Akit yazarı: AKP kadrolarında eski enerji yok; Yenikapı mitinginde ne eski kalabalık vardı, ne de eski coşku

Akit yazarı: AKP kadrolarında eski enerji yok; Yenikapı mitinginde ne eski kalabalık vardı, ne de eski coşku

Sivil Dayanışma Platformu'nun düzenlediği Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, Meclis Başkanı İsmet Yılmaz'ın ve  Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın konuşma yaptığı Yenikapı'daki 'Milyonlarca Nefes Teröre Karşı Tek Ses' mitingi için Yeni Akit yazarı Yavuz Bahadıroğlu, "Ak Parti kadrolarında eski enerji yok. Bu gerçek son İstanbul mitinginde de görüldü. Kimi gazete ve televizyonların alabildiğine abartmasına bakmayın: Cumhurbaşkanı’nın ve Başbakan’ın birlikte katıldığı (bunun bir anlamı olmalı) Yenikapı mitinginde ne eski kalabalık vardı, ne de eski coşku" dedi. 

Teşkilâta ve seçmene sarsıcı, coşturucu, yenileyici bir nefese ihtiyaç var: Ayasofya’yı açma vaadi bu etkiyi meydana getirebilir diyen Bahadıroğlu'nun Yeni Akit'te "Ak Parti’ye yeni bir nefes lâzım" başlığıyla yayımlanan (30 Eylül 2015) yazısı şöyle:

Rahmetli Başbakan Adnan Menderes’in söylediği iddia edilen bir söz var: “Odun koysam kazanır!”

Yalandır: Çünkü Menderes insanlara tepeden bakan, onları aşağılayan bir insan değildi.

Çok nazik, çok nahif, çok sevecen, çok terbiyeli ve çok mütevazı, üstelik de bir hayli zeki bir insandı. Böyle kaba-saba benzetmeler yapmaya ne terbiyesi, ne tevazuu, ne de zekâsı izin verirdi.  

Aslında bu CHP’lilerin propagandasıydı ve üst üste seçim kazananMenderes’i halkın gözünden düşürme amacıyla ortaya atılmıştı.

Aradan yıllar geçti: Geçen yıllar içinde hiçbir siyasi lider açıktan böyle kaba benzetmeler yapmadı, ama zaman zaman bunu akla getiren tercihler de oldu…

Liderler üst üste seçim kazanmanın getirdiği aşırı özgüvenle, bazen “Kimi aday göstersem seçilir” düşüncesine kapıldılar.

Bu özgüven içinde aday yapıldığı bölgeyi tanımayan, bölge insanının da tanımadığı, tanısa bile sevmediği insanlar aday yapıldı. Tabii kaybeden yine parti oldu, dolayısıyla da lider oldu.

Gerçi “kimi aday göstersem kazanır” anlayışı biraz da seçim sisteminden kaynaklanıyor. Malum: Oy kullanırken, hiç birimiz listede kimlerin olduğuna bakmıyoruz. Bir ambleme mühür basıyoruz. Parti amblemi altında yazılmış adaylar, doğrusuyla yanlışıyla sandığa hop, gidiyor. 

En çok da bunun için adayları doğru-düzgün belirlemek gerekiyor. Ki, iki yanlış bir doğruyu götürmesin.

7 Haziran seçimlerinde özellikle Ak Parti için biraz böyle olmuş gözüküyor. Teşkilatın ve halkın tanımadığı bazı adaylar belirlendi. Yerel yöneticiler “Merkezin tercihidir” diyerek sineye çektiler, ama şevkle de çalışmadıkları anlaşılıyor. Ak Parti teşkilatı ilk zamanların şevkiyle çalışsaydı, sonuç böyle mi olurdu?

Ve parti böyle bir yanlış tercih yapmamış olsaydı, özellikle Doğu ve Güneydoğu illerimizdeki adayları toptan değiştirir miydi?

Demek oluyor ki, yanlış hesap Doğu’dan döndü…

Başka etkenlerin yanı sıra yanlış tercihler de seçimin o bölgede kaybedilmesine, Türkiye genelinde ise milletvekili sayısının düşmesine sebep oldu.

Şimdi daha ince eleyip sık dokudukları söyleniyor. Umarım böyledir. 

Üç dönem kuralı gereği seçime sokulmayan deneyimli politikacılara yeniden seçilme şansının verilmesi de isabetlidir. 

Malum: İnsanlar yıllarla tecrübe kazanır. Tecrübeli politikacılardan partiyi mahrum bırakmak, ilk bakışta şık gibi dursa da, partiye zarar verir. Nitekim Ak Parti üç dönem kuralının zararını gördü. Eski başarılarını 7 Haziran seçimlerinde tekrarlayamadı. Bu konuda da inat etmeyip pratik bir çözüm bulması, akılcılığın gereği idi. Akılcı davrandı…

Bu karar, bazılarının iddia ettiği gibi, “döneklik” değil, ısırıldığı deliğe bir daha parmağını sokmama halidir.

Tabii bazı hatalardan dönülmesi, bir takım yanlışların düzeltilmesi seçim kazandırmaz. Kazanmak ve yine tek başına iktidara gelmek için başka bazı çıkışlara ihtiyaç var…

Çok gezen, partili-partisiz çok farklı insanlarla görüşen biri olarak söylemeliyim ki, Ak Parti kadrolarında eski enerji yok. Bu gerçek son İstanbul mitinginde de görüldü. Kimi gazete ve televizyonların alabildiğine abartmasına bakmayın: Cumhurbaşkanı’nın ve Başbakan’ın birlikte katıldığı (bunun bir anlamı olmalı) Yenikapı mitinginde ne eski kalabalık vardı, ne de eski coşku… 

Teşkilâta ve seçmene farklı bir enerji, farklı bir heyecan üflenmesi lâzım… Sarsıcı, coşturucu, yenileyici bir nefese ihtiyaç var: Ayasofya’yı açma vaadi bu etkiyi meydana getirebilir. Teşkilatı ve eski seçmenleri harekete geçirebilir.

Ya da başka bir şey bulunmalı…

Zira Ak Parti önemli hizmetlere damga vurmuştur. Şu kadar havalimanı, şu kadar bölünmüş yol yapmış, Türkiye’yi zenginleştirmiş, IMF borçlarını ödemiş, Boğazı tekrar ve tekrar hem altından hem üstünden geçmiştir.

Artık hizmet vaadiyle bir sinerji oluşturulamaz. “Daha fazla yol, daha çok havalimanı, daha çok para” ile kitleler heyecanlandırılamaz. Çünkü Ak Parti’den bu tür hizmetler zaten alınmış ve rutinleşmiştir.

Başka bir şey… bir şeyler…