Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, PKK'ya yönelik olarak, "Esasen örgüt, içinde bir çok yabancı unsuru barındırmakla birlikte Kürtlerin tamamını da temsil etmemektedir" dedi. "Dindar bir çok unsur ya da bazı Kürt aşiretleri, Zazalar büyük ölçüde bu harekete destek vermemektedir" diyen Dilipak, "Kürtlerin ülke genelindeki siyasi eğilimi büyük bir çoğunlukla iktidardan yanadır. İktidar partisi bölgede işbirliği yaptığı aktörleri ve Kürtlerle ilişki biçimini ve yöntemini yeniden gözden geçirmesi gerekir" ifadesini kullandı.
Dilipak'ın Akit'te "Kürt sorunu ve İslamcı(lar)" başlığıyla yayımlanan (21 Aralık 2015) yazısı şöyle:
Üzülerek ifade etmeliyim ki, birileri sorunu tarih, sosyoloji ve siyaset üzerinden tartışıyor.. İslami kavram ve kurumlardan olayları sorgulamıyoruz. Bu düşündürücü.. Mardin’de bu konuyu iki gün konuştuk.. Şimdi kaldığımız yerden devam edelim.
Bugünkü ulusal sınırlar da Müslümanlar tarafından çizilmedi.. Bu sınırlar üzerinden hak iddiası ya da bu sınırları çizenlerin emellerine hizmet eden, daha dar, parçalanmayı öngören sınır sonuçta aynı amaca hizmet eden girişimler olacaktır. Kürt, Zaza, Kurmançi, Sorani, dini, mezhebi, ideolojik, politik, felsefi, vicdani kanaat farklılıkları içinde, farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşamanın bir yolunu bulmamız gerek. Bu dinin emridir. Bu insanlık gereğidir, bu ahlaki olandır, bu bütün tarafların hayrına olandır.
Biz Müslümanlarla müttehid, erdemli insanlar ve mazlumlarla müttefik, değer üreten herkesle nimet ve külfet dengesine dayalı bir itilaf üzre olmamız gerekmektedir. Bu en geniş anlamda ittifak zemini oluşturur. Adalet, hürriyet ve barış. Adalet yoksa barış da olmaz. Adalet yokken barıştan söz edilemez. Adalet ve barış yoksa hiç kimse hür olamaz. Bizim birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok, ama birlikte kazanabileceğimiz bir zaferimiz mümkün. Birileri soğuk savaş döneminden kalma yöntemlerle, aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretme çabasındadır. Biz birbirimizle uğraşmak yerine, alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti olarak bir araya gelip, başkalarının derdine derman olmamız gerek.
Bizim Kürt sorunu olarak tanımlanan aynı zamanda Kemalist ideolojinin bir Türkleştirme sorunu olarak ortaya çıkan ve bugün yabancı unsurların istismar konusu haline gelen bu sorunu adaletle çözerek, bizim yaşamak zorunda bırakıldığımız sorunları başka halklar ve ülkeler yaşamasın, bizim katlanmak zorunda kaldığımız acılar bizden sonrakiler ve başka halklar için baht kaynağı olsun diye, efradına cami, ağyarına mani bir şekilde çözmemiz gerek.
Barış daha iyidir. Merhametimiz gazabımızdan, sevgimiz nefretimizden büyük olmadan, affedici olmadan, gerçeklere gözümüzü kapatarak da bu sorunu çözemeyiz.. “Def-i mazarrat, celb-i menafiden evladır.” Siyasi çatışmalar ve terör olaylarında, tarafların birbirine diyet ödetme gayreti sorunun çözümünü zorlaştırmaktan başka bir işe yaramaz. 10 yıl önce Demokratik hak talebinde bulunan Kürt aktörlerinin o günkü taleplerinin bir çoğu bugün gerçekleşmiş olmakla birlikte bugünkü aktörler çok farklı taleplerle ortaya çıkmaktadırlar. Kimi ayrılıktan, kimi federasyondan kimi özerklikten söz etmektedirler.. Bu taleplerini demokratik bir talep olarak değil, silahlı bir dayatma şeklinde ortaya koymaktadırlar.
Bu ülkede rejim zulmetmedik ahali bırakmadı, Müslümanı da, Hristiyanı da, Türk’ü de, Kürd’ü de diğer halklar da büyük acılar çekti. Bugün varolan bazı sorunlar Anayasadan ve eski rejimin artıklarından ve onlarla işbirliği içindeki Paralel Yapı gibi unsurlardan kaynaklandığı halde, bazı Kürt aktörler, bir yandan Anayasa değişikliğini engellerken, bir yandan da darbeci, Paralel odaklarla işbirliği içine giriyorlar. Bu da bu çevrelerin üzüm yemekten çok bağcı ile sorunu olduğunu gösteriyor.
Gerçek, kalıcı, adil bir düzen, herkes için adalet, barış, huzur ve refah vadetmesi gerekir. Bu konuda halk arasında bir ayırım olmaması gerekir. Aynı hak, Arnavut, Gürcü, Çerkez, Çingene, Boşnak, Arap ve diğer halklar içinde geçerli olması gerekir. Herkesin refah, mutluluk, adalet talebi, hürriyet ve güvenliğine hizmet etmeyecek bir çözüm önerisinin bizim önerimiz olmaması gerekir. Bu coğrafya kavimler kapısıdır. Hz. Adem’in, Hz. Nuh’un, Hz. İbrahim’in ülkesidir. Bu coğrafya Mescid-i Aksa’nın mikad alanı içinde, Arz-ı Mev’ud’dur. Bu coğrafya insanlığın ortak yurdudur. Bu toprakların hakimi değil, hadimi olunur. Bugün PYD Akdeniz’e açılan bir Kürt koridoru için savaş verirken, bölgeye dışarıdan gelen güçlerle işbirliği yapıyor. HDP sırtını bunlara dayadığını söylüyor. Irak Şia’sı Akdeniz’e açılan bir Şii koridoru oluşturma çabasında. DAEŞ, Şii oluşumlar, Lübnan Hizbullahı, Esed güçleri, Arap milliyetçileri birbiri ile savaşıyor. DAEŞ içinde, Kürt de var, Arap da. Türkiye’den giden insanlar da.. Kürtler zaten içinde yaşadıkları coğrafyadaki diğer halklarla yakın akrabalık ilişkisi içindeki bir halk. Derin akrabalık ilişkileri var. Ortaklıklar kurmuşlar. Bu çatışma bir intihar ideolojisinden başka bir şey değil. Herkes her yerde..
Bir ülkede haksızlığa uğradığınızda hakkınızı arayabiliyorsanız, malınız, canınız, namusunuz, aklınız, inancınız, nesliniz güven altında ise, paranız her gün değer kaybetmiyor, değer kazanıyorsa, pasaportunuz size itibar kazandırıyorsa, emeğinizle insanca yaşama imkanına sahipseniz, insanları oradan kovsanız da gitmezler. Bunlar yoksa, babanızın oğlu da olsa, bağlasanız da durmaz.. Bizim bir yandan Anayasa değişikliği ile hukuki teminat oluşturmamız, öte yandan bürokrasiyi ıslah etmemiz, geçmişin pisliklerinden devleti arındırarak topluma güven duygusu kazandırmamız lazım.
Hiç kimse teröre, silaha, uyuşturucuya, gaspa razı olamaz, olmamalı. Bölgede Kürt hareketi gibi görünen hareketin içinde bugün her milletten insan var. Birileri bu hareketi Truva Atı gibi kullanarak Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışıyor. Dün, Türkiye derin devleti üzerinden Kürtleri ezmeye çalışanlarla bugün Kürtleri sahipleniyor görüntüsü içindekiler aynı çevreler.
Çözüm, devletin adil bir devlet olma gereğini bir an evvel yerine getirmesi, bunun için yeni bir Anayasa’dan başlayarak reformların tamamlanması gerekiyor.. Çözüm adalet, barış ve özgürlük temelinde, halkın hakemliği ile olmalıdır. Terör derhal sona erdirilmelidir. PKK silah bırakmalı, şehir yapılanmasının barikatları ve hendekleri kapatması, silahların imhası şarttır. Silah, bomba, uyuşturucu, gasp yöntemi ile devlet içinde devlet olmaz. Esasen örgüt içinde bir çok yabancı unsuru barındırmakla birlikte Kürtlerin tamamını da temsil etmemektedir. Dindar bir çok unsur ya da bazı Kürt aşiretleri, Zazalar büyük ölçüde bu harekete destek vermemektedir. Kürtlerin ülke genelindeki siyasi eğilimi büyük bir çoğunlukla iktidardan yanadır. İktidar partisi bölgede işbirliği yaptığı aktörleri ve Kürtlerle ilişki biçimini ve yöntemini yeniden gözden geçirmesi gerekir..
Bu iş bugün de bitmedi. Yarın da devam etmemiz gerek. Selam ve dua ile.