Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, 16 Nisan'daki referandumda 'Hayır' çıkması halinde hükümetin düşeceği görüşünü savunarak "Hayır' çıkarsa hükümet düşer..AK Parti ve MHP bölünür. Partideki FETÖ’cüler ve FETÖ’cülerin tehdit ve şantajından korkanlar ya da menfaatçiler, yüzlerini yeni güç merkezine dönerler." dedi. Dilipak, referandumda 'hayır' çıkması halinde doların da 4 lirayı göreceğini öne sürdü.
Dilipak'ın Akit gazetesindeki yazısı şöyle:
Neyin nasıl olacağını Allah bilir. Bize hayır gibi gelen şeylerde O şer, şer gibi gelen şeylerde ise hayır murat etmiş olabilir, biz bilmeyiz Allah bilir. Önce bunu bir kenara not edelim. Biz Allah’ın rızasının peşindeyiz, yoksa o iradesinin tecellisi için hiç kimseye muhtaç değildir. Dilerse bukağılı şeytanları ve kâfirleri bile iradesine ram eder. O “ol” der ve o şey olur. O iradesi ile birlikte esbabını da halkeder.
Ben sadece görünen köyün hikâyesini anlatacağım size. Neler olabilir, akletmek ve tedbir sadedinde, kendi sorumluluklarımızı örgütlemek için.
Varsayalım referandumda değişiklik % 49.9’da kaldı.. Al başına belayı.. Dolar 2 gün sonra 4 lirayı bulur. Yılsonuna varmadan da 5 lirayı görebiliriz. Borsa çöker.
Hükümet düşer.. AK Parti ve MHP bölünür. Partideki FETÖ’cüler ve FETÖ’cülerin tehdit ve şantajından korkanlar ya da menfaatçiler, yüzlerini yeni güç merkezine dönerler.. AK Parti MHP ile koalisyon kurar ama bu da uzun ömürlü olmaz. Ülke yeni bir seçime mecbur kalır. Sonuçta ülke yeniden koalisyona mahkûm ve mecbur olabilir
Terör yükselir. FETÖ’cülerin sesi daha gür çıkmaya başlar. Uluslararası güçlerin baskıları artar.
İçerideki bunalım sebebi ile Suriye ve Irak ile ilgilenecek mecalimiz kalmaz. Yatırımlar durur.. Yeniden eski günlere döneriz.
Sonuçta ANAP’ın başına gelen AK Parti’nin de başına gelir. MHP de artık sıradanlaşır. CHP de dağılır.
Türkiye bütünlüğünü koruyabilir mi bilmem.
Kim bu sonuca “Evet” der.. Bu sonuca “Evet” diyenler, referandumda “Hayır” diyenler olacaktır. O zaman bugünleri ararsınız..
FETÖ, 15 Temmuz’un intikamını almaya kalkarsa o zaman ülke kan gölüne dönebilir.. 15 Temmuz gecesi sürekli hale gelir..
Eğer bu işler kontrolden çıkarsa, Türkiye bölünebilir ve işgale uğrayabilir..
Kuşkusuz bu en kötü senaryo. 15 Temmuz ruhu yeniden canlanır ve sokağa çıkacak olursa uzun ve dehşetli bir hesaplaşma yaşanabilir. Bugünleri ararız. Geri bu noktaya gelmemiz yıllar alabilir ve çok ağır bedeller ödemek zorunda kalabiliriz..
Erdoğan’a hayır diyenler aslında Evren ve Kılıçdaroğlu’na ve HDP’ye, Meral Akşener’e “evet” demiş oluyorlar..
Eğer referandumda “Hayır” çıkarsa, FETÖ’nün 15 Temmuz’da tank ve uçaklarla Meclisi bombalayarak elde edemediğini sandık yolu ile elde etmesi demektir.. Eğer referandumda “Hayır” çıkarsa PKK’nın on yıllardır Türkiye’yi bölme hayallerinin sandık yolu ile gerçekleşmesine kapı aralanmış olacaktır..
Siz “Hayır” dediğiniz için doğrudan değil, ama dolaylı olarak sonucu bu olacak.. O zaman da bu sonuçtan siz sorumlu tutulacaksınız.. Unutmayın son pişmanlık fayda vermez.. İçimizdeki cahillerin yaptıkları bir felaketin sebebi olabilir.. Unutmayın, cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir..
O “Hayır”cılara sorsanız, “biz ancak ıslah edicileriz” derler.. İyi bilin ki, böyle bir tercih Türkiye için tam biz bozgun olacaktır.
Bu bir parti meselesi değil, bu iş gelinen noktada öyle bir anlam kazandı ki, artık bu işin geri dönüşü olmadığı gibi, kimse bu gerçekleri görmezden, bilmezden, duymazdan gelme hakkına sahip değildir..
Bakın, bu bir kehanet değil.. Bunların hiçbiri gerçek olmayabilir. Ama biz tedbirimizi kötü ihtimale göre almamız gerekiyor. Unutmayalım ki, böyle bir ihtimal mevcut. Son pişmanlık fayda sağlamaz.. Yarın iş işten geçtikten sonra dövünmenin “şunu şöyle yapsaydı, bu böyle olmazdı” demenin bir anlamı ve faydası yoktur. Düşünsenize babam kız olsaydı, ben kim olurdum..
Aslında böyle bir ihtimalin pratik bir anlamı yok. Ben sadece bir varsayım üzerine bir ihtimal hesabı olarak söylüyorum bunu. Yoksa “Hayır”cı CHP’nin bir dediği yok.. “İnkılabcı” ve Devrimci CHP, Anayasa konusunda tam bir “Muhafazakâr”. Hem de ne muhafazakar, 12 Eylül darbesinin mirasını korumak için canhıraş bir mücadele veriyor.. Cumhuriyetin nitelikleri üzerinden 19. yy sonlarında faşizm, komünizm ve kapitalizmin kavram ve kurumları üzerine yükselen bir anlayışın yılmaz savunuculuğunu, bekçiliğini yapıyor.
O CHP ki, kurucuları, kurucu kadrolar olarak tanımlanan bir “Tek Adam”, 2. genel başkanları, “2. Adam”, “Milli Şef”, “Ebedi Genel Başkan”. İkisi de asker kökenli..
Mustafa Kemal ki, birilerinin gözünde “ilah” konumunda.. Ona atfen “Amentü”ler yazılıyor, “Mevlid”ler yazılıyor. İdeolojisi “Türkün Dini” kabul ediliyor. Mezarı “Türbe” yapılıyor!
“Anadolu yaylalarında ayakları ile şaraplık üzüm ezen faşist İtalya’nın Normandiya köylülerini arayan”, Mussolini’yi “Terbiye diktatörlüğün büyük önderi” diye selamlayanlar, Hitler’in doğum gününe heyet olarak katılanlar, Onuncu Yıl albümünde, Hitler ile “ortak idealler”den bahsedenler sanki bu CHP’liler değil..
“İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helak edecekse” Allah, ya da millet “Biz ıslah edicileriz diye ortalıkta dolaşan bu bozguncuların” peşinden giderek kesilecek koyun gibi kasabın bıçağını yalayacaksa o zaman yapacak bir şey yok.. Başa gelen çekilir..
“Allah, cahil ve zalim bir topluluğa yardım etmez.” “Zalimlere yardım etmeyin, sonra ateş size de dokunur” denmiştir. Karar sizin!
Selam ve dua ile.