Akit yazarı Dilipak: İnce dik durur, cesaretle bu işin üzerine gidecek olursa, desteği artabilir

Akit yazarı Dilipak: İnce dik durur, cesaretle bu işin üzerine gidecek olursa, desteği artabilir

CHP’de 24 Haziran'daki çifte seçim sonrası başlayan kurultay tartışmaları devam ederken Akit yazarı Abdurrahman Dilipak’tan Muharrem İnce’ye destek geldi. Dilipak, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun delegelerine güvenmediğini belirtirken “İnce dik durur, cesaretle bu işin üzerine gidecek olursa, desteği artabilir” yorumunu yaptı.

Dilipak’ın “CHP’de ne oluyor?” başlığıyla bugün (7 Ağustos 2018) yayımlanan yazısı şöyle:

CHP tam ortadan ikiye bölündü. Mümkün olan en kötü ihtimal gerçekleşti. Kriz derinleşerek devam ediyor.

İnce’nin adaylığı ile başlayan sürecin bir gün buraya geleceği belli idi. Ama CHP yöneticileri bunu göremediler. Kılıçdaroğlu bir taşla iki kuş vuracaktı, hem İnce’den kurtulacak hem de partisinin başında kalmaya devam edecekti.

CHP zaten İyi Parti ile seçim ittifakı yapacaktı. HDP’ye dışarıdan destek vereceklerdi. İyi Parti’nin, HDP’nin, SP’nin başkanlık için kendi adayları vardı. Evdeki hesaba göre onlar İnce’ye oy vermeyeceklerdi. Sonuçta 2. turda başkanlık koltuğuna Akşener oturacaktı. İnce de Akşener’in yardımcısı olacaktı.

Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. İnce partisinden daha fazla oy aldı. CHP, SP’den bir aldı 2 verdi. MHP’nin güçlü olduğu yerlerde Akşener’e üç verdi 2 aldı. HDP’nin güçlü olduğu bölgelerde 3 verdi 1 aldı. Sonuç ortada. İnce partisinin üzerinde oy aldı. Seçmen nezdindeki durum bu. Delegeler büyük ölçüde Kılıçdaroğlu’nun adamı olmasına rağmen en az yarısı kongreye evet diyor. Bu durumda İnce geri adım atmaz, Kılıçdaroğlu da uzun süre direnemez.

İnce geri adım atarsa, CHP Kılıçdaroğlu’nun özel aile şirketine döner. Kılıçdaroğlu geri adım atarsa bu Kılıçdaroğlu’nun siyasi kariyerinin sonu olur. Her iki halde de CHP bu işten yara alarak ve küçülerek çıkar. Hatta bölünebilir.

CHP kongreye gitmezse sandıkta kaybeder. Kongreye giderse kongreden nasıl bir parti yönetimi çıkar kestirmek zor. Mesela kongrede değişim yanlıları yönetime hakim olursa ve yerel yönetimi onlar belirlerse grup başka, yere yönetim başka bir ekibin elinde kalır. Yerel yönetim değişecek ama il ve ilçe teşkilatları hemen değişmeyecek. Orada da iki başlı bir durum ortaya çıkacak.

Yani bu kavga bitmeyecek. Hatta kavga yeni başlıyor.. Durun, bekleyin, daha neler olacak. Parti içi muhalefet eğer bugün de bu işin üstesinden gelemeyecek olursa bir daha bu işin üstesinden gelmesi o kadar kolay olmayacak. Hatta daha sonra bu konu tekrar gündeme gelecek olursa, krizin süresi de maliyeti de çok daha uzun ve ağır olacaktır.

Bu partinin sorunu “akıl” sorunu mu, “ahlak” sorunu mu anlayamadım. 600 küsur noter belgesi var. Veren mi sayamıyor, alan mı belli değil. Noter belgelerinin bir kısmı mükerrermiş, bir kısmı fotokopiymiş, bir kısmı geri çekmiş. Dilekçeyi bir grup götürüp parti merkezine veriyor, 20 dakika sonra bir çıkıyor, çoğunluk sağlanamamıştır diyor. Ama inceleme hâlâ devam ediyor. Bu işten bir şey anlayan var mı?

İnce bu yoldan dönemez. İnce’ye güvenip notere gidip imza atan, değişime evet diyen bu kadar insanı ortada bırakacak olursa İnce’nin siyasi kariyeri biter.. Adamlar deşifre oldular. Bu durumda siyasi kariyerleri biter. İnce vazgeçse bile deşifre olan bu kişiler parti içinde mücadele etmeye devam edeceklerdir.

İnce dik durur, cesaretle bu işin üzerine gidecek olursa, desteği artabilir. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun bu direnişi sandıktan kaçmak, delege iradesine güvenmemek anlamına geliyor. Bu direniş parti tabanında, seçmen üzerinde çok daha olumsuz bir etkiye sebep oluyor.

CHP’de değişim yanlıları delege bazında % 50 ise, bu parti tabanında CHP’ye oy verenler nezdinde çok ciddi bir ağırlığa sahip demektir. Bu da, ilk seçimde CHP’nin oylarında ciddi bir gerileme anlamına gelecektir. Kimse yenilecek ata oynamak istemez. CHP’nin oyu % 20’nin altına gerileyecekse, bu mevcut belediyelerinin yarıya yakınının kaybedeceği anlamına gelecektir. O delegeler, parti yöneticileri, belediye bürokratları ve belediye meclisi üyeleri de bu duruma razı olmak istemeyecektir.

Kılıçdaroğlu partide sağlam bir zeminde durmuyor. Kılıçdaroğlu parti içinde bir menfaat birliği oluşturmuş durumda. Bu menfaat tehlikeye düştüğünde Kılıçdaroğlu arkasında kimseyi bulamayacaktır. Onları Kılıçdaroğlu’na bağlayan şey aralarındaki çıkar bağıdır. Bu karakterdeki isimler yenilecek ata oynamak istemezler. Zaten Kılıçdaroğlu sosyolojik anlamda bir tabana sahip değil. Net bir ideolojik kimliğe de sahip değil. Oportünist bir lider. Ergenekon’un avukatlığından, FETÖ’nün avukatlığına geçmek onun için zor değil. Ulusalcılıktan PKK sempatizanlığa geçişte olduğu gibi.

CHP’liler bu baş döndüren dönüşüm karşısında bugüne kadar sustular. CHP; Alevilik, Kürtçülük, Laiklik, Ulusalcılık, Kemalizm her şeyi kullandı, öğüttü, bıraktı. Elinde iktidar karşıtlığından başka bir şey kalmadı. Yoksa ne demokrasi bıraktı, ne solculuk.. Kullanmadığı kavram, denemediği yöntem kalmadı.

Kılıçdaroğlu nev-i şahsına münhasır bir politikacı. Gücü güçsüzlüğünde. Baykal’ın kaset operasyonu sırasında tasfiye edilirken, yerine geçici olarak Kılıçdaroğlu getirildi. Daha iyi, uygun bir aday arayışı sürerken o kendini ispatlamak için her yolu denedi. Öte yandan operasyonun arkasındaki derin güç, hangi ismi öne çıkartacak olsa, CHP içindeki bir kanat ona karşı çıktı. CHP içindeki herkes güçlü bir isim partinin başına gelecek olursa onu değiştirmenin güçlüğünün farkında idi. O zaman onlar kendileri için uygun şartlar oluşana kadar Kılıçdaroğlu’nun iş başında kalmasını daha uygun gördüler. Kılıçdaroğlu’nu düşürmek zor değildi ve arkasından ağlayan fazla kişi olmazdı. Parti tabanına kök salmış bir karakter değildi, fikri, ideolojik ve politik bir derinliği yoktu. Kendi ile beraber bir kadroya da sahip değildi. Kılıçdaroğlu, pişkin biri, “başarısız oldum, istenmiyorum” diye bırakıp gidecek biri de değil bu arada.

Ama uzun zaman bu durum böyle devam edince, derin lobi uygun bir isim bulamayınca CHP’nin başına geçici protez bir lider olarak monte edilen Kılıçdaoğlu kalıcı oldu ve o da kendi menfaate dayalı bir lobi oluşturdu.

Bugün İnce o lobi ve o lobiyi kullanan, o lobi üzerinden iş tutan çevreler ile karşı karşıya. 

Bu iş parti içinde siyasi bir hesaplaşmaya dönmüş durumda. Mühür Kılıçdaroğlu’nun elinde. Ama taban değişim diyor. Ferman Kılıçdaroğlu’nun ise taban Kılıçdaroğlu’nun karşısında..

İnce’nin en büyük zaafı, değişime evet diyenlerin hepsi, “İnce” demiyor. Parti içi muhalefet de kendi içinde yamalı bohça gibi.

CHP’de işler karışık, ne zaman ve nasıl düzeleceği de belli değil. CHP kriz çözen değil, sürekli kriz üreten bir parti. Ve şimdi de o kriz kendi damarlarını zehirliyor. CHP intihar ediyor.

Anlayacağınız CHP cephesinde yeni bir durum yok. Bundan sonra ne olacağını ne Kılıçdaroğlu ne İnce, kimse bilmiyor. Bu saatten sonra CHP’de aklınıza gelen her şey mümkün. Selam ve dua ile.