir mazlumun nükleer silahlarla son nefesini verirken duyduğu acı ile ona yardım etmeye çalışanlar bizden. Türkiye’yi ümmetin son kalesi olarak görüp, milletin iradesine sonuna kadar saygı duyarak tüm hareket ve sözlerini buna göre yeniden şekillendirenler bizden.
Rachel Corrie; “Zulüm bizdense ben bizden değilim” diyordu ve bir hakikati dile getiriyordu. Müslümanlar kardeştir, biz Müslümanları bırakıp başkalarını dost edinecek değiliz. Bunun yanında bir Hıristiyan yahut Yahudi zulüm görüyorsa onlara da yine Müslümanlığın gereği olarak yardım ederiz. Kimliğine ve kim olduğuna bakmadan düşenleri kaldırmak, Anadolu’yu “İslamlaştıran” iradenin bizzat kendisidir.
Türkiye ayağa kalkarsa “mazlumlar” ayağa kalkar! Bunu İngiltere’yi, Amerika’yı, İsrail’i, Avrupa’yı yönetenler “bizden” çok daha iyi biliyor. Terör örgütlerine destek vermelerinin birinci sebebi bu.
FETÖ, PKK, DHKP-C ve bilumum örgütler Anadolu topraklarının tarihi gerçekliğinden doğmadı. Aynı şekilde DAEŞ, PYD gibi örgütler de ümmet coğrafyasının tarihi gerçekliğinin eseri değil!
Bunlar Batı’nın sosyolojik laboratuarlarında üretilmiş örgütler!
Ülkemizi özellikle son 100 yıldır yöneten bazı liderler de deneylerin birer ürünü olmaktan öte değil! Cumhuriyet’i çok güzel kurduk zannederken aslında kurulan şeyin bizi öğütecek olan bir değirmen olduğunun farkına varamadık. “Kendi kendimizi yönetmek” çok güzel olacaktı, ama müsaade etmediler. “Halife’yi ortadan kaldırmak” sadece Batı’nın kazandığı bir zaferdi. “Alfabeyi ortadan kaldırmak” kütüphaneleri yakmaktan kolaydı.
Şimdi tüm kirli planları ortaya döken bir lider var: Recep Tayyip Erdoğan!
Bizden birisi, Batı’nın laboratuarlarını çok iyi bilen ve oradaki deney tüplerini tek tek parçalamaya azmeden bir lider! Biz ona sahip çıkıyoruz, o da bize sahip çıkıyor. Ondan beklenense yeni sistemi bir an evvel dizayn etmesi ve içeriyi temizlemesi!
Kul hatasız olmaz, ancak kulun yaptığı hatalar onu bir çırpıda silmeyi de gerektirmez.
FETÖ mevzusunun bir anda çözülemeyeceği ortada! 40 yılda sinsice hücrelere yayılan bir örgüt, birkaç yılda vücuttan sökülüp atılamıyor. “Türk adaletine güveniyoruz” sözü Göktürkler’den Osmanlı’ya kadar geçerliydi! Bizim adaletimiz Batı’dan ithal olunca neye güvenebiliriz? İtalyan ceza kanunu ile Türk adaleti gerçekleşemezdi ve gerçekleşmedi zaten!
Yeniden doğuyoruz ve bunun sancısı şimdi daha iyi hissediliyor.
Adalet! Müebbet ceza yiyen 1 yıl sonra çıkıyor, 90 yılla yargılanan tahliye oluyor, suçsuz 10 yıl yatana pardon! Sanığa da yazık tanığa da! Hakkınızda bir dava açılıyor ve siz “Acaba hangi hakim bakacak?” diye kaygı yaşıyorsunuz. Bir boşluğunu bulup “nöbetçi hakim” ayarlayanlar serbest kalıp soluğu yurtdışında alabiliyor.
Değiştiğini sandığımız bu düzen de değişecek!
Fırtına öncesi sessizlik diyorduk! HDP neden bunca sessiz? “Hapiste oldukları için” mi? Bu durumda daha yüksek sesli olmaları lazım değil miydi? HDP’yi “sessize alanlar” onu ne zaman yeniden sahneye sürecek? FETÖ sürecinde bir belediye başkanının damadının tahliyesi insanlarda hayal kırıklığına sebep oldu. Demek ki gidilecek daha çok yol var, demek ki içeride hâlâ kripto hücreler var. Bunlar da “sessize alınmış” bekliyor. PKK henüz bitmedi. Her şeye baştan başlayabilirler.
Türkiye’de fırtına henüz bitmedi. 15 Temmuz sadece bir ön fırtınaydı.
Halkoylaması sonucu kabul edilen yeni “Cumhurbaşkanlığı Sistemi”nin ilk seçimleri yapılıp da “yerli ve milli” Cumhurbaşkanı bu sistemi tüm hukuki süreçleriyle işletmediği sürece “fırtına” tehditleri üzerimizden eksik olmaz!
Acele giden ecele gider, lakin bir hastayı acile vaktinde yetiştiremezseniz her şey için geç de olabilir. Allah milleti ve ümmeti, silahlı yahut kravatlı her türlü örgütten korusun! Fitne mi? Biz tam güçlü olana dek, onlar gitmeyecek!