Akit yazarı: Erdoğan, Türkiye'nin değil dünyanın en büyük devrimcilerinden biri

Akit yazarı: Erdoğan, Türkiye'nin değil dünyanın en büyük devrimcilerinden biri

Akit yazarı Hacı Yakışıklı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın dünyanın en büyük devrimcilerinden biri olduğunu iddia etti. Yakışıklı bu iddiasını, "Sudan’da tek kelime Türkçe bilmeyen genç kızlar ve erkekler, yaşlılar, kadınlar bunu söylüyor! Sırbistan’da Türkçe bilmeyen vatandaş bunu söylüyor. Cezayir’de, Tunus’ta ve hatta İran’da yanından geçtiğiniz kişi sizin Türkiye’den geldiğinizi 'duruşunuzdan' anlıyorsa hemen size dönüp, 'Recep Tayyip Erdoğan' diye el sallıyor" sözleriyle anlattı. 

"Türkiye’de gerçekten neler oluyor?" başlığıyla (17 Eylül 2018) bir yazı kaleme alan Yakışıklı, "Türkiye’nin dünyadaki imajı Selçuklu ve Osmanlı Devletleri’nden bu yana hiç olmadığı kadar güçlüdür" ifadesini kullandı. Yakışıklı şunları kaydetti:

Kafanız mı karışık? 

Politikalar gerçekten yerli mi? Milli Eğitim’de başarı sağlandı mı? Ordumuz ve istihbaratımız güçlü mü? Türkiye’nin dünyadaki gerçek imajı nedir? Müslümanların son kalesi olduğu doğru mu? Amerika’nın, Rusya’nın ve Avrupa’nın Türkiye’ye bakışı ne?

“Karışmış bir kafanın” daha iyi olduğunu düşünenlerdenim, zira böyle bir kafa doğruyu bulmak için harekete geçer. “O balıklar ki denizin içindedir ama denizin ne olduğunu bilmezler” mısralarında olduğu gibi algılarla dümdüz edilmiş ve sanal olduğu halde gerçekliğine inanılmış bir hayatı yaşamaktansa doğruyu bulmakla geçen yollarda ayakkabı eskitmek daha iyidir! Eskiyen ayakkabı değiştirilir ama kaybedilmiş hayat geri alınamaz.

Yukarıdaki sorulara cevaplarla devam edelim mi?:

1)Türkiye’de her şey yerli ve milli olmamakla birlikte mevcut devlet politikaları yerli ve millidir. Anayasası devlet kurulduktan bir sene sonra değiştirilmiş ülkemizden bahsediyoruz. Yasaları kuşatılan ülkenin insanı özgür değildir. Son dönemde yapılan şey “özgürleşme” mücadelesidir. Yerli olma düşüncesi yoksa bunu fiiliyatta nasıl yapacaksınız? Türkiye’de yerli zihinlerle daha çok milli ürün ortaya çıkacaktır, gidişat bu yöndedir. Artık kimsenin “motivasyonumuz ve ideallerimizi” dağıtmasına müsaade etmemeliyiz. Şayet müsaade edersek evlerimizin içine giriyorlar, mahrem eşyalarımızı karıştırıyorlar, halılarımıza ayakkabılarıyla basıyorlar, çocuklarımızın gözü önünde ellerimizi kelepçeleyip, kafamıza bastırarak götürüyorlar! Tüm ürünlerin yerli olmaması, bunların hiçbir vakit yerli olmayacağı anlamına gelmez!

2)Milli Eğitim’de devrim yapıldı, ama bu devrimi kirleten yine “toplumdan bazıları” olduk. Serbest kıyafet geldi, lakin okul aile birlikleri üniformada karar kılarak üstelik eskisinden daha pahalıya elbiseler alınmasına sebep oldu. Hükümetin “iyi niyeti” tuhafiyeciler ile okul idarecileri arasında zayi edildi. 141 milyon ders kitabının basılıp dağıtılması devrimdir. Bunu da kitapların içeriğini dolduramayanlar ve öğrenci velilerine özel firmaların bastığı “kitap setlerini” almak zorunda bırakanlar kirletiyor maalesef! Ama ne olursa olsun hiçbir devrimin üstü örtülemez. Yeni Bakan Ziya Selçuk’u hep konuşurken gördük, umarız icraatta da görürüz!

3)Dünya Müslümanlarının buluştuğu Kâbe’yi tavaf ederken tanımadığınız ve dilini bilmediğiniz birileri gelip kulağınıza “Türkiyye” diyorsa ülkeniz ele geçirilememiş son büyük kaledir!

4)ABD, AB ve Rusya kendi kaynaklarının yanı sıra bize komşu ülkelerden ve Afrika’dan sömürü düzeniyle nemalanıyor. Türkiye başını kaldırdı ve “durun bakalım, siz bunları yapıyorsunuz ama bize zararınız oluyor, hesabı bir güncelleyim” dedi! İşte bunu dediği andan itibaren vazgeçilmez oldu. Trump’ın bütün hayal kırıklığı bu beklenmedik başkaldırıdır. Avrupa bugün sınırlarının işgal edilmesini istemiyorsa Türkiye’ye muhtaçtır! Rusya İdlib’te katliam yapamıyorsa, denklemde Türkiye’nin de bulunmasındandır. Türkiye şimdi vazgeçilmezdir. Muhtaç olan ve hesap sorulan ülke değil; verdiği gibi almasını da bilen ülkedir.

5)Ordumuz FETÖ’nün büyük oranda temizlenmesiyle gücünü yükseltti; ama FETÖ’nün daha tam olarak bitmediğini görüyoruz. Bu konuda “acele” edilmelidir. Acele işe şeytan karışır ama hızlanmanız gereken yerde yavaş giderseniz de selde boğulursunuz! MİT’e gelince; Hakan Fidan’la beraber Milli İstihbarat Teşkilatı “insan odaklı” hale gelmiştir. İstihbarat Başkanı sevilir mi? Bizimki halk tarafından seviliyor. Self servisten ziyade paket usulüne geçilmesi ise toplumda takdir ve sevinçle karşılanıyor.

6)Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin değil dünyanın en büyük devrimcilerinden biri ve üstelik yerkürenin birçok noktasında “Müslümanları birleştiren önder” olarak kabul edilir! Haydi, biz söyleyince ideolojik buluyor ve bize yandaş diyorlar da Sudan’da tek kelime Türkçe bilmeyen genç kızlar ve erkekler, yaşlılar, kadınlar bunu söylüyor! Sırbistan’da Türkçe bilmeyen vatandaş bunu söylüyor. Cezayir’de, Tunus’ta ve hatta İran’da yanından geçtiğiniz kişi sizin Türkiye’den geldiğinizi “duruşunuzdan” anlıyorsa hemen size dönüp, “Recep Tayyip Erdoğan” diye el sallıyor. Tamam biz Erdoğan’ı seviyoruz, bu durum hoşumuza gidiyor da bu CHP’liler ne olacak! Düşünsenize; Allah esirgesin ama CHP’li bir Kemalistsiniz ve yurtdışına çıktınız, sizin Türk olduğunuzu anlayıp “Erdoğan” diye yanınıza gelip size sarıldılar. Bazı CHP’li yöneticilerin denge bozukluğunun sebebi anlaşılıyor. Onlara tavsiyem ülkede otursunlar, dışarda çok dolaşmasınlar.

Türkiye’nin dünyadaki imajı Selçuklu ve Osmanlı Devletleri’nden bu yana hiç olmadığı kadar güçlüdür! Bu yeter mi? Elbette yetmez, elbette hedefe daha varılmadı; işte “anlayanlar için” tüm mücadele zaten budur!