Akit yazarı: Büyükanneleri maaşlı bakıcı konumuna getirmek ayıp ve çirkin!

Akit yazarı: Büyükanneleri maaşlı bakıcı konumuna getirmek ayıp ve çirkin!

Yeni Akit yazarı Atilla Özdür, kadın istihdamını teşvik için torununa bakan büyükannelere verilecek aylık 425 liralık destek ile ilgili olarak "Büyükannelerin vicdanen görevi değil midir, analarına yardım için bebeklerine bakmak? Bu ne çözülmedir yahuuu! Zor zamanlarında aile fertlerini birbirleri için maaşlı bakıcı konumuna getirmek, Vallahülazim, çok ayıp ve de çirkin" görüşünü dile getirdi. 

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci de, "Bir babaanneye torununa baktığı için para vermek pek doğruma gelmiyor" demişti.

Atilla Özdür'ün "AK işler" başlığıyla yayımlanan (16 Mart 2017) yazısı şöyle:

AKP, Allah selamet versin, proje müellifliği bakımından gerçekten çok velud bir müessese. Son eseri, mürebbi anneannelik…

Ne var ki, projelerin uygulama safhasında şeriata riayet edilmediği gibi, laik sosyolojinin de pek dikkate alındığı görülmüyor…

Bu tarz-ı siyaset, sadece AKP’ye özgü bir alışkanlık veya kurnazlık değil. Selefleri de tümü itibariyle aynı hastalıktan malûl idiler. Bu yönetim kurnazlığı, Cumhuriyet’in iptidasından bu yana devam etmiş ve hiç ara vermeden de, edeceğe benziyor…

 Mesela, haylice zaman aşımına uğramış bir örnek, MEYAK…

Muamelede ve haklarda eşitlik gereğince memurların MEYAK şirketine de, OYAK’a tanınmış olan her türlü vergi muafiyetinin bir imtiyaz olarak verilmesi durumunda, devletin iflasa sürükleneceği gerekçesiyle, bu projeden vazgeçildi…

İyi de, memurlardan bir süre toplanan aidatların akıbeti ne oldu?

Konut fonu için çalışanlardan para toplandı, güya evsizlere ev yapılacaktı. Maaşlara, ücretlere gelirlere ve istihkaklara cebri uygulanan zorunlu tasarruf kesintileri, yıllarca askıda kaldı. Her ne sebepten olursa olsun gerçekleştirme imkânının yitirilmesinden ötürü vazgeçilen projeler için toplanan paralardan, maksat dışı kullanılmışların haricinde kalanlar, ancak değeri beş paraya düştüğünde hak sahiplerine iade edilebilmişti…

Maksat dışı harcananlar ise, vatan sağ olsun !...

Bunların hepsi emanete hıyanetvari olup, şeriata ters düşen hareketlerdi. Lakin devlet laik olduğundan, şeriat hukukuyla bağlı değil. Ayrıca devlet ya da hükümetlerin, tüzel kişiliklerinden ötürü uhrevi hukukta da yeri bulunmadığından, öte dünyanın cennet ve cehennemleri, halk temsilcileri nezdinde pek dikkate alınmadı…

Bu kez de devlet adına hükümet, bakımcı anneanne maaşı için, emeğin kara gün güvencesi olarak mahrecinde ücretlerinden kesilerek sendikalarında biriken sigorta aidatlarına el atma ihtiyacını duymuş…

Türk-İş de ne yapsın, tepeden destursuz inen bu emrin bir daha tekrarlanmaması şartıyla(!) istenilen yardımın yarısını kısa süre için Çalışma Bakanlığına vermeyi kabullenmiş…

Erkekle eşitlenen kadınlara istihdam kapıları açılsın için… 

Tam da referandum ortamında hükümetin mangalda kül bırakmamacasına ortaya attığı geçici de olsa, “anneannelere evde bebek-torun bakıcılığının” finansmanı için sendikalardan para istemesi, kaba Türkçesiyle el takımıyla gerdekleşme demektir…

Şeriatla uyumlu olup olmaması ayrı ve başka bir konu, lakin Türkçeyle de uyumlu değil. Tuhaflık da şurada ki, laiklikle de terso…

Niye mi?

Kafamıza vura vura bize öğrettiklerine göre, laiklik insan olmak demekmiş. İnsan ise, tertipli ve düzenli olur, astarını minaresine giydirmeden önce dikerek hazırlar ve sonra da geçirir, evet geçirir…

Yani, muamele ve üslup estetiği bakımından…

HAMİŞ;

Hem sonra, büyükannelerin vicdanen görevi değil midir, analarına yardım için bebeklerine bakmak?…

Bu ne çözülmedir yahuuu!

Zor zamanlarında aile fertlerini birbirleri için maaşlı bakıcı konumuna getirmek, Vallahülazim, çok ayıp ve de çirkin...